Sayfalar

963 ) BİR SOYKIRIMIN FRAGMANI !...

kristal gece ile ilgili görsel sonucu    

1871'de birliğini sağlayan Almanya, antisemitizmin, yani Yahudi karşıtlığının en az olduğu ya da hissedildiği yerdi.. Alman İmparatorluğu'nu ilan eden Frankfurt Parlamentosu'nda birçok Yahudi devlet adamı ve hukukçu bulunmaktaydı (hatta Meclis Başkanı Protestan olmuş bir Yahudi, Eduard Simons idi). Yine Alman ordusunda birçok Yahudi kökenli general mevcuttu. Örneğin bizim iyi tanıdığımız Liman von Sanders, her ne kadar babası Protestan inancına geçmiş olsa da, onun tarafından Yahudi kökenli idi.. Bilim ve sanat dünyasında da önemli insanların Yahudi olması bir engel teşkil etmemekteydi. Böyle bir coğrafyada önce "Kristal Gece"ye, hemen sonrasında ise Holokost'a giden yol, tarihin trajik ve şaşırtıcı bir sürecinin ürünüdür..
Her ne kadar Alman entelektüel dünyasında Hundt-Radowsky, Treitschke ve Wagner gibi antisemitler var olduysa da bunlar azınlığı teşkil ettiler. Bunların ortaya attığı "Yahudi sorunu", Treitschke'nin "Yahudiler bizim talihsizliğimizdir" sözleri ile başlayan Berlin Antisemitizm Tartışması gibi konular, genelde ilk dünya savaşına kadar akademik çevreler ile sınırlı kaldı. Ancak sonrasında, mağlup Almanya ikliminde, bu kavram ve tartışmalar milliyetçi siyasetçiler ve ideologlar tarafından gündeme getirildi ve sıradan vatandaşlar arasında da bilinir olmaya başladı..
Alman İmparatorluğu, I. Dünya Savaşı'nda herhangi bir büyük muharebede yenilgi almamış ya da işgal sonrasında çekilmemişti. Başgösteren devrimci ayaklanmalar ve İmparator II. Wilhelm'in ülkesinden kaçması ile Alman siyasetçiler İtilâf Devletleri ile ateşkes yapmışlardı. Bu durum, Alman milliyetçilerinin, sosyalistlerin, sosyal demokratların ve Yahudilerin imparatorluğu "sırtından hançerlediği" argümanını çıkarmasına altyapı oluşturmuştur. Yeni kurulan Weimar Cumhuriyeti'nde halkın yenilgiyle ve ardından gelen antlaşmanın getirdiği ağır yaptırımlarla kırılan gururunu onarmaya çalışan bu milliyetçi söylemler yaygınlaşmaktaydı. Bu ise ülkedeki önemli ve hem sosyal hem de ekonomik hayatta etkin bir azınlık olan Yahudilere karşıtlığı yanında getirmekteydi. 
1933 yılında antisemitik ve aşırı milliyetçi söylemlerle Adolf Hitler'in Nasyonal Sosyalist Alman İşçi Partisi (NSDAP) veya bilinen ismiyle Naziler yönetime geldi. Mart ayındaki seçimlerin ardından 1 Nisan'da Yahudilere ait iş yerlerinin Naziler tarafından boykotu başladı. Hemen ardından Aryan olmayanların, yani esasında genel olarak Yahudilerin devlet memuru olmasını engelleyen kanun Nazi hükûmetinin onayıyla meclisten geçti. 15 Eylül 1935'te ise Aryan olanların Yahudilerle evlenmesini yasaklayan "Alman Kanı ve Şerefinin Korunması Yasası" ve kimin Yahudi olup olmadığını belirleyen "Nürnberg Yasaları" yayınlandı..

     antisemitische propaganda ile ilgili görsel sonucu

İtalya'nın 1935-36'da Habeşistan'ı işgal girişimine ve Mart 1938'de Almanya'nın Avusturya'yı ilhak etmesine, ne Britanya ne de Fransa yeterli tepki gösterdi. Bunun üzerine Hitler'in Çekoslovakya'da yaşayan Alman soydaşlarını (Südet Almanlarını) kurtarmak adına giriştiği işgale kimse ses çıkarmadığı gibi, 15 Eylül 1938'de Fransa, İngiltere, İtalya ve Almanya'nın Münih'te bir araya gelerek buna onay vermesi, Adolf Hitler'e sonradan yapacağı işlerde kimsenin karşısına çıkmayacağı konusunda büyük bir özgüven verdi..
Hitler, artık içeride de istediklerini yapabilirdi. Bir sorun olarak gördüğü Yahudi nüfusu baskılama ve sindirme zamanı artık gelmişti.. 
Münih Anlaşması'ndan yaklaşık bir buçuk ay sonra gerçekleşecek bir olay, bunun için gerekli altyapıyı sağladı..
Almanya'da doğmuş Yahudi kökenli Polonyalı göçmen bir ailenin çocuğu olan Herschel Grynszpan (altta sağda), 1936'da Paris'e iltica etmişti. Oraya diplomat olarak tayin olmuş Alman Ernst vom Rath (altta solda) ile muhtemelen bir gönül ilişkisi vardı (kendisi de eşcinsel olan, dönemin ünlü entelektüellerinden ve Paris'te yaşayan André Gide de bunu günlüklerinde teyit etmektedir). Henüz 17 yaşındaki Grynszpan, aralarındaki bir anlaşmazlık sonucu 7 Kasım 1938'de Paris'teki elçilik binasında vom Rath'ı vurarak yaraladı. Hitler, vom Rath'ın tedavisi için kendi özel cerrahlarını gönderdiyse de o, yaraları nedeniyle 9 Kasım günü öldü.

Herschel Grynszpan ile ilgili görsel sonucu    Herschel Grynszpan ile ilgili görsel sonucu

Führer ve Nazi Partisi için 9 Kasım çok önemli bir gündü. Zira on beş yıl önce, 9 Kasım 1923'de, Hitler ve avenesi Münih'te "Birahane Darbesi" diye anılan bir darbe girişiminde bulunmuş, fakat başarısız olmuşlardı. Bu girişim her sene kutlandığı gibi, o gün de Nazi Partisi tarafından bir kutlama/anma yemeği düzenlenerek yâdedilmişti. Paris'te Alman bir diplomatın bir Yahudi tarafından öldürülmesi böyle bir gecede antisemitik söylemler için biçilmiş kaftandı ve Propaganda Bakanı Joseph Goebbels bunu değerlendirecekti. Hitler'in o geceden  erken ayrılması sonrası, vom Rath olayı ile ilgili Goebbels şöyle diyecekti : "Führer'in kararına göre parti herhangi bir gösteri hazırlamayacak ve organize etmeyecek fakat gösteriler kendiliğinden gerçekleşirse de güvenlik güçlerince engellenmeyecek."

hitler-goebbels-1938 ile ilgili görsel sonucu    Ä°lgili resim

Bu sözler, Yahudilere yapılacak olası saldırılar için açık çekti. Bu ayrıca Goebbels için partide kendini Führer'ine kanıtlamak için uzun zamandır eline geçmesini beklediği fırsattı..
1938'in 9 Kasım'ını 10 Kasım'a bağlayan gece Yahudilere ait 1400'ün üzerinde ibadethane, 7500'e yakın mağaza ve iş yerine saldırı düzenlendi. 91 Yahudi öldürüldü ; 30 bin Yahudi erkek tutuklandı ve bunların bir kısmı çalışma/toplama kamplarına gönderildi. Hemen arkasından Yahudilere her türlü iş yapmak yasaklandı. 
17 Kasım'da Ernst vom Rath'ın cenaze töreninde, sanki bir iç savaş varmış gibi "ilk kurşun"u Yahudilerin attığı Nazi siyasetçiler tarafından vurgulandı. Dışişleri Bakanı Ribbentrop ise "Meydan okumayı görüyoruz ve kabul ediyoruz" diye ekledi. 1933'ten beri baskılanmış ve sindirilmiş Yahudiler için o gece bir dönüm noktası oldu. Artık doğdukları topraklarda kendileri için can güvenliği ve huzur kalmadığını anlamışlardı. 
"Kasım Pogromu" diye de bilinen o geceye, ev ve iş yerlerinin kırılan camlarına atfen "Kristal Gece" denildi. Bu, Yahudilere karşı yapılan ve devlet eliyle de desteklenmiş, tarihteki en büyük saldırılardan biriydi. Artık Yahudilerin ülkelerini terk etmekten başka bir şansları yoktu ; fakat III. Reich buna izin vermeyecek, onları çalışma kamplarında yitene kadar savaş için bedava işgücü (!) olarak kullanmayı tercih edecekti..




Uluslararası kamuoyu Hitler'e -ne yazık ki- dur diyemese de, bu insanlık dramını önlemek için girişimlerde bulundu. İngiltere'nin ve az da olsa ABD'nin inisiyatifi ile Yahudi çocuklarını kurtarmak adına bir hareket başlatıldı : "Kindertransport" (kelime anlamıyla, çocukların taşınması).. Buna göre on bin kadar Yahudi çocuk, velilerinin nezareti olmaksızın, Almanya'dan, Avusturya'dan, Çekoslovakya'dan ve Polonya'dan toplanarak Britanya'daki pansiyonlara ve evlere yerleştirilecekti. 1938'den 1940'a, yani Nazilerin sınırı geçişe kapatmasına kadar binlerce Yahudi çocuk İngiltere ve ABD'ye taşındı. Her ne kadar bunlar ailelerinden koparılmak gibi bir acıyı yaşasa da, Nazi soykırımından kurtulan o neslin az sayıdaki üyelerinden oldular (üstte).. 



CEM AKOĞUL'un, #tarihdergi'nin 2018/Kasım sayısında yer alan "Kristal Gece" başlıklı yazısından derlenmiş bir yazıdır..   











   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder