Sayfalar

722 ) GÜLE GÜLE İNÖNÜ STADYUMU !...



Fenerbahçe Stadı, İstanbul'da futbol oynanması için düzenlenmiş ilk spor alanıdır. 1908'de kurulan "Union Club", Kadıköy'deki bu arsayı yıllığı 30 altına kiralamış ve zemini İngiltere'den getirilen çimlerle kaplayarak futbol sahasına dönüştürmüş, küçük bir de ahşap tribün yaptırmıştır. 
İstanbul'daki maçlar 1921 yılına kadar burada oynanır. 1921'de Taksim Topçu Kışlası bahçesinde "Taksim Stadı" (altta sağda)ve 1933'de Çırağan Sarayı bahçesinde oluşturulan "Şeref Stadı"nın da (altta solda) hizmete girmesiyle "stadyum" sayısı üçe çıkar ; ama bunların hiçbiri modern bir stadyumun özelliklerine sahip değildir. 

     

Uzun mu uzun çalışmalardan sonra yeni stadyum için artık yer de bellidir, mimarlar da.. 1939 yılı 29 Ekim'inde temel atılacaktır ki, II. Dünya Savaşı başlayınca bu da gerçekleşemez.. 
26 Ocak 1940'da Valilikten yapılan açıklamada, savaş nedeniyle inşaat için gerekli bazı malzemeler ithal edilemiyor olsa da "Stadın Avrupa'dan malzeme celbine ihtiyaç hissettirmeyen kısmının" inşasına başlanacağı duyurulur...
5 Şubat 1940 tarihli gazete haberlerinde, o zamana kadar hep "Dolmabahçe Stadı" diye söz edilen stada Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün adının verilmesinin düşünüldüğü yazar. "Cumhuriyet" gazetesine göre bu fikrin sahibi Vali ve Belediye Başkanı Lütfü Kırdar'dır..

  

19 Mayıs 1940'da stadın temeli törenle atılır. Ancak temel atılsa da savaş nedeniyle stadın inşaatı birkaç hafta sonra durur. 1942'de yeniden başlanan çalışmalar da kısa süre sonra kesilir. 1944 Mayıs ayında inşaatın hızlanacağı açıklanır. Önceki yapılanlara nazaran gerçekten de bir hızlanma olur..
Ve nihayet inşaat söylenildiği gibi 19 Mayıs 1947'de tamamlanamasa da stadın kapıları ilk kez 19 Mayıs törenleri için açılır..



İnönü Stadı'ndaki ilk futbol maçı ise 23 Kasım 1947'de Beşiktaş ile İsveç şampiyonu AIK arasında oynanacaktır. Aslında İsrail'deki bir turnuvaya katılmayı planlayan AIK, Mısır'daki kolera salgını sebebiyle bu plandan vazgeçip maçlarını Türkiye'de oynamaya karar verir. Beşiktaş, Galatasaray ve Fenerbahçe ile dörtlü bir turnuva yapılacak ve bu maçlar İnönü Stadı'nda oynanacaktır..
Açılış maçında Dolmabahçe tıklım tıklımdır. Fakat stada haddinden fazla seyirci alınması izdihama neden olur. "Vatan" gazetesi, "Dün stadın içi ve dışı bir panayır yerine dönüştü" diye yazar. "Akşam" ise, izdiham yüzünden tribünden inip maçı sahanın kenarında oturarak izleyen yüzlerce seyircinin yarattığı tehlikeye dikkat çekmektedir.. 
Beşiktaş'ın 3-2 yenildiği maçın ve İnönü Stadı'nın ilk golünü atan futbolcu ise, Süleyman Seba'dır.. Maçı saha kenarında oturup izleyen ve gole olması gerektiğinden fazla sevinen bir seyircinin sarılmak amacıyla üzerine atladığı Seba yere yuvarlanır ama neyse ki bir sakatlık yaşamaz !..
14 Mayıs 1950 seçimlerini kazanan Demokrat Parti, stadın artık muhalefet lideri olan İsmet İnönü'nün adını taşımasından rahatsızdır ve stadın adı "Mithat Paşa Stadı" olarak değiştirilir. İsim değişikliğinin tarihi, 22 Haziran 1951'dir.. Aslında Midhat Paşa'nın futbolla uzaktan yakından ilgisi yoktur. Adının bir stadyuma verilmesi en az İnönü adının verilmesi kadar, hatta ondan daha tuhaf bir karardır.. Zaten halk da stadı "Dolmabahçe Stadı" diye anmaya başlamıştır..
İsmet İnönü'nün 25 Aralık 1973'deki vefatından sonra stada tekrar verilen "İnönü Stadı" adı bu kez tutmuş ve stat herkes tarafından bu adla anılmaya başlamıştır.. 

    

Gelelim İnönü Stadı'nın ilklerine...
Stadyum çevresinin en önemli "sektörlerinden" olan bilet karaborsacılığının ilk örnekleri İnönü Stadı'nda görülmüştü. Stadın tarihindeki üçüncü maç olan, 30 Kasım 1947'deki Fenerbahçe-AIK maçı, karaborsa bilet satıldığı tespit edilen İLK maçtır aynı zamanda..
Hakeme koro halinde küfür edilen İLK stat da İnönü Stadı'dır. Can Kozanoğlu, "Bu Maçı Alıcaz" adlı kitabında bunu şöyle anlatıyor :
"Yıl 1947 ya da 1948'dir. İnönü Stadı yeni açılmıştır. Bir gün, şimdi numaralı tribünün bulunduğu 'Teksas' tribününden, hakem Sulhi Garan'ı hedef alan bir koro icraata geçer. Türk tezahürat tarihinde önemli bir adım atılmış, yılların eskitemeyeceği ölümsüz bir eser, bir klasik yaratılmıştır : İ..ne hakem !.."
Ne yazık ki daha üzücü ilklere de sahne olur İnönü Stadı.. Türkiye'nin İLK futbol cinayeti, 13 Mart 1955'deki Galatasaray-Fenerbahçe maçında işlenir. Galatasaraylı 17 yaşındaki Mehmet Girlay, Fenerbahçeli İbrahim Kuzgun tarafından öldürülür.. 
Türkiye'de İLK kez düzenlenen Avrupa Basketbol Şampiyonası da (Tam adıyla 11. Avrupa ve Akdeniz Memleketleri Basketbol Şampiyonası) 21-31 Mayıs 1959'da İnönü Stadı'nda yapılır. Şampiyonanın, seyirci kapasitesinin az oluşu nedeniyle, Spor ve Sergi Sarayı yerine, zeminine parke döşenen İnönü Stadı'nda yapılmasına karar verilmişti...
İnönü Stadı, 28 Mart 1962'de, Türkiye'nin İLK nizami gece maçlarına sahne olur. O gün statta önce saat 18.00'de Vefa-Yeşildirek, ardından Fenerbahçe-Kasımpaşa maçları vardır..
Bilet kuyruğuna girilip de (stadın önünde sabahlamak da İLK kez 24 Nisan 1971'de İnönü Stadı'nda oynanan Türkiye-Almanya maçıyla başlamıştır.. (İzmir'den gelip bilmeden bu İLK'i yaşayanlardan biri de benim !.. Yaklaşık 36 saat doğru dürüst uyumamıştım ve maçı yarı-baygın izlediğimi hatırlıyorum !..)
1980'li ve hatta 1990'lı yıllarda kötü zeminli statları nitelemek için çok yaygın kullanılan "patates tarlası gibi" benzetmesi de yine bu stat için İLK kez yapılmıştır.. Aslında benzetmeyi İLK yapan, Galatasaray'la 18 Eylül 1985'de oynayacakları Kupa Galipleri Kupası maçı için gelen ve stadı Türk gazetecilerle gezen, Polonya'nın Widzew Lodz takımı futbolcularıdır... 
Türkiye'nin İLK stadyum konseri de 28 Temmuz 1992'de İnönü'de gerçekleşir. Bryan Adams'ın bu konserinden sonra başka statlarda da konser yapılmış ama hiçbiri İnönü Stadı'ndaki konserlerin tadını vermemiştir..    



(MURAT TOKLUCU'nun #tarih dergi'nin 2016-Nisan sayısında çıkan yazısından derlenmiştir..)    

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder