Sayfalar

927 ) SAMUEL MORSE, ABDÜLMECİD VE TELGRAF !..

    

Mors Alfabesi'ni hepimiz biliriz. Telgraf çekmek için kullanılan bu alfabe, kullanıma girdiği ilk yıllarda dünya için bir iletişim devrimiydi. 1791 doğumlu Amerikalı Samuel Finley Breese Morse'un bulduğu ve kendi adını verdiği bu alfabenin, alfabeden önce telgrafın, ilginç bir öyküsü var. Üstelik bu öykü bir bölümüyle bizi de ilgilendiriyor..
Samuel Morse'un asıl mesleği portre ressamlığıdır ama o dönemin aydınları gibi farklı alanlara da ilgi duyar. Mekanik araştırmalara genç yaşlarından itibaren düşkün olan Morse, bir mermer kesme makinesi yapmış ama patentini alamamıştır. Daha sonra iletişim ve haberleşme alanına eğilen Morse, 1832 senesinde yaptığı okyanus seyahatinde, arkadaşı Charles Jackson ile elektrikle ilgili son gelişmeler hakkında sohbet eder. New York Üniversitesi'nde okuduğu dönemde elektromanyetik alanında öğrendiği konular, kafasında "elektrikli telgraf" fikrini doğurur..
Morse'un elektrikli telgrafı, bir elektrik devresinde bobinin bir kolu çekmesi ile rulo kağıdı üzerine izler bırakması esasına dayanıyordu. Kısa ve uzun çekmeler, kısa ve uzun izler bırakıyordu. 1835 senesinde başlayan bu çalışmalarına destek bulmak için önce kendi ülkesi ABD'den, sonra da Avrupa ülkelerinden destek istedi. Ancak hiç kimse henüz ne işe yaradığı belli olmayan böyle bir buluşa destek vermeye gönüllü değildi. Samuel Morse, her mucit gibi inatçı biriydi ve yeni icatlara meraklı olduğunu duyduğu Osmanlı Sultanı Abdülmecid ile görüşmesi için yakın dostu Chamberlain'i Başkent İstanbul'a gönderdi..
Abdülmecid, Tanzimat Fermanı ile 1840 yılında ilk posta teşkilatını kurmuştu. Vilayetlerde ve taşrada postaneler açılıyordu. İlk postane, İstanbul'da Yeni Cami avlusunda "Postahane-i Amire" adıyla açıldı. Yani Osmanlı ülkesi yeni iletişim araçlarına çoktan hazırdı..
Chamberlain İstanbul'a gelirken yanında telgrafı da getirmişti. Amacı bunu Padişah'a göstermek ve mümkünse ona bir gösteri sunmaktı. Fakat mekanizmanın Osmanlı hükümetine güvenle sunulmasından önce birkaç şeye daha ihtiyaç vardı. Chamberlain gerekli çalışmaları yapabilmek için Viyana'ya gitmek üzere yola çıktı. Ne yazık ki Tuna vapuru alabora olunca boğularak can verdi ve Saray için hazırladığı gösteriyi gerçekleştiremedi..
Chamberlain'in ölümüne çok üzülen Morse, daha fazla bekleyemezdi. Çalışmalarını sürdürdü ve 1847'de ilk mesajını elektrikli tel yoluyla Baltimore'dan Washington'a gönderdi. Ancak buluşun dünya çapında yaygınlaşması için hâlâ maddi desteğe ihtiyacı vardı. Osmanlı İmparatorluğu'nda jeolog olan Profesör J. Lawrence Smith, Morse'dan iki telgraf aracı ısmarladı. Yanına mekanik konularda usta olan başka bir Amerikalıyı, Hamlin'i aldı ve onu Abdülmecid'e yapacağı gösteride kendisine yardım etmesi konusunda ikna etti..
O yıllarda ıssız bir sahil köyü olan Bebek'te günlerce deneme yaptılar. En sonunda Sultan'dan randevu geldi ve birlikte heyecan içinde Beylerbeyi Sarayı'na (II. Mahmud tarafından yaptırılan, daha sonra 1851 yangınında yanan,ahşap saray) gittiler. Telgraf cihazının biri tahtın bulunduğu odaya, diğeri uzak bir köşeye kondu. Cihazın ucundan çıkan mesaj, her iki yönde olmak üzere başarıyla gönderildi. O zaman 24 yaşında olan Abdülmecid, gözleriyle tanık olduğu olaydan çok etkilendi. Osmanlı Sultanı bir sonraki gün Saray'da Babıali'nin üst düzey memurları için gösterinin tekrar edilmesini istedi..

    

Gösteri 10 Ağustos 1847'de bir kez daha başarıyla tekrar edildi. Padişah kesinlikle ikna olmuştu, bu alet mesajları bir yerden başka bir yere naklediyordu. 
Abdülmecid, İstanbul'dan Edirne'ye bir telgraf hattı çekilmesi için birlikte çalışmayı teklif etti. Sultan ayrıca Smith'e ne ödül verebileceğini sordu. Smith saygılı bir dille, lütfedilecek ödülün doğrudan telgrafın mucidi Samuel Morse'a verilmesi gerektiğini söyledi..
Padişah Abdülmecid, Morse için bir saray beratı yazdırdı. Üzerinde şunlar yazıyordu :
"Yetenekli bir Amerikalı bilim adamı, ulusunun önde gelen bir örneği olan Sayın Samuel Morse'un başarılarının artarak devamını dilerim.."
Beratla birlikte elmastan yapılmış bir de madalya vardı. Madalyadan memnuniyet duyan Morse, daha sonra Sultan'a telgrafa benzeyen bir araç gönderdi. Abdülmecid, bunu öğrencilerin yararlanması için Askeri Mühendislik Okulu'na verdi..




Abdülmecid'in İstanbul-Edirne arasında telgraf hattı kurulması için çalışılması emrini vermesine rağmen bu gerçekleşmedi. Osmanlı'nın ilk telgraf hattı, Kırım Yarımadası'Bulgaristan üzerinden İstanbul'a bağlayan hattır. 1853'de Osmanlı-Rus savaşı olarak başlayan Kırım Savaşı, telgraf kablosunun güzergâh değiştirmesine neden olmuştu..         
Abdülhamid tahta çıktıktan hemen sonra, babası Abdülmecid'in telgrafa verdiği önemi aynen sürdürdü ve "Posta Telgraf Bakanlığı"nı kurdu. Şam vilayetine tepesinde Hamidiye Camii'nin maketi bulunan bir "telgraf anıtı" bile diktirmiştir. Anıtın mimarı, İtalyan Raimondo D'Aronco'dur. Telgrafın Amerika'da başlayan ve hızla yol alan macerası, Şam'daki anıtla taçlandırılmış olur..
Samuel Morse, 1872 yılında 80 yaşında New York'ta hayatını kaybetti. Brooklyn'de bulunan Greenwood Mezarlığı'nda gömülüdür.
Morse'dan 150 yıl sonra telgrafın da teknoloji mezarlığına gömüldüğünü söyleyebiliriz. Çünkü dünya halkları iletişim için telgraf kullanmayı çoktan bıraktı..



MURAT ERDİN'İN "DÜNYA HÂLÂ BÜYÜK YAŞAM HÂLÂ KISA" ADLI KİTABINDAN DERLENMİŞ BİR YAZIDIR..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder