Sayfalar

858 ) ORTA DOĞU'DA İLK ASKERİ DARBE !..

İlgili resim    gülümseyen anılar ile ilgili görsel sonucu

Gazeteci, yazar, iletişim uzmanı Hıfzı Topuz, "Gülümseyen Anılar" adlı kitabının bir bölümünde, "Akşam" gazetesi adına, ilk dış röportaj gezisini 1949 yılında yaptığını anlatıyor..
Hıfzı Topuz henüz bir buçuk yıllık gazetecidir, daha önce hiç yurtdışına çıkmamıştır ve ilk kez uçağa binecektir.. Gidiş sebebi, "Türk dostu" olarak bilinen Suriye Devlet Başkanı Hüsnü Zaim'in öldürülmesi ve yerine Sami Hinnavi adında bir albayın başkanlığında bir cuntanın geçmesidir.. Suriye havaalanları kapatılmış durumdadır. Hıfzı Topuz yaptığı ilk soruşturmada, Şam'a Beyrut üzerinden otomobille gidilebileceğini öğrenmiştir..  Pasaportu ve vizesi yoktur. Ama arada gazete olduğu için bu problem hemen çözülür. Yurtdışına siyasal bir olayı izlemek için muhabir göndermek, aynı zamanda "Akşam" gazetesi için de bir ilktir.. Son dakikada gazete patronu Kâzım Şinasi Dersan'ın aklına bir şey daha gelir. Meğer gazetenin Şam'da bir muhabiri varmış !. Şakir Çeçen adındaki bu muhabir gazeteye sürekli yazı göndermese de, orada "Akşam"ın muhabiri olarak tanınıyormuş. Adresini ve telefon numarasını almayı ihmal etmez, Hıfzı Topuz.. 
Topuz'un Beyrut'a gelir gelmez ilk işi 5 liraya yolcu taşıyan bir dolmuşla Şam'a geçmek olur. Yolculuk, gümrük ve polis kontrolleriyle birlikte, iki saat sürmüş. Başkente varır varmaz da gazetenin Şam muhabiri Şakir Bey ile telefonlaşıp buluşmuş. Onunla birlikte olunca, Şam'da, hem de hükümet darbesinin daha üçüncü gününde, bütün kapılar Hıfzı Topuz'a açılıvermiş.. 
1949 Ağustos'unda Suriye'de yapılan hükümet darbesi önemli bir olaydır. Orta Doğu ülkeleri daha bu tür darbelere alışık değillerdir. İkinci Dünya Savaşı'ndan hemen sonra genç ülkeler bağımsızlığa kavuşurlarken, bu çeşit darbelerin dışarıda nasıl karşılanacağını, ne biçim yankılar uyandıracağı bilinmediği için, darbeyi düzenleyenler çekingen ve ürkek davranmaktadırlar.. 



Bundan sonrasını yazarın ağzından dinleyelim..
Albay Sami Hinnavi'nin devirdiği Hüsnü Zaim (altta), Türkiye ile yakın ilişkiler kurmaya hazırlanan ve Atatürk'ü kendine model seçmiş olan bir kişiydi. Kendisini devirenler her şeyden önce Türkiye'den gelecek tepkilerden çekindiler. Oysa, bizden hiç tepki gelmedi, onlar da rahat ettiler. Biz, komşu ülkelerdeki olayları değerlendirmesini daha pek bilmiyorduk..
Hüsnü Zaim bir yandan da Amerikan petrol ortaklıklarıyla anlaşmış ve Trans Arabian petrol boru hattının Suriye'den geçirilmesi için bir anlaşma imzalanmıştı. Böyle bir anlaşma, İngiliz petrol ortaklıklarının çıkarlarına ters düşüyordu. 
Zaim iş başına gelmeden önce, Suriye genelkurmayında Albay Fox ve Albay Sterling adlı iki İngiliz danışman varmış. Zaim göreve gelir gelmez bunları uzaklaştırmış, akabinde de İngiltere ile ilişkiler biraz gerginleşmiş !.. İngiltere o dönemde Suriye, Irak ve Ürdün arasında "Hilâli Hasib" denen büyük bir birliğin kurulmasını istiyormuş. Zaim ise Amerika, Türkiye ve Mısır'la yakın ilişkiler kurmaya kalkınca, İngilizler bunu çok kötü karşılamışlar..
İngiltere'nin o dönemde Irak üzerinde çok etkili olduğunu bilmeyen yoktu. İngilizler, Başbakan Nuri Sait Paşa aracılığıyla olaylara istedikleri yönü veriyorlardı. Bu bakımdan Şam önemli bir odak noktası sayılıyordu. Suriye'de de çeşitli çıkarları savunan partiler kurulmuştu. Ama, Zaim iş başına gelir gelmez bütün partileri kapatmış ve bir dikta rejimine yönelmişti. Bu olay gerginliklere yol açıyordu..
Biz o yıllarda Orta Doğu'ya sırtımızı dönmüş ve kendimizi yalnız Batı'ya adamıştık. Truman Doktrini ve Marshall yardım planı bizi ABD'ye yaklaştırmıştı. NATO'ya girmenin de telaşı içindeydik. Dış politikamızda zaman zaman İngiltere'nin de etkisi oluyordu. 
Hüsnü Zaim'in devrilmesinden kısa bir süre önce Şam'a, Orgeneral Kâzım Orbay'ın başkanlığında bir Türk askeri heyeti gitmiş ve Suriye Genelkurmayı ile görüşmelere başlamıştı. Darbe olur olmaz bu yakınlaşma durduruldu..

     suriye'de 1949 darbesi-hüsnü zaim ile ilgili görsel sonucu

Şam'da ilk konuştuğum devlet adamı Başbakan Haşim Attasi (üstte sağda, altta, solda) oldu. Yaşı yetmişin üstünde olan Attasi, çok saygınlığı olan eski bir devlet adamıydı. Düzgün bir Osmanlı Türkçesi ile konuşuyordu..
"Ben İstanbul Darülfünun'dan mezunum," dedi. "Osmanlı idaresi zamanında çeşitli memuriyetlerde, mutasarrıflıklarda bulundum. Türkiye benim ikinci vatanım sayılır. Ben Türk ve Arap milletlerinin 1300 yıldan beri birleşmiş olduklarına itikat ediyorum. İslam medeniyeti, Türk ve Arap milletlerinin daima kardeş ve dost olmasını gerektirir.."

"Hilali hasib veya Büyük Suriye tasarısı hakkında ne düşünüyorsunuz ?" diye sorduğumda, aldığım cevap, "Böyle şeyler söz konusu değildir. Bugünkü değişikliğin sebebi sırf dahilidir.." oldu.

suriye'de 1949 darbesi ile ilgili görsel sonucu    suriye'de 1949 darbesi-sami hinnavi ile ilgili görsel sonucu  

Haşim Attasi'den (yukarıda, solda) sonra askeri komitenin bakanı Sami Hinnavi (yukarıda, ortada) ile konuştum. Ona, "Darbeyi nasıl hazırladınız ?" diye sordum, şunları söyledi :
"Türkiye'yle ilişkilerimizde hiçbir değişiklik olmayacaktır. General Kâzım Orbay'a da aynı şeyleri söyledim."
"Darbeyi nasıl hazırladınız ?" diye sorumu yineledim..
"Hüsnü Zaim çok eski arkadaşımdı. Eski hükümeti birlikte devirmiştik. Ben kendisinin sağ koluydum. Ama, memleket Hüsnü Zaim'in zulmünden bıkmıştı. Kendisini çok kez uyardım. 'Ben işimi bilirim, sen karışma' dedi. Biz de kendisini devirdik.." cevabını verdi.
Sami Hinnavi, Zaim'i, darbe yaptıkları gece, röportaj yaptığımız bu odada nasıl yargılayıp idam kararı verdiklerini ve hemen o gece nasıl idam ettiklerini büyük bir soğukkanlılıkla anlattı, şaşırıp donakalmıştım. Aradan bir yıl geçti geçmedi, Hinnavi'yi de Edip Çiçekli (yukarıda, sağda) adında başka bir albay devirdi. Hinnavi Beyrut'a sığındı. Onu da 30 Ağustos 1950'de sokak ortasında vuruverdiler. Bugün artık kendisini Suriye'de tanıyan bile kalmadı..
Milli Eğitim Bakanlığı'na getirilen Mişel Eflak da Baas Partisi'nin kurucusuydu. Sonraki yıllarda Suriye'de ve Irak'ta önemli roller oynayan Mişel Eflak, Baas Partisi'nin doktrinini de oluşturan kişidir. 

suriye'de 1949 darbesi ile ilgili görsel sonucu 

1940'larda ve 1950'lerde basın genellikle kendisine düşen görevleri yapabilecek durumda değildi. Burnumuzun dibinde geçen olayları bile yabancı haber ajanslarının gözlükleriyle görüyorduk. Olayları bize AFP, AP, UPI veya Reuter aktarıyordu. Gazeteler onların yorumlarını yayınlıyordu. Kamuoyunu onlar oluşturuyordu. Gerçeklerin temeline inebilecek durumda değildik. Şam'daki bu darbeden sekiz yıl sonra Bağdat'da da büyük bir darbe oldu. Başta Kral Faysal ve ailesi olmak üzere, o dönemin bütün yöneticileri öldürüldü. Bize bu olayı da yalnız yabancı haber ajansları duyurdular. Onların yorumlarıyla yetindik. Bırakın gazeteleri, Anadolu Ajansı'nın bile komşu ülkelerde ne bir bürosu vardı, ne de muhabiri !..
Şam'a gittiğim zaman gazetenin başyazarı Necmettin Sadak Dışişleri Bakanı idi. Şam olaylarıyla hiç ilgilenmedi. Biz o dönemde daha büyük ilişkilere yönelmiştik. Orta Doğu ülkelerini çok küçümsüyorduk. Oysa zamanla gelişen olaylar, ne büyük bir yanılgı içinde olduğumuzu bize gösterdi.. 
         

coup d'etat in syrie-1949 ile ilgili görsel sonucu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder