Sayfalar

952 ) İTTİHATÇI AMA YAHUDİ BİR EMNİYET AMİRİ !...



Oğlu Isaac Israel'e göre 1880, bir diğer kaynağa göre 1877 yılında Alanya'nın bir köyünde doğdu Samuel Israel (1934 tarihinde kabul edilen Soyadı Kanunu sonrası "İzisel" soyadını aldı).. 1890'lı yılların sonuna doğru bütün aile Rodos'a taşınacaktı. Samuel, önce Rodos İdadisi'nden mezun oldu sonra da Fransızca eğitim veren "Alyans" (Allience) okuluna kaydoldu. Samuel'in okuldaki eğlencesi, sınıf arkadaşı olan posta müdürünün oğluyla birlikte sansür idaresi tarafından girişi yasaklanan koli ve mektupları açmaktı. İki arkadaş Paris'te Jön Türkler tarafından yayınlanan ve gizlice yurda sokulan "Mechveret" gazetesine (altta, 15 Ağustos 1897 tarihlisi) rastladıklarında başka bir dünyanın mevcudiyetinin farkına varacaklardı. Samuel, "Mechveret"teki yazarların çoğunun Mekteb-i Tıbbiye-i Mülkiyye'de (Tıp Fakültesi, altta sağda) okuduklarını öğrenince kaydını buraya yapmak üzere Rodos'tan ayrılıp İstanbul'a gitti, ancak kayıtlar sona ermişti..    

mechveret gazetesi ile ilgili görsel sonucu    mekteb-i tıbbiye-i mülkiye ile ilgili görsel sonucu

Direklerarası'nda Rodoslulara ait bir otelde kalırken "Cumhuriyet" gazetesinin kurucusu Yunus Nadi ile yıllarca sürecek dostluğu da burada filizlendi. Nadi, bir gün ona bugünkü "Le Monde" gazetesinin atası olan "Le Temps" gazetesini uzatıp başyazısını tercüme edip edemeyeceğini sordu. Cevap olumlu olunca da, "İşte sana iş, hayatını kazanır, Hukuk Fakültesi'ne de devam edersin.. Hadi göreyim seni," sözleriyle Samuel'i cesaretlendirdi..
Samuel'in Mekteb-i Hukuk-ı Şahane'deki sınıf arkadaşlarından biri, geleceğin İçişleri Bakanı Şükrü Kaya idi. Mezun olduktan sonra, 31 Ocak 1907'de, 322 bin kuruş maaşla Siroz / Serez Sancağı Bidâyet (Asliye) Mahkemesi üyeliğine atandı. Bir sonraki görev yeri, 31 Aralık 1908'de çalışmaya başladığı Selanik Merkez Bidâyet Mahkemesi üyeliği oldu. Samuel, işte burada bulunduğu sırada İttihat ve Terakki Cemiyeti'ne (altta solda, arması) katılacaktı..
31 Mart İsyanı'nın başlaması üzerine Selanik'ten İstanbul'a gelen Hareket Ordusu'nun ardından Samuel de İstanbul'a geldi. 14 Eylül 1909 tarihinde 500 kuruş maaşla Beyoğlu Merkez memurluğuna (Emniyet Amirliği) tayin edildi. 19 Aralık 1909'da Tahrirat Müdüriyeti muavinliğine atanan Samuel, 23 Ocak 1913 tarihinde cereyan eden ve Kâmil Paşa Hükümeti'nin devrilmesiyle sonuçlanan Bâb-ı Âli baskınına da katılacaktı.. 
Samuel'in tarihe mal olmasına neden olan olay ise, 11 Haziran 1913 günü bir suikast sonucu katledilen Sadrazam Mahmut Şevket Paşa'nın katillerini yakalamasıydı (altta sağda, Enver Paşa ile).. 
Galib Vardar olayı şöyle anlatmakta (Semih Nafiz Tansu / yazan, Galib Vardar / anlatan, "İttihat ve Terakki İçinde Dönenler", İnkılâp Kitabevi, 1960) :  
"Cuma günü öğle vakti Pire Mehmet Sokağı'na açılan bütün yolların köşeleri tutulmuş, ev zabıta kuvvetleri tarafından kuşatılmıştı. Bütün bu kuvvetlere Muhafızlık Yaveri Hilmi, Babıâli Jandarma muhafız zabitlerinden Resne'li Mehmet Ali beylere, polis müdüriyeti merkez memurlarından Komiser Samuel Efendi kumanda ediyordu. Sokağın bu 1 numaralı evi hakikatte İngiliz tebaasından bir kadının işlettiği kumarhane idi. Evi kuşatanlar kapıyı kırmak ve eve girmek istemişler, fakat şiddetli bir kurşun yağmuru ile karşılık görmüşlerdi. İlk kurşunları Yaver Hilmi Bey yemiş, kanlar içinde cansız yere serilmişti. Bu sırada Merkez Memuru Samuel Efendi de bacağından ağır şekilde yaralanmıştı.." 
Bu çatışma sırasında katiller yakalanıyor, bacağından yaralanan ve bundan ötürü ömür boyu topal kalacak olan Samuel başarısına karşılık madalya ile taltif ediliyordu. ("Mükâfat", "Tanin" gazetesi, 17 Haziran 1913)
Samuel hastanede iken ziyaretine gelen Dahiliye Nazırı Talat Bey, "Geçmiş olsun," dedikten sonra, "Samuel, ben Yahudilerden peygamber çıkar zannederdim. Meğerse kahraman da çıkıyormuş" sözleriyle gönlünü alıyordu (İhsan Birinci, "İttihat ve Terakki Devri İle İşgal Yıllarının Polis Müdürü Samuel Efendi", "Hayat Tarih Mecmuası", Nisan 1976, sayı : 4)...     

     

Samuel hiç boş durmuyordu. Mesela, tamamen şahsi çabaları sonucunda, Rum okullarının müfredatına iki saat Türkçe dersi konuluyordu. Bu başarısından sonra Samuel, Üsküdar Mutasarrıflığı emrinde Polis Amirliği ve Deniz Merkezi'ne tayin edildi. Bu görevinde iken Dahiliye Nazırı Talat Bey'in şifahi emriyle Galata rıhtımından hareket edecek Rus bandıralı bir gemide bulunan, siyasi açıdan sakıncalı bir kadını olaysız bir şekilde gemiden indirdi..
Samuel'in bir sonraki görevi 14 Ağustos 1914 tarihinde beşinci kol faaliyetlerine karşı ilk defa kurulan "Kısm-ı Siyasi Müdürlüğü"ne (Birinci Şube) birinci sınıf polis amiri derecesi ve 3.000 kuruş maaşla atanmasıydı. 
Galata Deniz Polis Merkezi'nde İşgal Kuvvetleri tarafından azaltılan Türk nüfuzunu yeniden tesis eden Samuel'in daha sonraki bir diğer görevi, Pontuslu Rumlarla ilgiliydi. Kurtuluş Savaşı'nın zaferle sonuçlanması üzerine Karadeniz'de yaşayan Pontuslu Rumlar bir muhtemel misillemeden korkarak gemilerle Yunanistan'a göç etmeye başlıyorlardı. Onların İstanbul'dan geçişleri sırasında karaya ayak basmaya girişecekleri haberi üzerine Samuel, mültecilerin bu muhtemel girişimini başarıyla önledi..
O, kendisini tanıyan gazeteci Burhan Felek için, "..Rumeli'den İttihatçılarla birlikte gelmiş, onlara inanmış, bir Osmanlı milliyetçisi idi. İttihatçı olduğu için hizmette de fedakâr idi..."



KAYNAK KİTAP : 

  


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder