Sayfalar

726 ) HEİL MODA !..



1885 yılında orta halli bir ailenin beş çocuğundan en küçüğü olarak dünyaya gelen Hugo Boss, bir tüccarın yanında çırak olarak geçirdiği ilk gençliğinin ardından, iş hayatına 1908 yılında babasının iç çamaşırı mağazasında atılır. Aynı yıl Anna Katherina Freysinger ile evlenen Hugo, kendi adını vereceği markasını da 1924 yılında oluşturur. 1924, aynı zamanda Hitler'in meşhur Birahane Darbesi nedeniyle dokuz aylığına cezaevine konulduğu ve orada "Mein Kampf" (Kavgam) kitabını yazdığı yıldır. Kendi markalarını 1924 yılında oluşturmuş olan ikilinin yollarının kesişmesi için yedi yıl kadar geçmesi gerekecektir..
Birinci Dünya Savaşı'nın mağluplarından Almanya'da hayat kolay değildir. 1930'a gelindiğinde büyük bunalımın etkisiyle, Boss, iflasa zorlanır. Tam da o günlerde Hitler'in liderliğini yaptığı Nazi Partisi büyük bir çıkış yapmış ve 1928'de sadece % 2,6 olan oy oranını % 18'e çıkarmıştı.  

   

1 Nisan 1931'de Hugo Boss, Nazi Partisi'nin 508889 numaralı üyesi olarak partiye kaydolur. "Kahverengi Gömlekliler" olarak bilinen "Fırtına Birlikleri / SA"nın üniformalarını da o üretecektir artık. Firması aylar önce iflas etmiş olduğu için, Parti kendisine dikiş makineleri ve bol miktarda eleman temin edecektir..
Hitler'le tanışması da, partinin resmi üniforma tasarımcıları arasına katılmasından bir süre sonra gerçekleşir. Tanışmalarının ardından Hugo Boss ve Hitler'in zaman zaman görüştükleri bilinmektedir. Yıllar yıllar sonra ünlü moda firmasının yetkilileri, Hugo'nun Nazi Partisi ile olan ilişkisini sadece iflasa karşı pragmatik bir girişim olarak sunmaya kalkışsalar da, Boss'un Nazilerle ilişkisi üstü kolayca kapatılabilecek basit bir "yol kesişmesi" değildir. Alman tarihçi Henning Kober, savaşın artık son safhasında, 1945 yılında, Hugo Boss'un Berlin'deki dairesinde şirket yöneticileri, Hugo Boss ve Hitler'in birlikte yer aldıkları fotoğraflar çekilmiş olduğundan söz ederler..

  

1933'de Nazi Partisi iktidara geldikten sonra Hugo Boss'un işleri açıldıkça açılır. Partiye katıldığında yıllık karı 5.000 Mark iken, İkinci Dünya Savaşı sırasında, 1941'e gelindiğinde 240.000 Mark'a kadar çıkar. Bu süre içinde SA'nın yanı sıra kimi SS birimleri, Hitler Gençliği ve Nazi Sürücüler Kolordusu üniformalarının resmi üreticisi de Hugo Boss olacaktır...
Savaşın başlangıcıyla birlikte Hugo Boss'un iş gücü ihtiyacı da artık savaş esirleri ve zorunlu işçilerden oluşabilecektir. Savaş yılları boyunca Baltık Devletleri, Belçika, Fransa, İtalya, Avusturya, Polonya, Çekoslovakya ve SSCB'den getirilen onlarca savaş esiri ve 150 kadar zorunlu işçi, Hugo Boss için kölelik yapacaklardır.. 
Nihayet savaş Nazilerin yenilgisiyle sonuçlanınca Hugo Boss da 1946'da Nazilerle işbirliğinden dolayı yargılanır. Oy hakkı elinden alınır ve 100.000 Mark cezaya çarptırılır. Ancak diğer Nazi işbirlikçisi iş adamları gibi, Hugo Boss'a da bölünmüş Almanya'nın batı yakasında ciddi bir yaptırım uygulanmamıştır. Zaten o da fazla yaşamayacak, 1948'de 63 yaşındayken hayata veda edecektir.. 
Nazilerin yenilgisinden sonra, Hitler'in "Bin Yıllık İmparatorluk" hayallerinin tarumar ettiği bir Almanya kalmıştır geride. Bu hayaller, Almanya'nın nüfusunun % 10'unu kaybetmesine, ülkenin bölünmesine, ordusunun dağıtılmasına neden olmuştur. Yıkılan şehirler, milyonlarca sakat, yeniden kırılan ulusal onur, babasız kalan milyonlarca çocuk, tecavüze uğramış yüz binlerce kadın..
Bu "stratejik deha"nın faturası en özet haliyle budur.. Alman savaş makinesinin Avrupa çapında gerçekleştirdiği tahribat ve diğer uluslardan milyonların ölümünü söylemeye gerek duymuyorum..

   

Böylesine tahrip olmuş bir ülkenin yeniden inşası da kolay olmayacaktır. Hugo Ferdinand Boss'un ölümünden sonra da kendi adını taşıyan firması işe devam eder. Bu kez posta ve polis örgütlerinin üniformalarının resmi üreticiliğini üstlenecektir.. Hugo Boss'un da dahil olduğu Nazilerin ideolojik saplantıları Almanya'yı yıkıma götürürken hızla büyüyen şirket, kendi payının da olduğu bu yıkıntının toplanması ve Almanya'nın yeniden inşası sürecinde de büyümeye devam edecek ve bugün küresel moda devleri arasındaki yerini alacaktır..
1990'lara gelindiğinde "Soğuk Savaş" sona erip Almanya tekrar birleşirken, eski dosyalar da yeniden açılmaya başlanır. 
1991'de firma hisselerinin % 77,5'u İtalyan tekstil devi "Marzotto" tarafından satın alınır. 1997'de Boss'un İsviçre bankalarında "uyuyan" hesapları açığa çıkarılır. 1999'da Alman Devleti ve şirketlerinin savaş sırasında zorla çalıştırdığı kişilerden hayatta kalanlar ve bunların aileleri adına ABD'de dava açılır. Bu şirketler arasında BMW, Hugo Boss gibi pek çok şirket vardır. Dava aynı yıl, ABD Hükümeti, mağdurlar, Alman Hükümeti ve Alman Sanayii arasında toplam 5,1 milyar dolarlık bir anlaşmayla sonuçlanır. Hugo Boss firması bu borcun 752.000 dolarlık kısmını üstlenir.. 
Hugo Boss'un tarihi günahları yeniden gündeme gelmişken, 1997'de Hugo'nun oğlu Siegfried Boss ; "Babam Nazi Partisi üyesiydi. O dönemde kim değildi ki ? Herkes Naziler için çalışıyordu" diyecektir. Tıpkı savaş sonrası bütün Nazi yandaşlarının toplama kamplarından haberdar olmadıklarını söylemeleri gibi..
Herkes bu maceranın bir parçasıydı. Tarihsel suç ortaklarının hepsi oradaydı. Kim değildi ki ? Ama kimse neler olup bittiği hakkında hiçbir fikre de sahip değildi aynı zamanda.. Şehirler yakılıp yıkılırken hayat devam etmekteydi. Oluk oluk kan akarken iş adamları işine gücüne bakmaktaydı. İş işti.. Ticaret ticaretti.. "Tatsız kimi hadiseler" olup biterken de herkes "kandırılmıştı" elbette !..  

    


(ERDİNÇ YÜCEL'in aynı başlıklı yazısından alıntıdır.)       

1 yorum:

  1. Bir moda ikonuna tarihin acı sayfalarından bakmak adına çok güzel bir çalışma olmuş.Bizim için sadece bir estetiği ve şıklığı ifade eden,kimi zaman akkımızda sadece burnumuza yansıyan hoş kokuları çağrıştıran bir ismin perde arkasında nasıl bir mazisi olduğunu görmek etkileyici gerçekten.

    YanıtlaSil