Sayfalar

943 ) KURBAN !..


  

Kurban, ilk varlık vergisidir !..
Dalga geçmiyorum. Eski Ahit'te (Tevrat) kurban karşılığında kullanılan sözcüklerden biri olan "minha", vergi ya da bağış anlamına geliyor. Halkbilimci / etnolog hocamız, merhum Prof. Sedat Veyis Örnek'in hâlâ aşılamamış abide eserinde "hak kurbanı" olarak kategorize edilen ve dünyanın en küçük ölçekli ("ilkel" denilen) topluluklarından en karmaşık örgütlenme düzeyine sahip ("gelişmiş" denilen) toplumlarına kadar karşımıza çıkan pratiğin özü bu.. 
Bir kimsenin elde ettiği ilk ürün, bitkisel ya da hayvansal, mesela ilk doğan kuzu ya da hasat edilmiş ilk buğday demeti, onu "göndererek" insanı yaşatan, doyuran, koruyan, kollayan, gözeten "Yüce Yaratıcı"nın hakkıdır. Öyle ki bazen bu doğa-üstü yüce "yönetici" ile doğal / dünyevi yöneticinin bağlaşıklığını da düşündürecek şekilde ilk elde edilen ürünün şef, kral, rahip ya da "rahip-kral", yani toplumda önemli bir yere sahip lider konumundaki kişilere sunulduğu da görülür. 
O halde, garibanın kendisini hükmü altında tutup yaşattığı inanç ve kanaatinde olduğu fizik ya da metafizik güce, bu yaşa(t)ma karşılığında ödediği "varlık vergisi"dir kurban..
Tabii ki bu, insan toplumsallığının en asli, temel, önemli ve aşılamaz ilkelerinden "karşılıklılık" ile güçlü titreşimler içeren bir pratik :
"Ben sana veriyorum, sen de bana ver.."
İşte bu çerçevede kurban, doğa-üstü varlıktan bir şey istemek ve verdiklerinden dolayı ona teşekkür etmek etmek ya da ona bir şeyler verip karşılık beklemek, yani bir bakıma "pazarlık" amaçlı bir ritüel olarak karşımızdadır..

    

Doğudan batıya, kuzeyden güneye irili ufaklı tüm kültür ve medeniyetlerde dünden bugüne karşımızdaki kurban ibadetinin yalnızca bir yönüdür elbette bu.. Kurban, "Yaratıcı"ya yakınlık, onunla bağ kurmak amacıyla da kesilir. İbrahim Peygamber'in gözünü kırpmadan oğlunu kesecekken gökten indirilen koçla İsmail'in "ikame edilmesi", işte böylesi "yaratıcıya yakınlaşma" amaçlı kurbana girer. Bu anlamda kurban, "Allah ile akraba" olmaktır..
Nitekim Arapça "kurban" sözcüğüne kök oluşturan "k-r-b", aynı zamanda "akraba" sözcüğüne de doğuş verir. İnanç malûm, ölen Allah'a gidecektir. O halde kendilerinden olan yahut kendilerine ait bir varlığa ölümü "tattırıp" onu Allah'a ulaştıranlar, dolaylı olarak Allah ile "akrabalık" ilişkisi kurmuş olurlar. Dahası kurban sözcüğü, "İbrahimî" üç büyük din tarafından ortaklaşa kullanılır. Yahudilikte kurban karşılığı olarak başta vurguladığımız "minha"nın yanı sıra "yaklaştıran / yakın kılan" anlamına gelen "gorban" da kullanılır..
Kurban sözcüğü Hristiyanlıkta da kullanımda ve birazdan örneklenecek. Ama önce "Kurban"la ilgili tarihsel bir başka husus üzerinde duralım.. 
Üç büyük tektanrıcı semavî dinin (Yahudilik, Hristiyanlık, İslam) kurban ibadetini tarihsel olarak, yukarıda mevzubahis ettiğimiz üzere İbrahim Peygamber'e kadar geriye götürdükleri söylenir. İslam'da da kurban, Cahiliye döneminde Arap kabilelerinde mevcut uygulamalardan arındırılarak İbrahim'in pratiğinden uyarlanmıştır denilebilir. Gel gelelim Tevrat, İncil ve Kur'an'ın birbiriyle "süreklilik içinde değişme" arz eden içeriklerine bakıldığında Kurban'ın bu dinlerin "insanlık hikayesi"nin ta en başına tarihlendiğini kaydetmek gerekir..

    

Kurban, yeryüzünde ilk katil ve maktulün ortaya çıkışına vesile olmuş bir pratiktir..
İnsanlık, bu üç dine göre, "kardeş katli" ile başladı. Âdem ile Havva'nın ilk iki oğlundan çiftçilik yapan Kabil, küçük kardeşi, çoban Habil'i kıskandığı için öldürdü. Ayrıca işin içinde toprak (otlak-tarla) kavgası da "kız davası" da var gibi gözükmektedir..
Mesele çok çetrefilli, alengirli, netameli olduğu için Kur'an gayet üstü örtük geçiyor, ama Tevrat'ta detaylıca anlatılmakta. Bunu özetleyelim !..
Havva Ana, ilk oğlu Kabil'i bir ikiz kız kardeş, Aklima ile birlikte doğurdu. Ardından Habil'i de yine bir ikiz kız kardeş, Lebûda ile doğurdu. Tabii insanlığın çoğalması için "evlilik" şart ve kardeşler birbiri ile evlenecek (ensest konusuna burada hiç girmeyelim, bir başka uzun ve çetrefilli hikaye !).. Sadece ikiz kardeş evliliği yasak insanlığın bu başlangıç aşamasında. O yüzden Kabil, Habil'in ikizi Lebûda ile ; Habil de Kabil'in ikizi Aklima ile evlenecek. Allah böyle emretti.. Amma velâkin Aklima güzel, Lebûda çirkin ve Kabil, "ikizimi vermem de vermem" diyor. İşte size insanlık tarihinde ilk "kız davası" !..
Âdem Baba ne yapsın, çözümü "Yukarı" havale etti ve oğullarından Allah'a birer kurban sunmalarını, hangisininki kabul olursa Aklima'yı onun almasını önerdi. Oğlanlar kabul etti. Habil bir besili koç, süt ve yağ sundu kurban olarak. Kabil de bir tutam buğday.. Ve gökten bir ateş geldi, Habil'in kurbanını yuttu, Kabil'inkine ise hiç dokunmadı..
Bu sonuç hiçbir şeyi çözmedi, Kabil nezdinde "kız davası"na bir de kıskançlık eklendi ; Allah nasıl Habil'i daha çok severdi ?..
Ötesini biliyorsunuz, uzatmayalım, yerimiz daralıyor. Kabil vurdu taşı Habil'in kafasına, onu öldürdü, Aklima'yı aldı kaçtı, lanetlenmişlerden oldu..

Ä°lgili resim     cain-abel and their girl twins ile ilgili görsel sonucu

Son olarak, bir de "kefaret", yani af dilemek ya da bağışlanmak için kesilen kurbanlar var. Buna en temel örnek de İsa'nın, insanın Tanrı'ya "İlk (atasal) Günah"ı için bir "geri ödeme" olarak kendisini kurban etmesi..
Bilindiği gibi "İlk Günah", Havva'nın (Şeytan dolayımlı) kışkırtması ile Adem'in "yasak meyve"yi yiyerek Tanrı'nın emrini çiğnemesi.. Ve Hristiyan inancına göre İsa, bu günahının kefareti olarak kendini kurban etmiştir..
O yüzden Süryanice "Kurbana", Hristiyan Komünyon (Ekmek-Şarap) ayini için kullanılan sözcüktür. Bu ayin, İsa'nın havarileri ile birlikte yediği ve kendi kanının, insanların bu doğuştan gelen günahının bağışlanması için döküldüğünü söylediği "Son Yemek"te ekmeğin onun bedenini, şarabın da kanını simgelediği inancından çıkış bulur..
Dolayısıyla İsa'nın haç üzerinde ölümü, "Tanrı-Baba"sına kavuşmak üzere kendini kurban etmesidir.
İsa, Hristiyanlıkta sadece "Mesih" değil, aynı zamanda ilk ve son "Kurban"dır da..
İşte böyle.. Kurban deyip geçmeyin, altını kazıyın bu ilahi pratiğin, "insani" olan her şey tüm çıplaklığı, zafiyeti, kiri-pası ile karşınıza çıkıyor : İSTEK, ARZU, TUTKU, HIRS, KISKANÇLIK, PAZARLIK, PİŞMANLIK, KORUNMAK, KOLLANMAK, AYRICALIK PEŞİNDE KOŞMAK, BORÇ DİLEME, AF DİLEME, VERGİ...
Hayatınızda ne varsa kurban etinin tadında, tuzunda, yağında, suyunda bulunmakta !..



YARARLANILAN KAYNAKLAR :   

S.V ÖRNEK, "100 Soruda İlkellerde Din, Büyü, Sanat, Efsane" ; TAYFUN ATAY, "Din Hayattan Çıkar" ; TDV İSLAM ANSİKLOPEDİSİ, "Kurban" (A.Güç) ve "İslam'da Kurban" (A. Bardakoğlu) maddeleri

  
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder