Sayfalar

884 ) EDEBİYATIMIZDA ŞİŞLİ SALONLARI !..

şişli apartmanları-1910 ile ilgili görsel sonucu

Batılı yaşama biçimi İstanbul'a 19. yüzyılın son birkaç yılında yansır. Şair Nigâr Hanım, güncesinde, haftanın belirli bir günü, Nişantaşı'ndaki salonunu herkese açık tuttuğunu yazıyor. Edebiyat, sanat adamları burada buluşuyorlar..
Yüzyılın değişimiyle, hele Birinci Dünya Savaşı'nın başlangıcında, Şişli apartmanlarının artık Fransız, İtalyan möbleli salonlarında çay partileri düzenleniyor. Genç kızlarla genç erkekler bir arada..
Peyami Safa o dünyayı hem anlatıyor hem de bu salonları muhafazakâr İstanbul'un hoş görmediğini vurguluyor. 
Şişli'de, Harbiye'de, Nişantaşı'nda yaşayan hanımlar hiç de makbul kişiler değillerdir. Orta yaşı aşan anneler, özellikle dul hanımlar, hemen hep saat altıda başlayan "kabul"lerde, karanlık ve geçkin bir güzelliğin simgesi gibi görünürler.
Alafranga kızlar daha gündüzden upuzun bir makyaj ve süslenme hazırlığına girişmişler. Mesela sürmeli gözevlerine beyaz, "kreyyon"la hafif darbeler kondurmuşlar. Pudra, ruj, lavanta, tırnak cilâsı.. Nihayet dekolte bir giysiyle hazırlık sona erer..
Genç kız ev sahibesi sıfatıyla bir süre de salonla uğraşır. Bibloların, şamdanların, fanuslu lambaların, altın yaldızlı çerçevelerin tozu alınmış mı ? Gümüşler parlatıldı mı ? Rum hizmetçi Eleni'nin farbelası kolalı mı ? Çay ve aperatif içkiler ne durumda ?..
Bu tarz evlerin çapkın oğulları da, danslı çay partisinde baştan çıkarılacak yeni yeni maceraperest kızların hayaliyle ortalıkta dolaşıyorlar. 
Beylerin bazıları pudra bile sürüyor. Dönemin bir modası herhalde. Sözgelimi, şu tanınmış yazar, saçlarına, yüzüne, boynuna, kulaklarına bolca pudra sürmüş, gözüne sürmeler çekmiş, dudakları boyalı, bıyıkları hamsi bıyığı gibi kıvırcık, ufacık.. Genç adam, o haliyle, bilhassa olgun hanımların gönlünü çeliyor..
Danslı çay partisi başladı. Uçurum kenarındaki "sözde kızlar" gayet pervasız ve şuh, piyano başına geçerler. İşte "Mon Homme" çalınır. Erkekler, davetli misafir hanımları dansa kaldırıyorlar..
Peyami Safa'ya (altta solda) sorarsanız, "Her zamanki, dans manzarası : Erkekler fazla gergin, ağır, dimdik ; kadınlar fazla gevşek, hafif, uçucu ; etekleri hava hücumları ile şişip kabararak, bazen de bir sarmaşık gibi bacakların yumuşak sütunlarına sarılarak dönüyorlar, boşlukta uçuşan, içi boş kâğıt bebeklere benziyorlar.."

peyami safa-şişli salonları ile ilgili görsel sonucu   aka gündüz-bir şoförün ile ilgili görsel sonucu

Kültür gömleği değiştirmek, bu hazmı zor ziyafet yemeği birçok kişinin başını yakmış olmalı. Peyami Safa'nın yanı başında Yakup Kadri de Şişli salonlarından epey tedirgin olmuştur. "Kiralık Konak"ın unutulmaz son sahnesi, böylesi bir salonda sefih yaşamaları tasvir eder. Benzeri bir sahne, "Sodom ve Gomore"nin bazı sayfalarındadır..
Bir başka tespit, Aka Gündüz'ün (üstte sağda) "Bir Şoförün Gizli Defteri" adlı romanında. Cinsel yoldan çıkmışlığa bu kez kokain de eşlik ediyor..
Bu yazarların yanı başında, bir kadın yazar, Halide Edib, o dünyaya öyle yaklaşmamıştır. Daha ilk romanlarında, alafranga hayatın içindeki genç kadınlar, direnmenin ve ayakta durmanın yordamını arayıp dururlar..
Handan'ı hoş görmeyen Cemal, çok geçmez, bu alafranga kadına âşık olur. Ve Handan'ın iç dünyasındaki acıyı hisseder. Handan, toplumun yargıları dışındadır..
"Ateşten Gömlek"in Ayşe'si Şişli salonlarının, hiç değilse bazılarında, Milli Mücadele'ye kayıtsız kalmamış, yurtsever insanlar da görür
Halide Edib'in bir başka eseri, kısa ama özlü bir romanı, "Yolpalas Cinayeti", Şişli salonlarındaki vur patlasın çal oynasın hayatı doğrudan doğruya kültürsüzlüğe, sonradan görmeliğe bağlar. Sorun, alafrangalıkta değil, haksız kazanç ve yükseliştedir..

şişli apartmanları-1910 ile ilgili görsel sonucu

SELİM İLERİ'NİN, "İSTANBUL / HATIRALAR KOLONYASI" ADLI KİTABINDAN ALINTIDIR..     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder