Sayfalar

859 ) BALKAN SAVAŞI BAŞLARKEN ORDULARIN DURUMU..



Osmanlı tarihi boyunca devlet içinde onlarca sorun olmasına rağmen birçok savaş, ordunun başındaki basiretli kumandanlar tarafından kazanılmıştı. Savaşlar iyi ordular ve iyi kumandanlar tarafından kazanılır. Ordunun silah donanımları, cephanesi, lojistiği, eğitimi, deneyimi, sayısı, silahı bir savaşta önemlidir ama ordunun yönetimi en önemli konudur.. Balkan Savaşı'nın kaybedilmesi ile ilgili olarak birçok neden var ama en önemlilerinden biri ordunun iyi yönetilememiş olmasıdır.. 
Balkan Savaşı'nın kaybedilmesindeki en önemli nedenlerden biri asker sayısının azaltılmasıdır. 1908 sonrasında ordunun yeniden düzenlenmesi gündeme gelmişti. Bunun için 13 Eylül 1908 Pazar günü "Meclis-i Meham-ı Harbiye" (Askeri Şura) kurulmuştu. Ordunun daha rasyonel hale getirilmesi planlanmıştı. Osmanlı Ordusu artık Harbiye mezunu subaylara dayandırılacaktı. Orduda bulunan "alaylı" denilen subaylar emekliye edilmeye başlanarak, belirli bir zaman süreci içinde orduda alaylı subay kalmayacaktı. Bu düzenlemeye özellikle 31 Mart İsyanı sonrası belli aralıklarla başlanmıştı. Bunların içinde padişahın ihsanı ile haksız yere rütbe kazanmış yaşlı ve hatır gönülle bir yerlere gelmiş olan kişiler emekli edilmişti. Bu uygulama sırasında tecrübeli ve başarılı bazı subaylar da alaylı oldukları için ordudan çıkarılmışlardı. Onların yerine getirilen disiplinli Harbiye mezunu genç subaylar ise tecrübesiz olmalarından dolayı bu alaylı subayların yerleri doldurulamamıştı. Bu da büyük bir açık olarak görülmüştü. Bu konuda Sadrazam Gazi Ahmet Muhtar Paşa hatıralarında şunu yazmıştı :
"Balkan Savaşı öncesinde ordunun yönetimi genç, deneyimsiz, bilinçsiz, karar verme yetkisi eksik, siyasete bulaşmış ve önünü göremeyen bir subaylar grubunun elindeydi.."



31 Mart İsyanı sonrası orduda yenileşme çabalarına başlamıştı. 1910 yılı Eylül ayında bir ordu teşkilat yasası yayınlanmıştı. "Devlet-i Âliyye-i Osmâniyye Ordusunun Teşkilat-ı Esasiye Nizamnamesi" adı verilen bu düzenleme ile orduda yeni bir yapılanmaya gidilmişti. Kara ordusu için dört ordudan meydana gelen yeni bir düzen oluşturuldu. Orduların konuşlanma yerleri değiştirildi. Birinci Ordu İstanbul'da, İkinci Ordu Selanik'te, Üçüncü Ordu Erzincan'da, Dördüncü Ordu Bağdat'ta konuşlandılar. Münferit (ayrı, tek) olarak da Asır'da 41. Bağımsız Tümen, Trablusgarp'ta 42. Bağımsız Tümen, Hicaz'da 43. Bağımsız Tümen ve Yemen'de 14. Kolordu olarak düzenlendi.. 
Sultan Abdülhamid döneminde ordu için alınmış yeni silahlar vardı ve bunlar depoda tutuluyordu. Yeni sistem ile bu silahlar orduya dağıtıldı. Bir şekilde ordu silahları modernize edilmiş oldu. Osmanlı Ordusu dört bölümden oluşmaktaydı. Silahaltındaki savaşacak orduya "Nizamiye Ordusu" denirdi. Uzun yıllar orduda görev yapmış kişiler belirli bir yaşa gelince yedek orduyu teşkil ederlerdi ki buna da "Redif Ordusu" denirdi. Diğer ordu birimleri ise "Muhafız Birlikleri" ve "Aşiret Süvari Birlikleri" idi..



Yeni yapılan düzenleme çerçevesinde uzun yıllardır silahaltında bulunan askerler terhis edildi. Bu çok büyük bir hataydı. Balkan Savaşı'na üç ay kala bu terhislerin yapılması savaşın kaybedilmesindeki en önemli nedenlerden biriydi. Bu terhis edilen askerlerin yerine gelecek olanlar planlanmamıştı. Böylece ordudaki asker sayısı birdenbire zayıfladı. Bunun altında İngiltere'nin Osmanlı'ya yaptığı bir telkin yatmaktaydı. "Büyük ordu sayılarının komşularımızı tahrik ettiği" iddiası büyük bir aldatmaca idi. Bunun sonucu olarak ordudan 120 bin asker terhis edildi. Yine 10 bin civarında subay emekliye sevk edildi. Bu kadar büyük bir sayının ordudan aniden ayrılması Rumeli ordusunda büyük bir boşluk yarattı. Savaş patlak verince terhis edilenler hemen geriye çağrıldıysa da, memleketlerine gönderilen askerlere ulaşmakta sorunlar çıktı. Bir kısmı dönmek istese de dönemedi. Terhis edilenlerin yerine yeniden silahaltına alınan askerler ise deneyimsizdi, sayıları yetersizdi, yeterli eğitimleri yoktu, hatta çoğu silahı ilk defa orduda görüyorlardı... Birçoğu geçen süre içinde silaha mermi koymayı bile öğrenemeden cepheye sürüldüler..



Balkan Savaşı'nda savaşa giren iki Osmanlı ordusu vardı. "Doğu Ordusu" olarak adlandırılan, İstanbul'daki Birinci Ordu'ya bağlı kuvvetler Batı Trakya ve Doğu Trakya diyebileceğimiz Edirne ve Kırcaali arasındaki alana konuşlanmışlardı. Görevleri Bulgar Ordusunu karşılamaktı ve mevcudu 480 bin olarak planlanmıştı. Terhisler sonucunda, savaş başladığında, Doğu Ordusunda 115 bin kişi kalmıştı. Kuvvetlerin elindeki tüfek miktarı 300 bin olup ayrıca 450 topları vardı..   
"Batı Ordusu" ise daha büyük bir alandaydı. Makedonya'da Bulgarlara, Sırplara, Karadağlılara ve Yunanlılara karşı olan bir alanı savunacaklardı. Vardar Ordusu, Struma Kolordusu, İşkodra Kolordusu ve Yanya Kolordusu olarak kurulmuştu. Ordunun sefer planına göre 335 bin askerin savaşa girmesi planlanmıştı. Ama aynı sorun burada da vardı ve silahaltındaki asker sayısı 175 bin kişi idi..Bu ordunun elindeki tüfek miktarı 235 bin, top miktarı ise 390 idi..
Ordu personel olarak büyük zaaf içindeydi, üstelik silahaltındaki asker ve subaylar da zihnen böyle bir savaşa hazır değillerdi. Son dönemde bu yörede olan isyanlar, huzursuzluklar ve çete faaliyetlerinden dolayı ordu mensuplarında büyük bir bıkkınlık ve savaş yorgunluğu bulunmaktaydı. Orduyu yöneten Osmanlı Genelkurmayı ve ordu kumandanları, yani birinci derecede sorumlu olanlar, büyük bir kapasitesizlik, sorumsuzluk ve vurdumduymazlık içindeydiler. Görünüşte Büyük Osmanlı Ordusu idi ama gerçekte kof bir yapı vardı. Ordu savaşa hazırlanmamıştı ; eğitim, personel ve savaşma gücü yoktu..



Bulgar Ordusu, Balkan ülkeleri arasında en iyi durumda olan ordu olup, Rus subayları ve askeri eğitmenleri tarafından kurulmuştu. Rus Ordusu'nun geleneksel ordu yapısı benzeri bir ordu olarak yapılandırılmıştı. Uzun süredir Bulgar subayları çok ciddi olarak eğitilmiş olup yüksek bir Bulgar ideali için yetiştirilmişlerdi. Zaten halkta, genel eğilim olarak, ordunun bir savaş kazanması beklenmekteydi..
Bulgar Ordusu (altta) mevcudu barış döneminde 55 bin kişiydi. Herhangi bir savaş durumunda ise 400 bin kişiye çıkıyordu. Ordudaki subay sayısı da 4 bin civarındaydı. Tarihçiler tarafından belgelenen seferberlik sayılarına göre Balkan Savaşı'nda 600 bin kişi yer almıştı. Savaşta Bulgar Ordusu ; 85 bin at, 31 bin öküz, 36 otomobil, 12 kamyon, 350 bin tüfek, 240 makineli tüfek ve 1.116 top kullanmıştı.. 
Bulgarların savaşta kullandıkları askeri mühimmat ve topların yüzde 90'ı Alman Krupp fabrikalarında üretilmişti..



Sırbistan Ordusu da genel olarak savaşa iyi hazırlanmıştı. Barış döneminde 2.340 subay, 4.670 astsubay ve 22 bin askerden meydana gelen ordu mevcudu, Balkan Savaşı seferberliği sırasında 230 bin kişiye yükselmişti ; 297 bin tüfek ve 230 makineli tüfeğe sahipti..    

Yunanistan Ordusu bu iki orduya nazaran daha zayıftı. 1897'deki savaşta Osmanlı'ya yenilmişti. Eğer Rusya devreye girmeseydi Osmanlı ordusu Atina'ya kadar gidecekti. Aslında Yunanistan Ordusu çok iyi bir düzene sahip değildi, ama 1911 yılından beri Fransız subayları tarafından eğitiliyordu. 
Barış zamanı 19 bin asker, 1.500 subay, 3.800 astsubaydan oluşan ordusu, seferberlik durumunda 115 bin kişiye çıkıyordu. Balkan Savaşı'nda 212 bin tüfek, 210 top ve 70 makineli tüfek kullandılar..

Karadağ Ordusu bu ülkeler arasında en küçük olanıydı ve Rus subayları kurulmuştu. Dağlık bir ülkeydi ve millet olarak savaşçı bir ırktı.. Birçok defa Osmanlı Devleti'ne isyan etmişlerdi. Devlet olarak küçük bir ülke olduğu için ordusu da mütevazı bir orduydu. Savaş güçleri 30 bin asker, 104 top ve 115 bin tüfekten oluşuyordu..



Balkan Savaşı'na girerken Balkan ülkeleri yeni topraklar kazanacakları için ve uzun yıllar egemenliğinde yaşadıkları Osmanlı'dan kurtulacakları için çok yüksek bir moral değere sahiptiler. Osmanlı Ordusu bu savaşa kerhen girerken, karşısındakiler savaşa çok iyi motive olmuşlardı..

(Altta : Bulgaristan'ın eline geçen Türk topları) 



TURAN AKINCI'nın "Selanik" kitabından alıntıdır.. 
Kitapta yararlanılan bazı kaynaklar da şöyle :
Dr. Rıfat Uçarol, "Mareşal Ayan Meclisi Başkanı Gazi Ahmet Muhtar Paşa" ; Necmettin Alkan, "Ve Selanik Düştü" 



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder