Sayfalar

893 ) YENİÇERİLİĞİN KALDIRILMASININ ARDINDAKİ NAKŞİBENDİ-BEKTAŞİ ÇEKİŞMESİ..

    

Bektaşilik ve Nakşibendilik, ilk Türk tasavvuf hareketi olan Yesevilikten doğdu. Nakşibendilik, zamanla Türklüğü unutup, Hint ve İran etkisine girdi. Önce Orta Asya'da, Yeseviliği Sünni öğreti içinde eriterek yok etti. Ardından, Anadolu'da kök saldığı son 400 yıldır da hedefinde hep Bektaşiler oldu. Onları da "Sünnileştirmek" için hiçbir fırsatı kaçırmadı ; ne yazık ki Bektaşilerin katledilmesine bile onay verdi..
Tarih : 2 Zilhicce (1826)..
Yer : İstanbul Topkapı Sarayı'ndaki Camii Şerif.
Padişah İkinci Mahmud, kafes arkasına geçip, camiye davet edilen şeyhlerin neler konuştuklarını dinlemeye başladı..
İlk sözü Şeyhülislam Kadızade Mehmet Tahir Efendi aldı. Göreve birkaç hafta önce gelmişti ; Şeyhülislam Mekkizade Mustafa Asım Efendi, yapılacak büyük katliama fetva vermeyeceği düşünüldüğünden görevden alınmıştı. Şeyhülislam Kadızade Tahir Efendi toplantıdaki sözlerine Hacı Bektaş-ı Veli'yi överek başladı :
"Hacı Bektaş-ı Veli ve başkaca pirler, saygıdeğer kişiler, hep ehlullah (veli) olup onlara kesinlikle diyeceğimiz yoktur. Yalnız, şeriatta mekruh nesne tarikatta haram sayılır. Bazı cahil kimseler Bektaşilik adıyla kendi havalarına uyarak farz olan şeyleri yerine getirmek bir yana, ibadeti bile küçümseyip kötü gözle bakmaları ve mahrumiyet tanımamaları ile kâfir oldukları herkesin ağzından duyulmaktadır. Sizler Osmanlı devletinin yolunda şeyhlersiniz, bu hususta duyduğunuz ve bildiğiniz nasıldır ? Bu gibiler hakkında ne dersiniz ?.."
Toplantıda söz alan tüm şeyhler benzer sözleri tekrarladı : "Şeriata aykırı hareket ediyorlar, öldürülmeleri vaciptir !.."
Anadolu'da Türk kültürünün yerleştirip yaşatılmasında büyük emeği olan Bektaşilerin yok edilmesi için şeyhler tek tek onay verdi..
İkinci Mahmud bu sözleri duyduktan sonra camiyi terk etti. Yeniçerileri ve onların pirdaşı Bektaşileri yok etmek için tek bir engel kalmıştı sadece : Siyasi elitin desteği.. 
25 Mayıs'ta Şeyhülislam Kadızade Mehmet Tahir Efendi'nin konağında bir toplantı yapıldı. Toplantıya, Sadrazam Mehmed Selim Paşa, Rumeli Kazaskeri, İstanbul Müftüsü, Sadaret Kethüdası, Defterdar, Darphane Nâzırı, Tophane Nâzırı, Yeniçeri Ağası ve Ocağın ileri gelenleri ile din adamları katıldı..
Konuşmalardan sonra vezirler, din adamları ve Ocağın ileri gelenleri, Bektaşilerin ve yeniçerilerin katli vacip olduğuna karar verip senet imzaladılar.
Bizim tarihimizde bu büyük kıyımın sebebi olarak ; askerî modernizasyona karşı çıkan yeniçeriler, şeriata aykırı olan tarikatlar gösteriliyor. Yanlıştır..
Bu meselenin özünde, Hristiyan (Rum-Ermeni) - Yahudi Cemaati arasındaki Osmanlı pazarına kimin hâkim olacağı (örneğin Osmanlı Darphanesi yönetiminin kimde kalacağı) gibi iktisadi nedenler vardır..
Yahudilerin ittifak ettiği iki güç, Yeniçeriler ve Bektaşiler idi, yani Türklerdi. Bu kıyımda, Yahudiler de kayıplar verdi. Önde gelen Yahudi sarraflar idam edildi..
Yani meseleye daha geniş açıdan bakmak gerekiyor..

bektaşilik-nakşibendilik-yeniçeri ocağı ile ilgili görsel sonucu

Kıyım 15-16 Haziran 1826'da başladı. Sultanahmet Camisi çevresinde yoğunlaşan çatışmalarda 3 bin yeniçeri olay sırasında öldü. 7-8 bin yeniçeri Atmeydanı'ndaki kışlalara sıkıştırılıp önce top ateşiyle, sonra binalarıyla birlikte yakılarak yok edildi. Yakalananlar hemen idam edildi. Belgrad Ormanı'na kaçanlar ise ormanla birlikte yakıldı..
Osmanlı yönetimi, halk desteğini yanına almak için dini araç olarak kullandı. Yeniçerilerin Kuranıkerim'i parçaladıkları yalanına başvurdu. Bu arada İkinci Mahmud, kurduğu yeni ordunun adını açıkladı : "Asakir-i Mansure-i Muhammediye", yani "Allah'ın izniyle muzaffer olacak Muhammed'in ordusu !"
Sanki yeniçeriler Allah'ın ordusu değildi !..

bektaşilik-nakşibendilik-yeniçeri ocağı ile ilgili görsel sonucu

Bu dinsel aldatmacalar sonucu doğmakta olan Türk (Yeniçeri-Bektaşi) sermayesi etkisizleştirildi. Bunun yerini, yine vergisini ödemeyen ulema ve paşa gibi rantiye ayan sınıfı aldı..
Ve bize okullarda şekilci değişimler "modernizasyon", "reform" diye yutturuldu. Eh, tarihî kaynağınız Ahmet Cevdet Paşa ve "İngiliz tarih yazıcılığı" olursa bu yanılgı da kaçınılmaz olur !..
Bektaşilik yasaklandı.. Başta İstanbul Ağası Zade Baba, Kıncı Baba, Salah Baba olmak üzere Bektaşilerin önde gelen dedebabaları idam edildi.. Çoğu tekke dedesi sürgüne yollandı. Bektaşi tekkeleri yağmalandı ; mezar taşları bile kırıldı. Bektaşi tekkelerinin mal varlığı, Nakşibendi tarikatlarına nakledildi. Hacı Bektaş-ı'daki dergâhın başına bile Nakşibendi şeyhi Kayserili Mehmed Said Efendi getirildi. Bu Nakşibendi şeyhinin ilk yaptığı icraat da, dergâha cami yaptırmak oldu !..  

bektaşilik-nakşibendilik-yeniçeri ocağı ile ilgili görsel sonucu

Zamanla olaylar duruldu. Gözaltına alınanlar, sürgüne gönderilenler "Sünni" olduklarını, "Sünni" kalacaklarını söyleyerek kurtuldu. Fakat dedebabalar tekkelerinin başına dönemedi. Bazıları bulabildiği Nakşibendi şeyhinden icazet alıp, bunu "icazetin meclis-i meşayihe" (şeyhler meclisine) onaylatarak tekkesinin başına geçebildi. Yani, kağıt üzerinde Nakşibendi oldu ! "Nakşibendi örtüsü" altına saklanmak zorunda kaldı..
Araştırmacı Baki Öz'ün iddiasına göre, kendisi de Bektaşi olan Sultan Abdülaziz döneminde rahat nefes almaya başladı Bektaşiler..
İttihat ve Terakki Alevi-Bektaşi üzerindeki örtüyü biraz kaldırdı. Cumhuriyet'in laiklik politikası ise, Bektaşilere özgürleşme yolunda en büyük adımı attırdı..
Peki sonra ne oldu da, K.Maraş, Çorum, Gazi Mahallesi, Sivas Madımak gibi son 30 yılın büyük katliamlarının mağdurları hep Alevi-Bektaşiler oldu ?..
Tüm bunlara rağmen hâlâ Türkiye'nin birliği ve dirliği için uğraş veren Alevi ve Bektaşileri el üstünde tutmalıyız.. 
  
siz kimi kandırıyorsunuz ile ilgili görsel sonucu
  
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder