TRT 23 Aralık 1967'de dünyanın en büyük haber ajanslarından biri olan Visnews ile sözleşme imzalar. Aynı gün Associated Press'in fotoğraf servisine de abone olur. Böylece yurt dışından görüntü malzemesi temini hemen hemen halledilmiş olur ama, yurtiçi sorunları daha çözülmemiştir. Çünkü tek bir kamera vardır ve bütün TV hizmetleri bu kamerayla görülmektedir..
Bu yıllarda TV'da 16 mm. film ve ses bandı kullanılmaktadır. Bu filmi çeken kamera Türkiye'de sadece birkaç tanedir.
TV haberlerinde Visnews'dan gelen filmler kullanılmakta, yurttaki olaylar ise çoğunlukla fotoğraf olarak ekrana yansıtılmaktadır. Doğal olarak bu da, hareketli görüntü kadar etkili olmamaktadır..
Yapılan sözleşme gereği, Visnews her gün 8-10 filmi saat 16:00'da Ankara Esenboğa Havaalanı'na inen BEA uçağıyla göndermektedir. Esenboğa'da bekleyen bir TRT elemanı da 25 saniye ile 3 dakika arası uzunlukta olan filmleri alıp getirmektedir. Filmlerle birlikte gönderilen İngilizce metinler de tercüme edilip habere eklenmektedir.
İşler böyle devam edip giderken, bir gün Esenboğa'daki eleman telefon eder ve filmlere gümrükte el konulduğunu söyler. Araştırılıp soruşturulur ve nedeni ortaya çıkar : 1939 yılında yayınlanan ve II. Dünya Savaşı koşullarına göre hazırlanmış "Filmlerin Çekimine ve Kontrolüne Dair Nizamname"ye göre, her türlü film sansüre tabidir !.. Bunu "uyanık" bir görevli keşfetmiş ve TRT'nin filmlerine el koymuştur.
Yönetmelik bulunur, okunur ve görülür ki ; bırakın TRT'yi, bir yurttaş oğlunun yaş gününde film çekmek istese, bulunduğu yerin en büyük mülki amirinden yazılı izin alması gerekiyor !.. 1939 yılında, elinde fotoğraf makinesi bulunan her yabancı veya askeri bölgede gezinen herkes casus sanıldığından, böyle bir düzenleme getirilmiş..
Zamanın İçişleri Bakanı Faruk Sükan'dan randevu alınır. O günlerin TRT haber yetkililerinden Zeki Sözer'in, "Halkın Sesinden İktidarın Borazanına" adlı anı kitabında açıkladığına göre ; kendisini dikkatle dinleyen bakan, "Bir dakika" deyip dahili telefondan hukuk işleri genel müdürünü çağırır. Sözer, durumu bir de ona anlatır. Ancak genel müdür, "Durum gayet açık, mevzuat böyle.." der..
Bakan, "Kardeşim, bu nizamname çıktığında televizyon mu vardı ?" diye soracağına, Zeki Sözer'e döner ve, "Kardeşim, siz de çok Vietnam filmi gösteriyorsunuz" demez mi ?!.. Meğerse savaşa ilişkin ve tarafsız bir gözle çekilen filmler bakanı rahatsız ediyormuş !. Aynı görüntüler sabah akşam ABD televizyonlarında gösterilmesine rağmen, aklınca hükumetin Amerika politikasını kollayacak !..
Haber filmlerinin gümrüğüyle ilgili boğuşma devam ederken, 1969 seçimleri nedeni ile kabinede değişiklik yapılır ve İçişleri Bakanlığı'na tarafsız olarak, Prof. Dr. Ragıp Üner getirilir.. Ondan da izin alınamaz.. Yanıt hep aynıdır : "Mevzuat böyle !.."
Durumun böyle devam edemeyeceğini anlayan Zeki Sözer (en üstte) ve Örsan Öymen (üstte), bir şeyler yapmaya ve dertlerini seyirciye dökmeye karar verirler. Visnews'a durumu anlatırlar. Onlar TRT için özel bir film çekeceklerdir. Birkaç gün sonra filmin hazır olduğu haberi gelir. Zeki Sözer filmin geleceği gün bir kameramanla Esenboğa Havaalanı'na giderek alan müdüründen izin alır. Uçağın kargosunun boşaltıldığı yere kadar gider, TRT'ye gönderilen şeker kutusu büyüklüğündeki film kutusunun, uçaktan indirilişinden gümrüğe getirildiği ana kadar filmini çeker. Bir yandan da gelen filmlerle ilgili ne gibi işlemler yapıldığını gümrükçülere sorar. Kamerayı gören her vatandaş gibi, onlar da seve seve anlatırlar.. Sonra ambara gidilir. Orada da ambar memuru, şefi, müdürü, hepsi güzel güzel neler yapılması gerek, ayrıntılarıyla anlatırlar : Film birkaç gün sonra gümrük kolcusu beraberinde Emniyet Müdürlüğüne götürülüp sansür için "emanet" edilecektir. İşi çabuklaştırmak için kolcuyu kendileri götürmeyi teklif ederler, kabul edilince de ertesi gün gelip kolcu ve filmleri alarak Emniyet Müdürlüğü'ne teslim ederler..
Emniyet Müdürlüğü bir tutanak yazar ve öğrenilir ki, 15 günde toplanan sansür kurulu bu filmi izleyecek ve karar verecek, bir sakınca görülmezse tekrar gümrüğe geri gidecek !.. Şanslarına, birkaç gün sonra bir sansür kurulu toplanmaktadır. Sonunda, filmin gelişinden tam 15 gün sonra, haber filmi TRT'nin eline geçer !.. Ve onlar tüm bu macerayı santim santim filme çekerler..
Zeki Sözer-Örsan Öymen yapımı "Mevzuat Hazretleri" TRT'de program olarak gösterilir. Programın sonunda da, Zeki Sözer, seyirciye dönerek, "İşte sizlere haber filmlerini neden 15 gün bayatladıktan sonra verebiliyoruz, anladınız mı ?.." diye sorar..
Programı Başbakan Süleyman Demirel, eşi Nazmiye Demirel ve Devlet Bakanı Turhan Bilgin birlikte izlemişlerdir. Nazmiye Hanım, program bitince eşine dönüp, "Süleyman Bey, çocuklar da haklı yani," demiş..
Aradan bir süre geçtikten sonra yasada değişiklik yapılır ve "TRT haber filmleri sansür ve gümrük uygulaması dışında" bırakılır.. Bu yüzden, Türk televizyoncuları rahmetli Nazmiye Demirel Hanımefendi'ye çok büyük bir teşekkür borçludur.
allah rahmet ihsan eylesin
YanıtlaSil