Sayfalar

861 ) KÜÇÜK ASYA !..



Çok eskiden "Asya" adı sadece Anadolu için kullanılırdı. İsa'dan 2000 yıl önce Hititler ; Anadolu'ya "Assuva", Mısırlılar ise "İasiye" diyorlardı. İsa'dan 900 yıl önce Homeros, İlyada'sının ikinci kısım, 461. dizesinde "Assiyos" sözcüğünü kullanıyor, şöyle diyordu :
"...Nasıl ki ilk yabani kazlar Kaystros'un, yani Küçük Menderes'in yanında Assiyos meralarını çığrışlarıyla katediyorlarsa..."
Burada sözü edilen yer, Tmolos'un (Bozdağ) güneyindeki Ödemiş Ovasıdır. Homeros'tan çok önce, Lidyalıların Atyaes Hanedanı, "Asyas" adındaki bir kahramanın kuşağından geldiklerini iddia ederler ve başlangıçta kentlerine "Asya" adını verirlerdi. Bu ad sonraları tüm Asya kıtasını kapsadı. Asya adının tüm kıtaya yayılma evrimi ise şöyledir :
Önceleri dünya üzerinde iki kıta tanınıyordu. Birisi Asya, öteki de Avrupa. Herodot ilk kez olarak Afrika'"Lidya" olarak andı. Yukarıda söylendiği gibi Homeros zamanında Asya adı Efes dolaylarına atfediliyordu. Herhalde bu ad Lidya'dan yayıla yayıla çok eski zamanlarda oraya varmıştır..



"Asya" sözüne ; yarı evrimleşmiş bir Kibele (üstte), bir Ana Tanrıçadan başka bir şey olmayan Efes Artemisi dolayısıyla rasgeliriz. Artemis'in buyruğu altında kırk tane peri kızı vardı. Bunların yirmi tanesine "Asyalar", diğer yirmi tanesine de "Okyanuslar" adı verilirdi. Troya savaşlarında Artemis'in Grekler tarafından değil, fakat Anadolulu Troyalılar tarafından alınması anlamlıdır..
İ.Ö. 133 yılında Romalılar, Anadolu'ya sadece Asya adını veriyorlardı. Bergama Kralı Üçüncü Attalos Filomotor tarafından ; Misya, Karya, Frigya ve Lidya'ya "Asya" adı veriliyordu. Anadolu İ.Ö. 27. yılda bir Roma bölgesi, yani prokonsüllük oldu. O zaman da adı sadece "Asya" idi.
Klasik yazarlar hiçbir zaman "Küçük Asya" adını kullanmış değillerdir.. 
"Küçük Asya" deyimi İ.S. 5. yüzyılda ilk kez olarak "Orosius" tarafından kullanılmıştır. Edebiyatta, Grekçe "doğu" demek olan "Anatoliya" adına İ.S. 10. yüzyılda Konstantin Porfirogenitos (altta) zamanında rasgeliniyor.
Biraz da ; "Asya" sözcüğüyle ilgili bulunduğu için Avrupa sözünün kaynağına bakalım. "Avrupa" adına, İ.Ö. 8. ya da 9. yüzyılda yazıldığı ileri sürülen Apollon'a adanmış Homerik ilahide rastlanır. Orada, Avrupa adı ile anılan yer, Mora (Peloponesos) yarımadası ve Ege adalarının karşı taraflarındaki yerlerdir..



Avrupa ve Asya'nın ayrı ayrı yerler sayılması İ.Ö. 5. yüzyılda Eskilos'un eserlerinde söz konusu oluyor, ilk kez olarak. Fakat bu iki sözcük de Grekçe değildir..  Bu iki sözcük İsa'dan 2000 yıl önce Mısırlılar ve Hititler tarafından kullanılıyordu. Mısır ve Hitit dilleri ayrı ayrı dillerdir. İkisinin de aynı adı kullanmasından, Asya adının çok daha önce Anadolu'ya verilen bir ad olduğu anlaşılıyor. Babil ve Asur anıtlarında güneşin doğduğu yeri ifade eden "Asu" ve battığı yeri, yani karanlık diyarı ifade eden "Ereb" ya da "İrib" sözcüklerine rasgelinmektedir. Önceki sözden Asya, sonraki sözden Avrupa sözcüklerinin çıktığını ileri sürenler vardır. Fakat bu durum kanıtlanmış değildir. Olsa olsa sadece doğru olma olasılığı bulunan bir varsayımdır..
İncil'in "Eski Ahit" ya da Tevrat'ın "tekvin" kısmının 10. babı ve 2. ayetinde "Yafet", "Asya" adındaki tanrıça ile evleniyor. Asya bu evlilikte Yafet'e, Gomer, Maday, Yavan, Tubal, Meşek ve Tiras adlarında çocukları doğuruyor. Birçok incelemelerden sonra Gomer'in Anadolu'ya gelen "Kimmerler", Maday'ın "Midyalılar", Yavan'ın "İyonlar", Tubal'ın "Tibarenler", Meşek'in "Moşyalılar" ve Tiras'ın "Etrüskler" oldukları anlaşılıyor..
Demek ki ; Anadolu'da çok eskiden, yani tarihten çok önce Asya adında bir tanrıça vardı. Belki de Anadolu'nun asıl büyük Ana Tanrıçası sayılan Kibele'nin çok eski adı Asya idi..
Şunu unutmamalı ki, Anadolu'da baba tanrıdan çok önce ana tanrıçaya tapılırdı. Anadolu kazılarında meydana çıkan insan tarafından yapılmış ya da yazılmış anıt, heykel, yazı ne varsa, en eskilerinden tutunuz da, ta günümüze kadar hepsinde, ana tanrıçanın etkilerini bulursunuz. Bu etki Yunanistan'a ve Avrupa'ya yayılmıştır..
Ana tanrıçaya tapmanın belirgin özelliği tanrıça ile birleşmekti.Bu durum Anadolu'dan "Fenafillah" (öldükten sonra dirilme) şeklinde doğuya ve batıya yayıldı.
Onun için Anadolu'nun asıl adı Asya'dır. Bu ad kıtayı kapsadıktan sonra Anadolu'ya "Küçük Asya" denildi. Anadolu sözü bir yer sözü değil, yalnız yerine göre bir yönün adıdır. Ne var ki bizdeki "Anadolu" sözü, yani anaların dolu olduğunu ifade eden söz, Anadolu'nun başlıca özelliği olan Asya ya da büyük ana sözüne bağlı olabilir..
Zamanımızda Asya ve Avrupa'yı ayıran sınır hakkında Britannica Ansiklopedisinin verdiği hüküm şudur : "Günümüzde Avrupa ve Asya'nın sınırları olarak kabul edilen çizgi tamamen keyfi ve ihtiyaridir. Jeografi bir gerçeğe dayanmaz." Bu karara göre Anadolu'nun Asya kıtasına ait olup olmadığı şüphelidir..
Bu yazının pek eğlendirici bir okuyuş sağlamadığını biliyoruz. Ne var ki bunlar uzun incelemelerin ürünüdür. Varılan sonuçların kaybolmaması amacıyla buraya yazıldı..



HALİKARNAS BALIKÇISI'nın "Merhaba Anadolu" adlı kitabından alınmıştır..          

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder