Sayfalar

779 ) BİR FOTOĞRAFÇININ GÖZÜNDEN, BİR DİKTATÖRÜN DOĞUŞU !..

     

Hitler'in ve onun Nasyonal Sosyalist İşçi Partisi'nin (NSDAP) 1933 ilkbaharında iktidarı ele geçirmesiyle birlikte, Almanya tarihinde o güne kadar tanık olunmamış bir dalga şeklinde propaganda etkisi yaşanmaya başlar. "Hareket" -parti üyeleri muzafferane yükselişlerini böyle adlandırıyordu- tek bir kişinin ardında toplanmıştır : Adolf Hitler..
Tarihte o güne kadar örneği görülmemiş bir tarih figürüdür o. Nasyonal sosyalizmin tarihini bu lider kültü olmaksızın açıklamak mümkün değildir. "Her şeyin içinden çıktığı ve her şeyi kapsayandır o : Kendi kendisinin öğretmeni, partinin örgütçüsü, bir ideolojinin yaratıcısı, bir taktikçi, belagatli (inandırma yeteneği olan) bir kurtarıcı, bir başbuğ, bir devlet adamı ve on yıl boyunca dünyanın hareket merkezi." 
Tarihçi Joachim Fest anlatımlarında Almanların 1933-1945 arasındaki algılarını böyle saptamaktadır..
Sıralanan bu özelliklerin toplamı, İngiliz tarihçi Ian Kershaw'un karizmatik iktidar dediği şeyi temellendirir. Otuzlu yıllarda yeni medyaların baş döndürücü hızdaki gelişimi, o güne değin görülmemiş bu olgunun ortaya çıkmasına uygun bir ortam sağlamıştır. Fotoğraflarda olsun, radyo ve filmlerde olsun, bu milli canlanma ruhunu temsil eden, cisimleştiren bir tek yüz, bir tek ses ve bir tek figür vardır artık..

     

Çağdaşları Hitler'in sürükleyici, büyüleyici etkisinden söz ederler. Yaptığı konuşmalarla, nüfusun büyük bölümünün duyarlı noktalarına dokunmaktadır. Üstelik yalnızca milliyetçi-muhafazakâr kesimlerin değil, özellikle Protestan burjuvaların ve küçük burjuvaların da.. 1933 seçimlerinde nasyonal sosyalizme karşı direnmiş olan işçilerin bile bir kısmı, onun ağzının içine bakmaktadır. İşçileri içinde bulundukları sefaletten kurtaracağına söz vermiştir. Alman halkının Weimar Cumhuriyeti'nde yaşanan çekişmelerden yorgun düştüğü iddia edilmektedir. İrade ve ikna gücüyle halka milli gururunu yeniden kazandıracak güçlü bir yönetimi özlediği ileri sürülmektedir. Bu koşullar, Hitler'in bir "Führer" figürü olarak ortaya çıkması için elverişli bir ortam yaratır..



Hitler, daha 1933'de iktidara gelmeden önce de bir kurtarıcı, "Versay utancı"nı yenecek bir intikamcı olarak ortaya çıkmıştır. NSDAP'nin 1921'deki kuruluşundan beri partinin başındadır. İlk başlarda popüler kişiliklere yakın durarak tanınmaya ve yükselmeye çalışır. Eski Genel Kurmay Başkanı Erich Ludendorff onun için tanınırlığı yüksek bir yol arkadaşıdır. Birlikte "Alman Savaş Birliği" (Deutscher Kampfbund) adı altında yarı askeri bir örgüt kurarlar. Bu örgüt, "Marksizme, enternasyonalizme, pasifizme, Yahudiliğe, parlamentarizme, uluslararası sermayeye karşı" olduğunu açıklar. Birinci Dünya Savaşı'nda Hitler ancak onbaşılığa kadar yükselebilmiştir. Ne cüssesi, ne yüz hatları ne de sesi, onun karizmatik bir önder olacağına dair bir işaret taşımaz. Ama o belagatine güvenmektedir. 1918 yenilgisine rağmen, kendini bir savaş kahramanı olarak tanıtan Ludendorff ile birlikte katıldıkları toplantılarda, attığı nutukların dinleyiciler üzerinde bıraktığı etkiyi test eder. Böylece, son savaşa katılmış binlerce asker tarafından tanınması sağlanmış olur..

    

Ludendorff ve birkaç sadık refakatçisiyle birlikte Hitler, 1923 Kasım'ında Münih Hükümeti'ni devirip, "Berlin üstüne yürüyüş"ü başlatmak ister. Darbe başarısızlıkla sonuçlansa da bu, Hitler'in bilinirliğini artırır. Hakkında açılan davada vatana ihanet suçuyla sorgulanır. Savunmasında, şaşırtıcı belagat yeteneğini gözler önüne serer, sanki kendisi yargılanan değil de yargılayanmışçasına konuşur.. Sanki Versay Antlaşması'nın öcünü almak istercesine, bir halk mahkemesindeymiş gibi yapar konuşmalarını. Böylece milyonlarca Alman'ın ne düşündüğünü, hissettiğini dile getirmiş olur. Mahkeme onun "anavatanını düşünen bir ruha sahip olduğunu" onaylar..
"R" harflerini özellikle yuvarlayarak yaptığı konuşmalarda Hitler'in sesi, Almanya'nın birliğini sağlayan bir baba figürü olarak görülen Şansölye Otto von Bismarck'ın sesine şaşılacak derecede benzemektedir. Üzerinde çalışılmış olduğu bellidir !..
Hitler, belagat sanatının yanı sıra bir başka iletişim aracını daha keşfeder : Fotoğraf.. İddiaya göre, Hitler'in "saray fotoğrafçısı" ve daha sonra Şansölyeliğin resmi foto muhabiri olan Heinrich Hoffmann (en üstte), 1923 yılından itibaren, hırslı birahane konuşmacısı Hitler'in karakteristik bir görünüme bürünmesini sağlayacak portreler dizisine başlamıştır.. Hoffmann, Hitler'in sonradan yargılanmasına sebep olan, 1923 Kasım'ında gerçekleştirdiği darbe girişimini de Münih Adliye Binası önünde bir grupla birlikte fotoğraflamıştır. Hitler dik bir şekilde ayakta durmaktadır, yanında göğsü madalyalarla kaplı olan emekli general Ludendorff vardır..Bir milletin kendini kavrayışının, Alman büyüklüğünün ve Alman ruhunun güvence altına alınmasının bir aracı olarak fotoğraf, bu dönemde büyük önem taşımaktadır.. 



Heinrich Hoffmann, bir atölyenin ya da bir evin çerçevesinden dışarı çıkmayan portre fotoğrafçılığının sınırlarını iyi bilmektedir. Hitler'in yüzü de öne çıkan özellikler göstermemektedir, yassı ve dikkat çekmeyen bir yüzdür. Oysa medyanın kitleselleştiği bu çağda, kitleleri etkileyecek resimlere gerek vardır. Bu nedenle Hoffmann Hitler'i sürekli farklı pozlarda çeker. Böylece kitlelere hitap edebilecek bir Hitler imajını stilize eder ve yaratır. Bunu izleyen yıllarda Hitler'in fotoğrafları, yandaşları için neredeyse kutsal tablolara dönüşür. Hoffmann, Hitler'in doğurduğu ve temsilcisi olduğu güçlü milli hareketi iyi kavramıştır. Röportaj fotoğrafçılığı tekniğini iyi kullanarak Hitler'e Almanya'nın en ücra köşelerine kadar eşlik eder ve fotoğraflarıyla halka yakın bir politikacı hayaleti yaratır..

    

Hoffmann tarafından devreye sokulan ve yıllar içinde tekrar tekrar kullanılan bir motif vardır : Hitler ve otomobili. Daha 1924 yılında, Landsberg Cezaevi'nden salıverildiği sırada çekilen fotoğrafta, Hitler bir arabanın önünde durmaktadır.. 1927 NSDAP Parti Kongresi sırasında çekilen bir başka fotoğrafta ise hırpalanmış bir arabanın önünde, eli kayışın üstünde görülmektedir. Aracın üstü çiçeklerle kaplanmıştır. Bundan dokuz yıl sonra, yanından işçi taburları asker adımlarıyla geçip giderken, kromları pırıl pırıl parlayan yepyeni bir Mercedes'in içinde Führer selamı verirken görülür.. Savaşta, kutlanacak zaferler olduğu sürece, otomobili onun seyyar tahtı gibidir.. İşgallerden sonra Viyana olsun, Prag ya da Paris olsun, Hitler gösterişli, üstü açık bir araba içinde bu kentlerde zafer geçidi yapar.. Onu suikastlara karşı koruyacak bir kalkan olmaksızın, coşkulu kalabalıkların içinde, yaralanmaz bir tanrı elçisi, muzaffer bir Führer olarak gösterir kendini.. O günlerde bir statü sembolü olarak otomobil motifi Hoffmann tarafından, Hitler fotoğrafları çekmeye başladığı ilk günden itibaren adeta kutsanır.. Fotoğrafçı Hoffmann, III. Reich'ın sonuna kadar Hitler'in yanında kalır. Diktatörün yükseliş ve düşüşünü 2,5 milyon fotoğraf karesiyle belgelemiştir. Bunların önemli bir bölümü kitaplarda, dergilerde, günlük gazetelerde ve afişlerde milyonlarca kez çoğaltılmıştır. Teknik olarak yeniden üretilebilir olması, Hitler'in yüzünü bir ikon haline getirir. Almanlar neredeyse Hitler portreleriyle yatağa girer olmuşlardır..  







THOMAS KUNZE-THOMAS VOGEL'İN "EY SEVGİLİ LİDERİM" ADLI KİTABINDAN DERLENMİŞ BİR YAZIDIR.. 
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder