Sayfalar

713 ) "BOUVET" NASIL BATTI ?!..

      

Geçen sene Çanakkale muharebelerinin 100. yılı dolayısıyla, kenarda köşede kalmış hatıratlar da yayımlanmaya başladı. Bunların içinde bir tanesi, Rumeli yakasındaki Yıldız Tabya'nın doktoru Behçet Sabit Bey'in günlüğü ufuk açıcıydı. 
Dr. Behçet Sabit (üstte) hem ayrıntılı bir şekilde 18 Mart'ı anlatıyor, hem de Yıldız Tabya'ya gelen ordu emirlerini ve tamimlerin kopyalarını veriyordu. Kız kardeşine yazdığı 24 Mart tarihli mektupta "Bouvet"nin batışını şöyle anlatmıştı :
"Yerin göğün tüm katmanlarını titreten bu kudurmuşçasına hücum, öğleden önce başlamıştı. Bize iyice yaklaşan 'Bouvet' idi ve kahraman tabyalarımızdan birinin Allah'a sığınıp gönderdiği mermi, daha ilk anda hedefi buluverdi... Oooh ! Kalbim sevinçten nasıl da çırpınıyor ! Onun aniden dönüp alevler içinde kaçışını görmek, o halini izlemek ne büyük zevk !.. Alevler dumana dönüştü.. Düşman saatte 22 mille kaçıyordu ki diğerlerinin açtığı yaylım ateşi artık bulunduğum yerin hemen yakınlarında dumanlar, taşlar, çelikler savuruyordu.. İşte tam o anda pek ustaca bir isabet, onu denizin derinliklerine gönderdi (01.45). (Rumeli Mecidiye Tabyası'ndan Yüzbaşı Mehmet) Hilmi adında bu saygıdeğer batarya kumandanının, adına yaraşır, vakarlı, zarif bir atışıydı. İlk şehidimizi de o zaman verdik. Kalbim acıyla titredi.."
(BEHÇET SABİT ERDURAN, "Cephedeki Bir Doktorun Gözünden 1915 Baharında Çanakkale", 2015, s.56-57)

    

Dr. Behçet Sabit Bey (üstte), günümüzde askeri arşivlerde kilit altında tutulan bazı belgeleri de kayda geçirmişti. Örneğin, Maydos'ta (Eceabat) konuşlanan 19. Piyade Tümeni Komutanı Kurmay Yarbay Mustafa Kemal Bey elinde dürbünü ile savaşı izlemiş 19 Mart'ta şu tamimi yollamıştı :
"Dün öğleden önce 11'i 25 geçe, düşmanın on bir zırhlı, iki kruvazör ve altı torpidobottan oluşan filosu Boğaz girişinden girerek Boğaz bataryalarına ateş açmıştır. Tarafımızdan karşılık verilmiştir. Tabyalarımızdan açılan ateşin tesiriyle düşmanın bir torpidobotu ile 'Bouvet' zırhlısı batmış ve iki zırhlısı mühim şekilde hasara uğrayarak ateş edilemeyecek bir hale getirilmiştir."



18 Mart günü İtilaf donanmasının komutanı olan Amiral de Robeck (üstte), altı gün sonra İngiliz Bahriye Nezareti'ne yazdığı raporda daha ihtiyatlı bir dil kullanıyor, fakat "Bouvet"nin mayınlara çarpıp batmadığını ifade ediyordu. Tabii bu raporu okumak için Cambridge Üniversitesi'ndeki arşive gitmek gerekti :
"(Amiral gemisi) Queen Elizabeth'ten görüldüğü kadarıyla, patlamanın nedeni mayın değildi, muhtemelen büyük bir top mermisiydi. Aynı zamanda, cephaneliğin infilak etmiş olabileceği de düşünülüyordu. Çünkü (patlamadan) önce geminin kıç tarafında yangın çıktığı gözlemlenmişti. Çok kısa bir sürede battığına göre, hiç şüphe yok ki cephaneliği havaya uçmuştu. Fakat patlamanın mayından mı, topçu ateşinden mi veya içeride çıkan bir yangın nedeniyle mi olduğu kesin değildir.." 
(Amiral de Robeck'in şahsi evrakı, Churchill College Arşivi, Cambridge Ünv.)




Dr. Behçet Sabit Bey, İstanbul'dan yollanan tebliğleri de kayda geçirmişti. Örneğin, 26 Mart tarihinde İstanbul'daki Karargah-ı Umumi, İstihbarat Şubesi'nden gelen bir bildiriyi de günlüğüne kaydetmişti. Bildiride İngiliz ve Fransızların resmi hükümet açıklamaları özetleniyor ve zırhlılarının serseri mayınlara battıklarını İtilaf Devletlerinin iddia ettikleri belirtiliyordu. Gerçekten, 20 Mart 1915 tarihli "The Times" gazetesinde İngiliz Bahriye Nezareti'nin resmi tebliği yayınlanmıştı. Tebliğde zırhlıların serseri mayınlara (floating mines) çarparak battıkları belirtiliyordu. Hatta iki gün sonra, 22 Mart 1915'te, aynı gazete, Çanakkale'deki savaş muhabirine atfen, "tartışmasız bir şekilde talih Türklerden yanaydı. Hava onlardan yanaydı.. İlaveten, bir parçacık iyi şans ve yüzer gezer mayınlar sayesinde gemileri indirmeyi başardılar.."  diye yazmıştı. Tabii muharebenin kaybına mazeret olarak "kör talih" gösterildiği zaman, İngiliz ve Fransız halkının bu mağlubiyeti içine sindirmesi kolaylaşıyordu. İngilizlerin, "Osmanlı topçusu iyi savaşıyordu"  demesini beklemek abesti..
Bu tür savaş propagandası Osmanlı subaylarının tepesini attırmış olmalı. 22 Mart tarihli itilaf açıklamalarını özetleyen tamimin sonuna, Çanakkale Müstahkem Mevkii Kumandanlığı bünyesindeki 2. Ağır Topçu Tugayı Kumandanı olan Albay Mustafa Talat Bey dayanamayıp şunları yazmıştı :
"Yukarıda yazıldığı ve ondan fazla da tamimden anlaşıldığı üzere düşman gemileri sırf mayınlarla zayiata uğradıklarını söylüyorlar ki bu da düşmanın manevi kuvvetinin ne kadar kırıldığını anlattığından batarya zabitleri ve erlerine düşmana daha fazla zayiat verdirmesi için son derece çalışmalarını tavsiye eder ve Allah'tan kendilerine yardımcı olmasını temenni ederim.."





(AYHAN AKTAR'ın #tarih dergisinin 2016-Mart ayı sayısındaki, "Bouvet zırhlısını mayınlar değil topçularımız batırdı" başlıklı yazısından alıntıdır..)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder