Sayfalar

903 ) "SOĞUK SAVAŞ"IN ISITTIĞI TÜRKİYE !..

Cuban Missile Crisis ile ilgili görsel sonucu 

1960 yılında Türkiye topraklarına, Türk halkının haberi ve TBMM'nin de onayı olmaksızın, nükleer başlık kapasiteli 15 Amerikan Jupiter füzesi yerleştirilmişti. Türk topraklarına getirilip yerleştirilen bu füzeler, 1962 yılı sonbaharında "Soğuk Savaş" döneminin en büyük krizlerinden birine yol açtı..
Aslında krizin temeli, NATO'nun 1954'de kabul ettiği Kitlesel Mütekabiliyet Stratejisi'ne dayanıyordu. Teşkilatın bu stratejiyle amacı Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği / SSCB önderliğindeki Doğu Bloku'ndan gelebilecek olası bir konvansiyonel ya da nükleer saldırıya nükleer silahlarla karşılık verebilmekti. NATO üyelerinin büyük bir bölümü ABD Başkanı Eisenhower'ın başının altından çıkan bu öneriyi kabul etmişlerse de, ülkelerine nükleer füze yerleştirilmesine izin vermeye niyetli değildi. Bu açık tehdit unsurunu topraklarına taşıyıp kendisini de doğrudan doğruya Sovyetler Birliği'nin açık hedefi haline getirmeyi kabul eden üç ülke oldu : İngiltere, İtalya ve Türkiye..
Türkiye, Adnan Menderes hükümetinin 25 Ekim 1959'da Paris'te imzaladığı gizli bir anlaşmayla nükleer başlıklı 15 Jupiter füzesinin topraklarına yerleştirilmesine izin verdi. "Teknik işbirliği" adı altında tanıtılan anlaşma uyarınca, söz konusu füzeler TBMM'nin onayına dahi ihtiyaç duyulmadan, kamuoyunun haberi olmadan 1960 yılı sonuna kadar Türkiye'ye gelip yerleştirildi..

İlgili resim



Bölgede ezici bir nükleer üstünlüğe sahip SSCB için Türk topraklarındaki 15 nükleer füze, caydırıcı olmaktan çok tahrik edici bir özellik taşıyordu. Zaten füzelerin menzili SSCB'nin en önemli askeri merkezlerinin vurulması olasılığını ihtimal dışı bırakıyordu. Hal böyleyken, SSCB'ye kafa tutan bir stratejinin açık uygulayıcısı konumunda olmak epey riskliydi. Füzeler ABD'nin talebi doğrultusunda yerleştirilmiş olsa da, Washington yönetimi için durum farklıydı. ABD, topyekün bir savaş yerine Sovyet sınırına yakın bir "kanat" ülkesinin topraklarında geçecek sınırlı bir savaş stratejisini tercih ediyordu..
SSCB ile Türkiye arasındaki gerilim 1960 yılı Mayıs ayında farklı bir boyut kazandı. Sovyet topraklarında askeri hedeflerin haritalarını çıkarmak üzere keşif yaparken düşen bir U-2 casus uçağının İncirlik üssünden kalktığı anlaşıldı. Başkan Nikita Kruşçev esti gürledi ve SSCB topraklarında casusluk yapılmasına izin verdiğini düşündüğü Türkiye'ye karşı açık bir tehdit niteliği taşıyan sözler sarf etti. Türkiye, nükleer bir felaketin eşiğine doğru adım adım ilerliyordu..
Uluslararası bir nitelik kazanan U-2 skandalı Türk Dışişleri'nin "alçak profil" sergilemesi sayesinde geçici olarak bertaraf edildi. Ancak Türkiye'nin füze hazırlıkları gizli kapaklı bir şekilde devam etti.. 1962 yılı Temmuz ayına geldiğimizde, Jupiter füzeleri kullanılabilir hale gelmiş, operasyonları gerçekleştirebilecek Türk askerî personeli de eğitilmişti (üstte) ..

Cuban Missile Crisis ile ilgili görsel sonucu

Aynı yılın sonbahar aylarında yeni bir gelişme, krizi kısa süre içinde derinleştirdi. 16 Ekim tarihinde ABD istihbaratı, SSCB'nin Küba'ya Jupiter benzeri orta menzilli füzeler yerleştirmiş olduğunu saptadı. 22 Ekim'de bir açıklama yapan Başkan John F. Kennedy'ye göre, SSCB, Küba'ya Washington ile Panama Kanalı'nı vurabilecek, 1000 mil menzile sahip nükleer başlıklı balistik füzeler yerleştirmişti. O günden sonra ABD donanmasına ait savaş gemileri Küba'yı ablukaya aldı. Amaç bu füzelere ateşleme sistemleri taşıyan Sovyet gemilerinin Küba limanlarına yanaşmasını önlemekti..
Abluka gerginliğin tırmanmasına yol açtı. Başkan Kennedy, Küba karasularına girecek Sovyet gemilerinin batırılacağını ilan etti. Kruşçev bu tehditlere sert bir biçimde karşılık verdi. Dünya kamuoyu tansiyonun düşmesini beklerken, 11 Eylül'de SSCB, Türk topraklarına yerleştirilmiş Jupiter füzelerinden bahsederek, "karşılık vermek"ten söz etti. 
Bu arada, Türk halkı kriz vesilesiyle topraklarında nükleer başlıklı füzeler olduğunu daha yeni öğreniyordu !.. 
Türkiye, TBMM onayını alma ihtiyacı dahi duymadığı bir konuda, uluslararası bir krizin içine çekilmişti. Tıpkı Küba gibi Türkiye'nin de kaderi iki büyük nükleer gücün iki dudağının arasında idi. Uluslararası kamuoyu, SSCB ile ABD'nin, Küba ve Türkiye üzerinden nükleer bir savaş yürütmeye hazırlandıkları ihtimalini ciddiye almaya başladı..

jupiter missiles in turkey cuban missile crisis ile ilgili görsel sonucu

SSCB'nin Birleşmiş Milletler temsilcisi Rizkov, 25 Ekim'de Türk Dışişleri Bakanı Cemal Erkin ile yaptığı görüşmede, Jupiterler'in bir an önce Türkiye dışına çıkarılmasını istedi. Sovyetler, Küba'daki füzeleri ancak Jupiterler'in Türkiye'den çekilmesi karşılığında geri çekeceğini kabul ediyordu. Kennedy buna ilk başta karşı çıktı. Ancak ABD ciddi bir açmazın içindeydi. Sovyet önerisini kabul ederse füzelerini yerleştirdiği ülkeler nezdindeki saygınlığı zedelenecekti. kabul etmemesi durumunda ise sıcak bir çatışma içine çekilmesi kaçınılmaz görünüyordu..
İşin ilginç tarafı, füzelerin çekilmesini Türk hükümeti de istemiyordu. Hükümet Türk topraklarına yerleştirilmiş olan füzelerin sökülmesinin hiçbir biçimde pazarlık konusu yapılmaması yolundaki görüşünü ABD'ye iletmişti. 
ABD'nin aslında SSCB ile pazarlığa hazır olduğu ve krizi yatıştırabileceği bir noktada, Türk basınında hükümeti "kraldan çok kralcı" olmakla suçlayan yazılar da yer almaya başladı..
27 Ekim'de Kruşçev, Jupiter füzelerinin Türkiye'den kaldırılmasını isteyerek, SSCB'nin Türkiye'yi işgal etme niyetinde olmadığını, ABD'nin de aynı güvenceyi Küba için vermesi gerektiğini bildirdi. Kennedy zor durumdaydı. 
Aynı gün Küba üzerindeki bir U-2 casus uçağının (en altta) Sovyetler Birliği tarafından düşürüldüğü haberi geldi. Washington yönetiminin alacağı tutum çok önemliydi. Artık bundan bir adım sonrası diplomasi lisanının bir kenara bırakılıp nükleer silahların diliyle konuşmak olacaktı. O lisan da en çok Türkiye ile Küba'yı yakacaktı..

İlgili resim    Cuban Missile Crisis ile ilgili görsel sonucu

ABD yönetiminin "Şahinler" kanadı tansiyonun dinmesinden yana değildi. ABD Hava Kuvvetleri Komutanı General Curtis Le May (üstte sağda), Küba'daki füze mevzilerinin ivedilikle bombalanmasında ısrarlıydı. Kennedy'nin danışmanlarındaki hâkim görüş ise farklıydı. Onlar, Küba'nın vurulması halinde, Sovyetler'in karşılık olarak Türkiye'yi bombalayabileceğini düşünüyordu. Bombalamasa bile, Türkiye'deki Jupiter füzelerinin kaldırılmasını istemekle kalmayıp, nükleer başlıkla donatılmış 100 uçak ile 20 bin Amerikan askerinin Türkiye'den derhal çekilmesini ve tüm ABD üslerinin kapatılmasını da ısrarla talep edeceklerdi.. Moskova'ya böyle bir ödün verilmemesi halinde Türkiye'nin Sovyetler tarafından girişilecek bir misillemenin kurbanı olması kaçınılmazdı..
John F. Kennedy, krizi çözecek gizli bir plan geliştirdi. Kardeşi ve Adalet Bakanı Robert Kennedy'nin (altta) aynı gün SSCB'nin Washington Büyükelçisi Dobrinin ile gizlice görüşmesini istedi. ABD, Kruşçev'e, Küba'daki füzelerin kaldırılması karşılığında Türkiye'deki Jupiterlerin sökülmesini öneriyordu. Ancak ABD'nin bu girişimi gizli tutulacaktı. Ayrıca öneri SSCB'den gelmiş ve ABD tarafından reddedilmiş gibi davranılacaktı. Pratikte ise aynen uygulanacaktı. Kennedy'nin gayreti, uzlaşma sonrası belirebilecek "ABD yakın müttefiki Türkiye'yi sattı" şeklindeki olası yorumları önlemekti..

Cuban Missile Crisis ile ilgili görsel sonucu


Plan başarılı oldu ve 13 gün süren kriz sona erdi. Savaşın kıyısından dönülmüştü. Türk Dışişleri, pazarlığın Türkiye boyutundan çok sonraları haberdar olacaktı !.. 23 Ocak'ta ABD, Türkiye'ye, Jupiterler'in sökülmesi karşılığında Polaris denizaltılarının yerleştirilmesini önerdi. Türkiye öneriyi kabul etti. Kriz sırasında Başbakan olan İsmet İnönü, olaydan sekiz yıl sonra, "Amerikalılar bize Jupiterler'in demode oldukları için çekileceğini söylediler," diyecekti..
Türkiye'yi ve dünyayı felakete sürükleyebilecek bir kriz kazasız belasız atlatılmıştı..

jupiter missiles in turkey cuban missile crisis ile ilgili görsel sonucu

KAYNAKÇA   :

BASKIN ORAN, "Türk Dış Politikası", cilt 1 ; ŞÜKRÜ ELEKDAĞ, "Küba Krizi ve Türkiye" ; ERNEST MAY - PHILIP ZELIKOW, "The Kennedy Tapes : Inside the White House during the Kuban Missile Crisis"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder