Sayfalar
▼
870 ) ABD'Lİ BATIK MİLYONERİN HAZİN TÜRKİYE MACERASI
Orta halli bir Yahudi ailesinin çocuğu olan Samuel Insull, 11 Kasım 1859'da Londra'da doğar. 1879'da meşhur mucit Thomas Edison'un şirketinin Londra şubesinde işe başlar, zekası ve çalışkanlığıyla kısa sürede dikkati çeker. 1881'de gittiği ABD'de, önce Edison'un özel sekreterliğini üstlenir ; sonra da hızla yükselerek onun şirketlerinin idaresinden ve yeni yatırımlarından sorumlu olur. 1892'de, Chicago'da henüz emekleme dönemlerindeki 45 elektrik şirketinden birinin başına getirilir. Kısa zamanda bir enerji devine dönüşecek olan Insull, ABD'nin "aydınlanmasında" önemli bir rol üstlenir. Otuz iki eyalette beş bin yerleşim biriminin elektriğini sağlar. Kısa sürede Amerikan elektrik piyasasını yöneten olur ve milyon dolarlar kazanır. Yatırımlarını daha da büyütmek için şirketinin hisse senetlerini satışa çıkartır..
1929 buhranı, pek çok Amerikalı işadamı gibi Insull için de sonun başlangıcı olur. İlk darbeden çok büyük zarar görmese de zamanla işler sarpa sarar. Şirketinin hisseleri gün geçtikçe değer kaybedince, binlerce alacaklı Insull'un kapısına dayanır.
Çareyi ortadan kaybolmakta bulan 73 yaşındaki Samuel Insull, 1932 Temmuz'unda şirketlerinin iflasını isteyerek Avrupa'ya kaçar. ABD'li yetkililer de onun peşine düşer. Milano'dan kiraladığı bir uçakla Atina'ya giden kaçak bankerin Atina'da olduğunu öğrenen ABD elçiliği Yunanistan'dan onun iadesini talep eder. Insull gözaltına alınırsa da, kısa sürede serbest bırakılır. ABD, girişimlerine devam eder ama Insull'un avukatları davanın siyasi olduğunu, müvekkillerinin iade edilmemesi gerektiğini savunurlar..
Insull kalp hastası olduğunu söyleyerek kendisini bir hastaneye yatırtmayı başarır. ABD, onun en azından başka bir ülkeye kaçmasını önlemek için pasaportunu iptal ederken, Yunanistan da bankere geçici oturma izni verir..
1934 Şubat'ında Atina Hükümeti, ABD'nin baskılarına daha fazla dayanamayarak Insull'a 15 Mart'a kadar Yunanistan'ı terk etmesini bildirir. Bu süreyi sonuna kadar kullanan banker, "Maiotis" adlı üç kamara ve bir salondan mürekkep bir yük gemisini 20 Nisan'a kadar 1.500 sterline kiralayarak Yunanistan'dan ayrılır. 16 Mart günü Insull'a ulaşılamaması Yunanistan'da siyasi bir krize dönüşür ; Yunan İçişleri Bakanı istifa eder..
"Maiotis" (üstte), bir süre Ege ve Akdeniz'de dolaştıktan sonra 29 Mart sabahı Kız Kulesi önlerinde demirler. ABD'nin Ankara Büyükelçisi Robert Peet Skinner de soluğu Türk Dışişleri'nde alır. Hazırlıklı olduğundan, önceden hazırlanmış, içinde dava sürecine ait belgelerin kopyalarının bulunan bir dosyayı da takdim eder..
Türk Hükümeti bu talebe verdiği cevabında, Lozan'da yapılan "Suçluların İadesi Antlaşması"nın ABD Senatosu'nda onaylanmasına rağmen TBMM tarafından kabul edilmediği için yürürlükte olmadığını, fakat iadenin TCK 9. Maddesi uyarınca yapılabileceğini söyler ve ABD Elçiliğince verilen dosyayı İstanbul Başsavcılığı'na gönderir.
Bu arada, bankerin gemisinin Salacak'ta demirlemesinden itibaren Türk polisince ablukaya alınması basının dikkatini çeker.. Türk Hükümeti, iyi ilişkilerini sürdürmek istediği ABD'ye jest yaparak gemiyi yolundan alıkoymaktadır. "Maiotis"in kaptanına verilen mesaj açık ve nettir : "Maiotis istediği yere gidebilir, tabii Samuel Insull'u bırakmak koşuluyla !.."
1 Nisan 1934 günü İstanbul polisi gemiye çıkarak bankere mahkemenin davetini tebliğ eder. Insull, itirazlar, sağlığının bozuk olduğuna dair bahanelerle süreci yavaşlatsa da, sonunda, yerli ve yabancı basın ile meraklı kalabalığın yoğun ilgisi arasında ve polislerin kollarında mahkeme salonuna getirilir.
Başkanlığını Hikmet Bey'in yaptığı mahkemede, ABD Elçiliği dosyalarına göre hazırlanan iddianame Insull'u, hileli iflas işlemlerinde bulunmak ve 64 milyon dolar "takmakla" suçlamaktadır.
Duruşmanın sonunda mahkeme heyeti, Insull'un hakkında ABD mahkemeleri tarafından açılan davanın mahiyetinin siyasi olmayıp, adi suçlar kapsamına girdiğine karar verir. Verilen kararda iadeye ait bir hükmün bulunmaması üzerine Insull mahkeme heyetine teşekkür eder ve gemisine dönüp dönemeyeceğini sorar. Hakim Hikmet Bey, mahkemenin bu hususta bir karar vermediğini, şehirde istediği yere gidebileceğini söyler..
Insull, Eminönü'ndeki "Yeni Aydın Oteli"ne yerleşir. Aynı akşam Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras mahkemenin aldığı tespit kararını Bakanlar Kurulu'na bildirir, Bakanlar Kurulu da TCK'nın 9. Maddesi uyarınca Insull'un iadesine karar verir.
2 Nisan sabahı, Insull, hükümetin iade kararı karşısında gereken hukuki girişimlerde bulunabilmek için polis eşliğinde Avukat Ahmet Esat Bey'in bürosuna gider. Avukata, "Ortada mevcut beş iddianamenin beşi de doğru değildir. Ben çok zengin bir adamım ve bunu çekemeyen düşmanlarım var. Roosevelt iktidara geçince bu düşmanlarımın nüfuzu arttı. Bu işte siyasi tesirler hakim bir rol oynuyordu. Bu durumda kendimi koruyamamaktan korktum, masum ve suçsuz olduğum halde düşmanlarımın nüfuz ve kuvveti azalıncaya, gerçek anlaşılıncaya kadar ABD'den uzakta kalmayı uygun bularak kaçtım" der..
Avukat, kararın temyizi için hemen İstanbul Adliyesi'ne gerekli başvuruları yapar fakat mahkeme itirazları reddederek hükümetin aldığı iade kararının uygulanabilmesi için Insull hakkında bir de tutuklama kararı alır. Karar aynı akşam uygulamaya konur..
Cezaevine giren Insull, belki de kendisinden para sızdırılabileceğini düşünerek, sürekli olarak mali durumunun kötü olduğunu söylemektedir. Avukatlarına vekalet ücretini dahi ödeyememiştir..
12 Nisan 1934 günü mahkeme mevcut tüm başvuruları reddeder. Böylelikle on bir süren tutukluluğun ardından Insull'un ABD'ye iade düğümü çözülür.. ABD ile yapılan anlaşma uyarınca, banker önce Adana Vapuru ile Bandırma'ya, sonra da trenle İzmir'e götürülür. 13 Nisan'da ABD hükümetince kiralanan "Exilona" gemisi ile Türkiye'den ayrılır (altta, ortada).
"Cumhuriyet" gazetesinin iddiasına göre Samuel Insull daha Yunanistan'da iken bazı adamlarını İstanbul'a göndererek Türkiye'ye kabulü halinde memleketin beş yıllık sanayi programında kullanılmak üzere 15 milyon liralık kredi (1934 yılında 1 lira=1,26 dolar) teklif etmiştir. Tevkifhanede iken ise ABD'ye iade edilmemek, tutukluluğunu İstanbul civarındaki sayfiyelerin birinde kiralayacağı bir köşkte geçirmek şartıyla Türk vatandaşı olmak istemiş, buna karşılık 80 milyon dolarlık servetini Türk bankalarına taşımayı, öldüğü zaman da bu paranın tamamını Türk hayır cemiyetlerine bağışlamayı teklif etmiştir. Olasıdır ki, Türk hükümeti ABD yönetimiyle arasını bozmaktan kaçınmıştı..
7 Mayıs'ta New York'a varan Insull, beklemediği bir şekilde halktan destek görür. Serbest bırakılması için gereken yüksek kefalet ücretini ödeyebilmesi maksadıyla yardım kampanyaları düzenlenir. Henry Ford'un desteğini açıklaması da Insull'a Amerika'da yeniden itibar kazandırır. Yapılan yargılamalarda tüm davalardan beraat eder...
Samuel Insull dört sene sonra, çok korktuğu kalp hastalığından, 16 Temmuz 1938 günü Paris'te ölecektir..
ANILCAN SIÇRAYIK'IN #TARİH DERGİ'NİN TEMMUZ-2017 SAYISINDAKİ AYNI BAŞLIKLI YAZISINDAN DERLENMİŞTİR..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder