Sayfalar

836 ) TARİHİNİ KENDİ YAZMAYA ÇALIŞAN AFRİKA !..

    

30 Haziran 1960 tarihinde, o güne kadar Belçika'nın sömürgesi olan Kongo'nun bağımsızlığı törenlerle kutlandı. 
Ardı ardına yapılan konuşmalar uzayınca, sıcak ve can sıkıntısı yüzünden halkın pestili çıkmıştı. Minnettar öğrenci Kongo buna layık olacağına söz veriyordu. Sert öğretmen Belçika ise bağımsızlığın tehlikelerine karşı onu uyarıyordu..
Sonra sıra Patrice Lumumba'nın konuşmasına geldi... 
"Sessizlik İmparatorluğu"nun karşısında konuştu ve onun ağzından suskunlar konuşmuş oldular. Bu oyunbozan hatip bağımsızlığın gerçek mimarlarına, yani "sömürgeci gücün insanı aşağılayan köleliğine karşı" onca yıl mücadele edip bu yolda katledilenlere, tutuklananlara, işkence görenlere ve sürgüne gönderilenlere övgüler düzdü.
Avrupalılara ayrılan sıralarda buz gibi bir hava estiren sözleri tam sekiz kez Afrikalı halkın tezahüratlarıyla bölündü. Ve bu konuşma onun kaderini belirledi.
Hapisten yeni çıkan Lumumba, Kongo tarihinin ilk özgür seçimlerini kazanmıştı ve ilk hükümetinin başında bulunuyordu, ama Belçika basını onu "okuma yazma bilmez, hırsız ve çılgın" diye adlandırmıştı.. Belçika Gizli Servisi'nin yazışmalarında Lumumba'ya verilen isim "İblis" idi. CIA Başkanı Allen Dulles bu konuyla ilgili memurlarına şu talimatı gönderdi : "Lumumba'nın devrilmesi bizim öncelikli amacımız olmalıdır.."
Birleşik Devletler Başkanı Dwight Eisenhower, İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Home'a şöyle dedi : "Lumumba'nın timsahlarla dolu bir nehre düşmesini arzuluyorum.."
Lord Home'un yanıt vermesi bir haftayı buldu : "Ondan kurtulmanın vakti geldi artık.."
Ve Belçika hükümetinin Afrika İşleri bakanı da bu fikir jimnastiğine kendince katkıda bulundu : "Lumumba hemen şimdi ve sonsuza dek ortadan kaldırılmalıdır.."
Sekiz asker ve dokuz polisin başındaki Belçikalı subaylar, 1961 yılının başlarında, 17 Ocak 1961'de en yakın iki yardımcısıyla birlikte onu kurşunladılar. Belçika Hükümeti ve onun Kongolu maşaları Mobutu ile Tshombe, bir halk ayaklanmasından korktukları için olayı örtbas ettiler. 
On beş gün sonra, ABD'nin yeni başkanı John F. Kennedy açıklama yaptı :
"Lumumba'nın görevinin başına dönmesini kabul etmeyeceğiz.."
O sırada kurşunlanmış ve bir sülfirik asit fıçısının içinde erimiş halde bulunan Lumumba da görevinin başına dönmedi zaten !.(Altta, bilinen son fotoğrafı)



Lumumba'nın katledilişi o toprakları sömürgecilerin yeniden ele geçirmek istemeleriyle ilgiliydi. Mineral zenginlikler, bakır, kobalt, elmas, altın, uranyum, petrol yerin altından emirlerini dikte ettiriyorlardı !..
İnfaz Birleşmiş Milletler'in suç ortaklığıyla gerçekleştirilmişti. Kendilerinin sözde uluslararası olduklarını iddia eden birliklerin subaylarına güvenmemek için Lumumba'nın gayet sağlam nedenleri vardı ve "Afrika'yı aslan avına, köle pazarlarına ve sömürgeci istilaya indirgeyen bu insanların ırkçılığını ve küçümseyici tavırlarını ifşa ediyordu. Belçikalılarla tabii ki anlaşacaklardı. Aynı tarihi ve Kongo'nun zenginliklerine karşı aynı açgözlülüğü paylaşıyorlardı." 
Lumumba'yı yakalayıp ölüme gönderen, özgür dünyanın kahramanı Mobutu (altta) otuz yıl boyunca iktidarın tadını çıkardı. Güvenilir uluslararası kuruluşlar onun başarılarını takdir ettiler ve ona karşı gayet cömert davrandılar. Öldüğünde şahsi serveti, bütün enerjisini adadığı ülkenin tüm dış borcunun biraz altında bir rakama karşılık geliyordu !..
Lumumba şöyle demişti : "Günün birinde söz sırası tarihe gelecek. Ama Birleşmiş Milletler, Washington, Paris ya da Brüksel'in öğrettiği tarihe değil. Afrika kendi tarihini kendisi yazacak.."
Lumumba'nın kurşunlanmadan önce bağlandığı ağaç hâlâ Mwadingusha ormanında bulunuyor. Lumumba gibi, kurşunlardan delik deşik olmuş bir halde yaşamını sürdürüyor..



1950'li yıllarda korkunun rengi siyahtı, adı Mau Mau idi ve Kenya selvasının kuytuluklarında pusuda bekliyordu. Dünya kamuoyu zannediyordu ki, bu Mau Maular İngilizlerin kellelerini keserken dans ediyor, etlerini kıyma yapıyor ve şeytani törenlerde onların kanını içiyorlar..
1964 yılında, bu vahşilerin Jomo Kenyatta (aşağıda solda) isimli hapisten yeni çıkmış liderleri, özgürlüğünü kazanan ülkenin ilk devlet başkanı oldu. 
Sonra, gerçekler ortaya çıktı : Bağımsızlık savaşı yıllarında, asker ve sivil, ölen bütün İngiliz sayısı 200'den azdı. Asılan, kurşuna dizilen ya da toplama kamplarında ölen yerlilerin sayısıysa bunun 500 katıydı !.. (altta, sağda)

      

Belçika, Kongo'dan giderken kamu idaresinin sorumlu mevkilerinde toplam üç zenci görevli vardı..
Büyük Britanya, Tanzanya'dan çekilirken arkasında iki mühendis ve on iki doktor bıraktı..
İspanya, Batı Sahra'dan çekilirken arkasında bir doktor, bir avukat ve bir ticaret uzmanı bıraktı..
Portekiz, Mozambik'ten çekilirken arkasında yüzde dokuzluk bir okuma yazma bilmeyen oranı bıraktı ; ülkede ne bir lise ne de bir üniversite vardı..



Thomas Sankara (üstte), Yukarı Volta'nın ismini değiştirdi. Eski Fransız sömürgesi, "Burkina Faso / Dürüst İnsanlar Ülkesi" olarak anılmaya başladı..
Uzun süren sömürge döneminin ardından dürüst insanlara kalan miras, çöl oldu. Çorak topraklar, kurumuş nehirler, yok edilmiş ormanlar.. Doğan her iki bebekten biri üçüncü ayı göremeden ölüyordu.
Sankara değişimi başlattı. Toplumsal enerji, gıda üretiminin artırılmasına, okuma yazma eğitimine, doğal ormanların kurtarılmasına ve çok az bulunduğu için kutsal sayılan suyun korunmasına yönlendirildi..
Sankara'nın sesi yankılana yankılana Afrika'dan dünyaya doğru yayıldı :
"Diğer gezegenlerdeki yaşamı araştırırken harcanan muazzam tutarların en azından yüzde birinin bu gezegendeki yaşamı kurtarmak için kullanılmasını öneriyoruz...
"Dünya Bankası ve IMF yüz metre derinlikte su aramak için ihtiyaç duyduğumuz kredileri bizden esirgiyorlar, ama üç bin metrede petrol aramak için kuyular açmayı öneriyorlar..
"Biz yeni bir dünya kurmak istiyoruz. Cehennem ile Araf arasında tercih yapmayı reddediyoruz..
"Bencillikleri komşularının mutsuzluğuna sebep olan insanları ihbar ediyoruz . Bugün dünyada, toprağa ve havaya yönelik canice saldırılarla biyosferi mahvedenler cezasız kalmayı sürdürüyor..."
1987 yılında, o meşhur uluslararası topluluk bu yeni Lumumba'dan kurtulmaya karar verdi.. Ve bu görev onun en iyi arkadaşı olan Blaise Campaoré'ye (altta) verildi. Cinayet ona ömür boyu iktidarı getirdi..



EDUARDO GALEANO'nun "Aynalar" adlı kitabından derlenmiş bir yazıdır.. 

     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder