Sayfalar

789 ) AVRUPA'NIN MASASINA SERVİS EDİLEN AFRİKA !..

   

Günün birinde Avrupa, İngiltere'nin adımlarını izleyerek, köleliğin Tanrı katında iyi gözle bakılan bir şey olmadığını keşfetti.. 
Bunun üzerine Avrupa, Afrika'nın içlerine doğru sömürgeci istilayı başlattı. Soğuk toprakların insanları daha önceleri zencileri satın aldıkları limanların ötesine geçmemişlerdi, ama o yıllarda kâşifler sıcak topraklarda yol açtılar ; onların açtıkları yoldan savaşçılar topçu bataryalarıyla birlikte geldiler ; onların ardından haçlarıyla silahlanmış misyonerler geldiler ; onların ardından da tüccarlar..
En olağanüstü çağlayanlar ve Afrika'nın en büyük gölü, pek de Afrikalı olmayan bir kraliçenin şerefine, "Victoria" diye adlandırıldı. Ve istilacılar, gördükleri her şeyi ilk kez kendilerinin keşfettiğini sanarak ırmaklara ve dağlara isimler verdiler. Ve köle gibi çalıştırdıkları zencileri artık "köle" diye adlandırmadılar !..
İstilacılar bir yıl süren sert tartışmaların ardından, 1885 yılında Berlin'de, bölüşüm konusunda anlaşabildiler..



Bundan otuz yıl sonra Almanya Birinci Dünya Savaşının yanı sıra bu bölüşümde kendisine düşen Afrikalı sömürgelerini de kaybetti. Britanyalılar ve Fransızlar Togo ile Kamerun'u paylaştılar, bugünkü Tanzanya Britanyalıların eline geçti ve Belçika da Ruanda ve Burundi'yi aldı..
O günlere gelmeden çok önce Friedrich Hegel Afrika'nın bir tarihinin olmadığını ve sadece "barbarlık ve vahşilik üzerine yapılacak bir araştırmanın" ilgi alanına gireceğini açıklamıştı. Diğer bir düşünür, Herbert Spencer ise, Medeniyet'in daha aşağı ırkları haritadan silmesi gerektiği yönünde hüküm vermişti, "zira insan ya da hayvan, bütün engellerin ortadan kaldırılması gerekiyordu.."
1914'de başlayan savaşla noktalanacak otuz yıllık dönemi "dünya barış çağı" diye adlandırdılar. Bu tatlı yıllarda gezegenin dörtte biri, yarım düzine ulusun midesini boyladı..



Belçika Kralı Leopold, Afrika bölüşülürken Kongo'yu şahsi mülkiyeti olarak aldı. Kral, filleri kurşunlatarak sömürgesini en verimli fildişi kaynağına dönüştürdü ; zencileri kırbaçlatarak ve sakat bırakarak, dünya yollarında yeni dönmeye başlayan otomobil tekerlekleri için bol ve ucuz kauçuk elde etti..
O, sivrisinekler yüzünden Kongo'ya hiçbir zaman gitmedi. Buna karşılık Joseph Conrad oraya gitti. En ünlü romanı olan "Karanlığın Yüreği"nin başkişisi olan Kurz, sömürge birliğinin seçkin subayı Yüzbaşı Leon Rom'un edebi karşılığıydı. Yerliler onun buyruklarını dört ayak üzerinde dinliyorlardı ve Yüzbaşı onlara "sersem hayvanlar" diyordu. Evinin girişinde, bahçe çiçeklerinin arasında dikili duran yirmi sopa dekoru tamamlıyordu. Bu sopaların her birinin tepesine asi bir zencinin kafası geçirilmişti. Bürosunun girişinde, diğer bahçesinin çiçeklerinin arasındaysa, rüzgar estikçe ipi sallanan bir darağacı yükseliyordu..,İş dışında, zenci ya da fil avlamadığı zamanlarda, Yüzbaşı yağlıboya manzara resimleri yapıyor, şiir yazıyor ve kelebek koleksiyonu yapıyordu !..   



Kraliçe Victoria, ölümünden kısa bir süre önce, kalabalık tacına yeni bir inci ekleme mutluluğuna erişti. Altın madenleri açısından zengin Aşanti Krallığı Britanya'nın sömürgesi oldu..
Bu fetih bir asır boyunca yapılan birçok savaşa mal olmuştu.. İngilizler Aşantilerden ulusun ruhunun oturduğu kutsal tahtı talep edince nihai çarpışma başladı. Aşantiler çok savaşçı insanlardı ve onları kaybetmek bulmaktan daha tercih edilir bir durumdu. Ancak nihai çarpışmada ordunun başına geçen bir kadın oldu. Ana Kraliçe Yaa Asantewaa, savaşçı komutanları saklandıkları deliklerden çıkardı :
"Cesaret nerede ? Sizde olmadığı belli !.." dedi.
Çarpışmalar çok şiddetli geçti. Üçüncü ayın sonunda İngiliz topları güçlerini kabul ettirdiler. (altta)
Galip kraliçe Victoria, Londra'da öldü..  
Mağlup kraliçe Yaa Asanewaa (en altta) toprağından uzaklarda öldü..
Savaşın galipleri kutsal tahtı hiçbir zaman bulamadılar. 
Yıllar sonra Aşanti Krallığı, "Gana" adını alarak siyah Afrika'da bağımsızlığını kazanan İLK sömürge oldu..





EDUARDO GALEANO'nun "Aynalar" adlı kitabından derlenmiş bir yazıdır.. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder