Sayfalar

765 ) İSTANBULLU BİR ALMAN YAZAR VE "AYRILIK ÇEŞMESİ" !..

 

Yazarımızın adı Friedrich Schrader (1865-1922). Bir Alman gazeteci ve sanat tarihçisi. Almanya'da Magdeburg'da filoloji, Doğu bilimi ve sanat tarihi eğitimi gören bu genç Alman'ın yolu 26 yaşında İstanbul'a düşüyor. Ve geliş o geliş..
1891-1918 yılları arasında tam 27 yıl boyunca İstanbul'da kalıyor..
İki evliliği ve üç çocuğunun doğum yeri İstanbul oluyor. Schrader, Robert Kolej'de doçentlik yaptığı 1891-95 yıllarında, aynı okulda hocalık yapan Tevfik Fikret ile de dostluk kuruyor. Onun makale ve şiirlerini Almancaya çeviriyor. 
Schrader 1900'den itibaren İstanbul'da hocalığın yanı sıra gazetecilik yapmaya başlıyor. Çeşitli Alman gazetelerine "İştiraki" takma adıyla İstanbul'dan makaleler, izlenimler yazıyor. Takma adından da anlaşılacağı gibi daha çok sol ve sosyal demokrat yayınlarla çalışıyor. 1908-1917 arasında İstanbul'da Alman lobisinin Almanca-Fransızca yayınladığı "Osmanischer Lloyd" gazetesinin kurucularından biri ve yardımcı yönetmeni..
Bebek'te o zaman koyun sırtında denize nazır tek bina olan "Alman Evi"nde oturan Schrader'in ilk eşinden iki oğlu bu evde doğuyor. Eşi öldükten sonra, 1908-1918 arasında Bulgaristan göçmeni Yahudi kökenli ikinci eşi (altta) ve üç çocuğuyla birlikte (ikinci eşinden de bir kızı oluyor) Pera'da (İstiklal Caddesi) ünlü Doğan Apartmanında yaşıyor. 



Alman gazetecinin İstanbul'daki yılları oldukça renkli ve hareketli. Jön Türkleri ve döneminin ilerici akımlarını destekliyor. Namık Kemal ve Şinasi'den çeviriler yapıyor. O sırada İstanbul'da bulunan ünlü Alman müzik pedagogu Paul Lange ile de yakın dostluk kuruyor. Lange, Beşinci Mehmet Reşad döneminde Mızıka-yı Hümayun şefliği de yapmış bir Alman..
Schrader, Türk-Alman kültürel ilişkilerini geliştirmeye çalışıyor. 1909'da bir Ermeni tiyatrosu ile birlikte İstanbul'da Schiller'in 150. doğum yıldönümünü kutlayan bir anma gecesi düzenliyor. 
Birinci Dünya Savaşı içinde, 1915'de Türkiye'deki Alman askeri çevrelerin Ermeni tehcirini kışkırtıp desteklediğini fark eden Schrader, buna karşı tutum alınca başı belaya giriyor. Alman yetkililerin müdahalesiyle, çalıştığı "Osmanischer Lloyd" gazetesinden kovuluyor. Bu arada İstanbul'da doğan iki oğlu Osmanlı donanmasında Almanca-Türkçe tercüman olarak çalışıyor. Büyük oğlu Wolfgang savaş sırasında bir ara Çanakkale'de bulunuyor..
Bu zor dönemde onu koruyup kollayan tek ahbabı Türk Arkeoloji Müzesi Müdürü Halil Edhem Bey (Osman Hamdi Bey'in kardeşi). Kurduğu bir kent kültür komisyonunun başına Schrader'i getiren Edhem Bey, ona İstanbul'un tarihi eserlerinin dökümünü çıkarıp fotoğraflama görevini veriyor. 
Schrader'in dönemin ünlü Ermeni fotoğrafçısı Agop İskender ile birlikte gerçekleştirdiği bu değerli çalışma, 1918'de İngilizlerin Schrader'in evini basıp bütün kütüphane ve belgelerine el koyması sırasında kayboluyor..
Birinci Dünya Savaşı sonunda Schrader, İngilizlerin ve savaşın galibi İtilaf donanmasının 13 Kasım'da işgal ettiği İstanbul'dan apar topar kaçmak zorunda kalıyor. Çünkü İngilizler, yıllarca İstanbul'da Alman propagandasının en önemli gazetesinin başında olan böyle bir isim için tutuklama kararı çıkarıyorlar. 
Schrader, İstanbul'dan zar zor bulduğu bir gemi ile Ukrayna üzerinden, maceralı bir yolculuk ile Almanya'ya kaçıyor. Asıl vatanı olarak gördüğü İstanbul'u, bu arada eşiyle küçük kızını terk etmenin acısına ve savaş sonrası Almanya'nın sıkıntılı ortamına fazla dayanamıyor. Dört yıl sonra 1922'de, 57 yaşında kalp krizinden yaşama veda ediyor.. Adı sanı ve kitapları gerek Almanya'da gerek Türkiye'de unutuluyor..

    

Schrader, İstanbul'dan "Tigris" (Dicle) adlı gemiyle kaçmadan önce, Haydarpaşa Garı civarına ve Ayrılık Çeşmesi'ne gitmiş, bölgeden geçmiş olmalı. "Ayrılık Çeşmesi" şiirinin altındaki tarih 5 Aralık 1918..
Bugün Marmaray'ın Kadıköy ayağındaki "Ayrılık Çeşmesi" adlı metro istasyonundan her gün gelip geçen on binlerce kişinin acaba ne kadarı, o yakınlarda Osmanlı'dan kalma ve bu adı taşıyan bir çeşme olduğunu bilir ?.. Üstelik o çeşmeden, İstanbul'dan çıkıp Doğu'ya yönelen askeri seferlerin, hacca giden Surre Alaylarının hareket ettiğini bilir mi ?!..

    

Friedrich Schrader, "İstanbul'dan Ukrayna'ya Kaçış" adlı Tübingen-1919 baskısı kitabında "Ayrılık Çeşmesi" şiirini de paylaşır bizlerle..

"Bugün yağmurlu bir gün. Umutsuzluk beni ele geçirmeye çalışırken, onu dizginlemek için, Anadolu sonbaharının hüzünlü havasına dair anıları içimde estiren şu dizeleri kağıda döküyorum.."  diye başlayan önsözün ardından şiir şöyle başlar :

"Orada Kadıköy'de Bağdat
Caddesi'nin başında
Uzun, gri taşlarla döşeli yolun
hemen yanında 
Durur bir çeşme
Güneşler içinde..
***
Gerçi tatlıdır suyu, ama
Çöker ondan içenlerin
üstüne
Dünyanın tüm acısı..
***
Veda Çeşmesi, Ayrılı
Çeşmesi'dir adı,
Ve gözyaşlarından çimenler
sarmıştır gri taşı
Ve yaşlı ağaçlarda
Eser sanki kabusun yeli,
Ve duyulur sonbahar
fırtınalarında eskisi gibi, yitip
giden vedanın sesi :
'Allah korusun seni !' 
(........) "



KEREM ÇALIŞKAN'ın, #tarih dergi/Haziran-2016 sayısındaki yazısından derlenmiştir.  

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder