Sayfalar

922 ) YAŞAM SUYU !...

    aqua vitae ile ilgili görsel sonucu

1386 yılında bir kış gecesi kraliyet doktorları, bugünkü Kuzey İspanya'da küçük bir krallığın hükümdarı olan Navarre'li II. Charles'ın yatak odasına çağrıldılar. Kral, hükümdarlığının başlangıcında bir isyanı acımasızca ve zalimce bastırınca kazandığı namla, "Kötü Charles" lakabıyla anılıyordu. Gözde eğlencesi, Fransa Kralı olan kayınbabasına karşı komplo kurmaktı. Şimdi, sefahat âlemiyle geçen bir geceden sonra, ateş ve felç tarafından yere serilmişti. Doktorları, mucizevi sağaltma gücüyle ünlü olan ve neredeyse sihirli bir işlemle, şarabın damıtılması ile elde edilen bir ilaç kullanmaya karar verdiler. 
Bu yeni işlemi deneyen ilk Avrupalılardan biri, 12. yüzyılda bunu Arap metinlerinden öğrenen İtalyan simyacı Michael Salernus'tu. "Saf ve çok güçlü şarap ile üç parça tuzun karışımı, alışılmış kapta damıtılınca, ateşe atıldığında alev alan bir sıvı üretir," diye yazar Salernus. Açıkçası bunu o sırada yalnızca birkaç seçkin kişi biliyordu ; zira Salernus bu cümlenin birkaç kilit sözcüğünü ("şarap" ve "tuz" da dahil) şifreli yazmış. Damıtılmış şarap yanabildiği için, "yanan su" anlamına gelen "aqua ardens" denildi..
Elbette yanma ifadesi, damıtılmış şarap yutulduğunda boğazda meydana gelen o tatsız duyumu da tarif etmekteydi. Fakat az miktarda da olsa "aqua ardens" içmeye çalışanlar, bazen bitki kullanılarak giderilebilen bu ilk rahatsızlığın, hemen ardından hissedilen rahatlığın ve dinçliğin yanında önemsiz kaldığını görmekte gecikmediler. Şarap ilaç olarak yaygın bir biçimde kullanılıyordu ; bu nedenle yoğunlaştırılmış ve arıtılmış şarabın daha fazla sağaltıcı güce sahip olması mantıklı görünüyordu. 13. yüzyılın sonlarında, Avrupa'nın her tarafında üniversiteler ve tıp okulları boy vermeye başlarken, damıtılmış şarap da Latince tıp metinlerinde mucizevi bir ilaç, "aqua vitae / yaşam suyu" olarak alkışlanıyordu..
Fransa'da Montpellier tıp okulunda profesör olan ve 1300 civarında şarap damıtmanın kurallarını yazan Villanova'lı Arnald (altta solda), damıtılmış şarabın sağaltıcı gücüne inananlardan biriydi : "Gerçek yaşam suyu, peş peşe üç dört kez damıtılarak arıtılınca en kusursuz şarap olabilen değerli damlalarla ortaya çıkar. Biz buna 'aqua vitae' diyoruz ve bu ad son derece uygundur ; çünkü gerçekten de bir ölümsüzlük suyudur. Ömrü uzatır, kötü öz sıvıları temizleyip atar, kalbi canlandırır ve gençliği sürdürür." diye yazıyordu.   
"Aqua vitae" doğaüstü görünüyordu ve bir anlamda öyleydi de ; zira damıtılmış şarabın, doğal mayalanmayla üretilebilen herhangi bir içkiden çok daha yüksek bir alkol içeriği vardır. En kuvvetli mayalar bile yüzde 15'ten fazla bir alkol içeriğine dayanamaz ve bu durum, mayalı alkollü içkilerin sertliğine doğal bir sınır koyar. Damıtma, simyacıların, mayalanmanın keşfinden beri binlerce yıldır egemen olan bu sınırı aşmalarına olanak verdi. Arnald'ın öğrencisi Raymond Lully, "aqua vitae"yi "kendisini insanlara daha yeni açan, fakat antik dönemde insan ırkı modern kocamışlığın enerjilerini canlandıran bu içeceğe ihtiyaç duymayacak kadar genç olduğu için o zaman kendini gizleyen bir element" ilan etti. Hocası ile öğrencisi yetmiş yıldan fazla sağlıklı yaşadı ; bu o zaman için alışılmamış ölçüde ileri bir yaş ve "aqua vitae"nin ömrü uzatma gücünün kanıtı sayılmış olabilir..

aqua vitae ile ilgili görsel sonucu    

Bu harika yeni ilaç içilebildiği gibi, vücudun hasta kısımlarına sürülebilirdi de. "Aqua vitae"ciler onun gençliği muhafaza ettiğine, belleği geliştirdiğine, beyin, sinir ve eklem hastalıklarını iyileştirdiğine, kalbi canlandırdığına, diş ağrısını dindirdiğine, körlüğü, konuşma bozukluklarını ve felci sağalttığına, hatta vebadan koruduğuna inanıyorlardı. Kısaca her derde deva görüyorlardı. Kötü Charles'ın doktorlarının "aqua vitae"de karar kılmalarının nedeni buydu. Mum ışığında çalışan doktorlar, kralı "aqua vitae"ye batırılmış çarşaflarla sarıp sarmaladılar ; sihirli sıvıyla temasın felci iyileştireceğini umuyorlardı. Fakat tedavi feci bir biçimde aksadı : çarşaflar dikkatsiz bir hizmetçinin elindeki mumla tutuştu ve kral bir anda alevler içinde kaldı (altta). Tebaasının bu acı ve ıstırap verici ölümü takdiri ilahi olarak gördükleri söylenir ; zira kralın son işi, vergileri anormal ölçüde artırma emrini vermek olmuştu..

Ä°lgili resim

Damıtma ile ilgili ilk basılı kitap Avusturyalı doktor Michael Puff von Schrick tarafından yazıldı ve 1478'de Augsburg'da yayımlandı. O kadar popüler oldu ki, 1500 yılına kadar kitabın 14 baskısı yapıldı. Von Schrick'in iddialarına göre, her sabah yarım kaşık "aqua vitae" içmek hastalıkları savuşturabilir, ölen bir adamın ağzına biraz "aqua vitae" dökmek ona son kez konuşma gücü verebilirdi..
Ancak "aqua vitae"nin pek çok kişiye çekici gelmesinin nedeni sözde tıbbi yararları değil, insanları çabuk ve kolay sarhoş etme gücüydü. Damıtık içkiler, şarabın kıt ve pahalı olduğu Kuzey Avrupa'nın soğuk iklimlerinde özellikle sevildi. Bira damıtılarak ilk kez yerel malzemelerle sert alkollü içkiler yapmak mümkün oldu. "Aqua vitae"nin Keltçe karşılığı olan "uisge beatha", bugünkü "viski" sözcüğünün kökenidir. Bu yeni içki hızla İrlandalı yaşam tarzının bir parçası oldu. Bir vakanüvis, İrlandalı bir kabile reisinin oğlu Richard MacRaghnaill'in 1405'deki ölümünü şöyle kaydetmiş : "Aşırı miktarda 'yaşam suyu' içtikten sonra, Richard için 'ölüm suyu' oldu.."
Avrupa'nın diğer yerlerinde "aqua vitae"ye "burnt wine / yanık şarap" denildi ; bu ifade Almancada "Brauntwein", İngilizcede "brandywine" ya da kısaca "brandy" (brendi) şeklini aldı. İnsanlar şarabı kendi evlerinde damıtmaya ve bayramlarda satışa sunmaya başladılar ; bu durum o kadar yaygınlaştı ve sorun yarattı ki, 1496'da Alman kenti Nuremberg'de açıkça yasaklandı. Yerli bir doktor şu gözlemde bulunuyordu : "Şu anda herkesin 'aqua vitae' içme alışkanlığı edindiği dikkate alınırsa, insanın içebileceği miktarı bilmesi ve kendi kapasitesine uygun içmeyi öğrenmesi gerekir.."



TOM STANDAGE'İN "ALTI BARDAKTA DÜNYA TARİHİ" ADLI KİTABINDAN DERLENMİŞ BİR YAZIDIR..     

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder