Sayfalar

956 ) "İKİNCİ KURTULUŞ SAVAŞI"NIN MEŞALESİ !...

Ä°lgili resim

Parker Hart'tan boşalan ABD'nin Ankara Büyükelçiliğine, Güney Vietnam'da "Barışı Koruma Programı Müdürü" olan CIA ajanı Robert Komer'in (altta, solda Başkan Johnson ile ve sağda Vietnam'da) getirildiği Beyaz Saray tarafından açıklanır.. 
Komer, Vietnam'da, Amerika'nın işgaline karşı varanlarını savunan yurtseverlerin, yani Vietkongluların pasifize edilmesi alanında ortaya attığı parlak fikirlerle dikkati çekmişti. Vietnam'da  Milli Kurtuluş Hareketine karşı yürütülen sindirme hareketinin yöneticisi, Vietnam halkının celladı idi.. 
(... ) Sonradan, tam da devrimci mücadelenin geliştiği yıllarda, 1969'da Türkiye Büyükelçiliğine atandı...

robert komer-kemal kurdaş ile ilgili görsel sonucu

Komer'in Ankara'ya  Büyükelçi olarak atanmasını devrimci gençler büyük bir tepki ile karşıladılar. Komer'i getiren uçağı karşılamak üzere ODTÜ ve Ankara Üniversitelerinde öğrenim gören gençler 28 Kasım 1968 Perşembe günü dersleri boykot ederek Esenboğa Havaalanına gittiler. Komer'i karşılamaya gelen resmi protokolün aksine gençlerin elinde çiçek buketleri değil, çürük yumurta ve domatesler vardı. Komer havaalanı binasına uğratılmadan, iniş pistinin ucundan alınarak gizlice şehre götürüldü..

  

Komer, kendisine yöneltilen protesto gösterilerini ciddiye almadığını göstermek veya protestonun ciddiyetini test etmek üzere ODTÜ öğrencilerinin şaşkın bakışları arasında 1969 model Cadillac marka, siyah renkli, 06 CA 001 plakalı zırhlı makam otomobiliyle, 6 Ocak 1959 Pazartesi günü, saat 12.30'da ODTÜ'ye geldi.. Gözlerine inanamayan, gökte aradıkları Komer'i yerde bulan öğrenciler ilk şaşkınlıkları geçer geçmez bu inanılmaz olayı tüm kampüse duyurdular. 
Komer'in otomobilini ilk olarak, rektörlüğün hemen yanında ve karşısında olan kantin, kütüphane ve kimya laboratuvarında bulunan öğrenciler fark etti. Mustafa Yalçıner, arkadaşlarına haber vermek için yurtlara koştururken, Mimarlık Fakültesi üçüncü sınıf öğrencisi Hamid Yakup isimli İranlı öğrenci de, ODTÜ SFK'ye giderek arkadaşlarına seslendi : "Haberiniz var mı ? Komer'in otomobili rektörlüğün önünde !.."
Sinan Cemgil, Hüseyin İnan, İrfan Uçar, Halil Çelimli, Yusuf Aslan, Tuncay Çelen, Mehmet Akın Atauz, İbrahim Seven, Ulaş Bardakçı, Mete Ertekin, Sait Big, Serdar Haybat, Mustafa Taylan Özgür ve birkaç öğrenci daha, hızla olay yerine gittiler. Öğrenciler, rektörlük binası önünde park etmiş makam otomobilinin yanına gelerek şoför Nidai Cemal'den kapı ve kontak anahtarlarını istediler. Şoför anahtarları vermedi. Bunun üzerine öğrenciler arabayı taşa tuttular ve "çimlere basmayınız" yazılı demirleri sökerek arabanın camlarını kırmaya başladılar. Rektör Kemal Kurdaş ile ODTÜ Öğrenci Birliği Başkanı İskender Odabaşıoğlu, bu arada, öğrencilerin arasına karışarak eylemcileri engellemeye çalıştı. Rektör Kurdaş'ın uzaklaşmasından sonra Sinan Cemgil, Hüseyin İnan, Akın Atauz, İbrahim Seven, Halil Çelimli, Tuncay Çelen, İrfan Uçar, Ulaş Bardakçı, Yusuf Aslan ve Mustafa Taylan Özgür, Komer'in otomobilini ilk önce tutarak sallamaya ve sarsmaya başladılar. Büyükelçinin otomobilini sarsan ve sallamaya çalışan öğrenciler, sonra havaya kaldırarak devirmek için bir süre uğraştılar. Fakat otomobil çok ağır olduğu için deviremediler. Civardan bulunan bir çelik boruyu, manivela gibi kullanarak Komer'in otomobilini önce yan, sonra ters çevirdiler.. Ters çevrilen otomobilin benzin deposundan benzin akmaya başladı..
Hüseyin İnan, Sinan'ın boynundaki kaşkolu alarak ; ters çevrilmiş ve benzin akıtan otomobilin benzin deposunun kapağını açtı ve kaşkolu deponun içine sarkıttı. Benzin emdirdiği kırmızı siyah çizgili uzun kaşkolu otomobilin değişik yerlerine vurarak, otomobili, benzinle buladı. Kibriti çaktı. Otomobili söndürmek için gelen itfaiye öğrencilerin engeliyle karşılaştı. Ateş alan otomobilin etrafında toplanan binlerce ODTÜ'lü Amerikan emperyalizmini, Komer'i ve Komer'in ODTÜ'ye gelmesine izin veren Rektör Kurdaş'ı saatlerce protesto ettiler.. 

    
Rektör Kemal Kurdaş basın toplantısında olayı şöyle anlatıyordu :
"Her yönü ile yerilecek bir kaba kuvvet gösterisi oldu. Rektöre bir nezaket ziyaretinde bulunan, dost bir elçinin arabası herkesin gözleri önünde gösteriler arasında yakıldı.."
Kurdaş'a göre, Komer, ismini "övgüyle duyduğu" üniversiteye gelmek istediğini üçüncü kez Rektöre söylüyordu. Ancak, Rektör, "Bu fırtına estiği sürece Komer'e fazla yakınlaşamazdım. Ama üniversiteme 7.700.000 dolar yardım yapacak bir ülkenin elçisine karşı uzak da duramazdım" diye kendini savunuyordu..
Kurdaş, "Dimyat'a pirince giderken evdeki bulgurdan oldu".Ne İsa'ya ne USA'ya yaranabildi !...
Yazarlar, olumlu-olumsuz geniş yankılara yol açan olayın sonrasını da şöyle anlatmışlar : "ODTÜ'de yakılan araba devrimci gençler tarafından İkinci Milli Kurtuluş Savaşının meşalesi olarak adlandırılıyor ve Türkiye'nin her yerinde birbiri ardına, anti-emperyalist gösteri ve etkinliklerle ABD emperyalizmi, Komer ve işbirlikçi iktidar protesto ediliyordu. Bildiriler ve özel gazetelerle Komer olayı ve nedenleri halka anlatılıyordu.."

  

ABD Büyükelçisi Komer ise basın açıklamasında şunları söylüyordu :
"Müttefik bir ülkenin temsilcisinin, büyük bir Türk üniversitesi rektörü tarafından öğle yemeğine davet edildiği bir sırada, otomobilinin ufak bir müfrit grup tarafından ateşe verilmesi gerçekten üzücü bir husustur.."
Ne var ki, başta ODTÜ gençliği olmak üzere, Türkiye halkı "ufak bir müfrit gruba" sahip çıkıyordu. Üç bin ODTÜ öğrencisi Rektörlüğe dilekçe veriyor, "Komer'in arabasını biz yaktık" diyerek, tutuklanan arkadaşlarının serbest bırakılmasını, ya da kendilerinin de tutuklanmasını istiyorlardı..
Komplo tersine çevrilmişti. TCK 128. Maddesi ile ve idam talebiyle tutuklanan ve "vatan haini" ilan edilmek istenen "Komerciler"i, halk "vatansever" olarak bağrına basıyordu. "Komerciler"in vekilliğini yüzden fazla avukat "gönüllü" olarak üstleniyordu. Gençlerin yargılandığı Ankara Anafartalar Adliyesi'ni gençler ve halk doldurmuştu. Duruşma salonunda ayakta durmak için bile yer kalmadığı gibi, kalabalık Adliye Sarayı'nın dışına, Anafartalar Caddesi'ne taşmıştı..

komer davası ile ilgili görsel sonucu 

Avukat Halit Çelenk başkanlığındaki "hukuk ordusu" gençleri savunuyordu. Gençlerin yargılandığı TCK 128. Madde "İki ülke arasının açılması ve savaşa neden olunması"nı içermekteydi. Savaş çıkarsa idam, çıkmaz da sadece "ara açılırsa" müebbet hapis cezasını öngörüyordu. Avukatlar ; bu olayın Türk-Amerikan dostluğunu zedeleyip, zedelemediğinin ABD Dışişleri Bakanlığından sorulmasını istedi. Gelen cevap muhteşemdi : "Bu hareket iki dost ve müttefik ABD ve Türk hükümetleri arasındaki dostluk ilişkilerini daha da kuvvetlendirmiştir."
O halde gençlere ceza değil, "madalya" verilmeliydi.. 128. Madde düştü.
Gençler sadece "toplu ızrar" suçundan altı ay ceza alarak tahliye edildiler.




Gençlerin tahliyesinden sonra daha da gelişen antiemperyalist gösteriler ve hareketler sonucu ABD Komer'i geri çekmek zorunda kaldı. Böylelikle "Honçho" (işkenceci-kasap) olarak adlandırılan Vietnam Pasifikasyon Uzmanı ve CIA ajanı Komer'in kısa süren Türkiye macerası 7 Mayıs 1969'da sona erdi. Komer, 9 Nisan 2000 tarihinde, 78 yaşında, felç geçirerek Amerika'da öldü..

  

ÖNDER ŞENYAPILI'NIN "ODTÜ'LÜLERİN ODTÜ'SÜ" ADLI KİTABINDAN DERLENMİŞTİR..









Hiç yorum yok:

Yorum Gönder