Sayfalar

709 ) OSMANLI'NIN ADALET KAVRAMI VE MİMAR SİNAN..

    

Anıtkabir için uygun görülen Rasattepe'de inşaata başlamadan önce, bölgede bulunan iki tümülüsün açılmasına karar verilir. Frig kültürüne ait tümülüslerin büyük olanından anıtsal bir mezar çıkar. 
Frigler, MÖ 12. yüzyılda Balkanlar'dan göç eden bir uygarlıktır. Böylelikle, yüzyıllar önce Anadolu'ya gelen bir Rumelilinin mezarının yerine yine aynı coğrafyadan, Makedonya ve Selanik'ten gelen Mustafa Kemal Atatürk'ün kabri konulur..
Anıtkabir'de çalışan taş ustaları Kayseri'nin Ağırnas köyündendir. "Sinan'ın heykelini dikelim" diyen Atatürk'ün kabrini Mimar Sinan'ın köylülerinin yapması, ülkemizin değeri bilinmeyen "hissi" senetlerinden biridir..
Anadolu'nun aydınlanma tarihinde Frigler, Osmanlılar ya da Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, aynı ışığı elden ele taşımışlardır. Bu tarihe uymayanlar yolsuzluk ve hırsızlık gibi karanlık işleri ortaya çıkmasın diye adaleti baskı altına alanlardır. Bu gibilere göre "Osmanlı" bir uygarlık değil, saraya biat kültürü için kullanılan bir paravandır. 



Osmanlı'nın adalet kavramını öğrenmek için, Mimar Sinan'ın evine kurallara aykırı su aldığı konusunda yapılan şikayeti bilmeliyiz. Mimar Sinan hakkındaki şikayetin ne olduğunu, Osmanlı Sarayından İstanbul Kadısına gönderilen bir yazıdan öğreniriz.. Adalet tarihimizde son derece önemli olan bu belgeyi Ahmet Refik'in "Türk Mimarları" kitabından dikkatle okuyoruz :

"İstanbul Kadısına hüküm ki : Şimdi bana bir dilekçe sunulup Mimarbaşı olan Sinan için, merhum atam Süleyman'ın (toprağı nur olsun) imaretinin suyundan bir lüle su alıp kendi kapısı önünde büyük hazneli bir çeşme yaptığı ve çeşme yakınında mermerden bir sandık şeklinde bir nesne yaptırıp çeşme yönünde bir delik bırakarak, öte yana künk döşeyip evlerinde hamamlar ve musluklar yaptırdığını ve dışarıdaki çeşmenin lülesine arslan başı bir oluk koyup, çeşme lülesini berkiderek su haznesini günde iki defa boşalttığı, Kağıthane suyunun uğradığı yere kendi evinde kuyu kazarak o kuyuyu da kullandığı ve kendi evi tarafında dükkanların bittiği yerde üstü kurşun örtülü bir damı kestirip kurşununu ve kerestesini evine taşıtarak vakfa haksızlık eylediği açıklandığı gibi, tıb medresesiyle üç medresenin suyu kalmayıp abdeste ve diğer ihtiyaçlara yetmediği ve bunlardan başka diğer hususlar yazılıp şikayet olunmakta, adı geçen vakfın mütevellisi ile yerli yerinde görülüp bildirilmesi için dilekçe olduğu gibi sana gönderildi.."

Bu belgeden Mimar Sinan'ın, yetkisini kötüye kullanarak, kendi çıkarı için su ve malzeme sağladığı iddiası açıkça anlaşılıyor. Bu konuda Osmanlı Sarayı'na ulaşan şikayet dilekçesinin örtbas edilmesi düşünülmeden İstanbul Kadısına iletildiğini görüyoruz. Dahası, söz konusu belgenin sonunda Padişah (Üçüncü Murat) şöyle seslenir kadıya

"Buyurdum ki, emrim ulaştığında dilekçede yazılı olan maddeleri yerli yerinde, mütevelli kanalıyla teftiş ettirip göresin. Gerçekten imaretin suyundan bir lüle su alındığı doğru mudur ? Elinde bir lüle su emri var mıdır, yoksa kendiliğinden mi almıştır ? Ve çeşme yakınında yaptığı sandığın, adı geçen imaretin suyuna şeriat yönünden zararı var mıdır, niçin kesmiştir, emir ile mi kesmiştir, aslı nedir ? Ve söylenen diğer konular doğru mudur, nedir ? Yerli yerinde görüp, her yönüyle aslını ve gereğini anlayıp dinleyip olduğu gibi enine boyuna yazıp bildiresin (Kutlu sahibine gönderildi) 25 Cumadelevvel (Nisan) 985"

İşte, gerçek bir Osmanlı ile "Osmanlıcılık" paravanının arkasına saklananlar arasındaki fark budur. Biri, Mimar Sinan gibi büyük bir deha da olsa, tüm yolsuzluk iddialarının araştırılmasını, sorgulanmasını, gerçeğin açığa çıkarılmasını isterken, öteki adalet ve emniyet kurumlarını baskı altına alarak, hakkındaki iddiaların arkasındaki gerçeğin gün ışığına çıkmasına engel olmaktadır..    



Anıtkabir yapılırken Rasattepe'de mezarları bulunan Friglerde, özgürlüğünü kazanmış köleler başlarına beyaz kukuletalar takarlarmış. 1958 yılında, Belçikalı çizer Pierre Culliford tarafından yaratılan ve mantar evlerden oluşan bir köyde yaşayan "Şirinler" adlı çizgi romanın kahramanları da Frig kültürünün beyaz kukuletalarını başlarına takarlar. Şirinler'in serüvenlerinde onlara düşman olan, hayatta servetten başka bir şey düşünmeyen soğuk, acımasız ve tamamen boş bir adam vardır : Gargamel..
Anadolu'yu sömürüden kurtaran Mustafa Kemal Atatürk'ün "manevi mirasım" dediği bilim ve sanatın yolundan yürüyen beyaz kukuletalılar ile devrimlerini yok etmeye çalışan uzun boylu Gargamel arasındaki serüven, Cumhuriyet tarihinde de devam etmektedir..  

1 yorum: