Sayfalar

919 ) OSMANLI'NIN DOĞA BİLİMCİSİ : "MACARLI MİRALAY ABDULLAH BEY" !..

macarlı miralay abdullah bey ile ilgili görsel sonucu    macarlı miralay abdullah bey ile ilgili görsel sonucu

Türk bilim tarihine "Macarlı Miralay Abdullah Bey" adıyla geçmiş bir bilim adamıdır Hammerschmidt.. 1800 yılında Avusturya'nın Viyana şehrinde dünyaya geldi. Doğduğunda kendisine Karl Eduard adı verildi. Babası, Transilvanya (Macaristan) doğumlu bir maliye memuru olan Anton Hammerschmidt idi..
Viyana Akademisi'nde felsefe öğrenimi gördükten sonra doğa bilimleriyle ilgilendi. Mineroloji, Jeoloji ve Fosil Bilim Dalı'nda uzmanlaştı ; Viyana'da bir ziraat dergisi çıkardı. Doğa bilimlerinden "entomoloji / böcek bilimi" alanında ün kazandı ve dönemin önemli bilimsel dergilerinden "Gazette Agronomique"te yazılar yazdı. Entomolojideki uzmanlık alanı, böceklerin metamorfozu (başkalaşımı) üzerinedir. 1830-1832 yıllarında Breslav ve Viyana'da dünyadaki her sınıftan binden fazla böceğin metamorfozunu sergilemiş ve bu girişimiyle Breslav Leopoldina-Carolina İmparatorluk Akademisi tarafından ödüllendirilmiştir...
Siyasetle de ilgilendi. 6 Ekim 1848 tarihinde Macarların başlattığı "Viyana Ayaklanması"na katıldı. Ayaklanma 31 Ekim 1848'de bastırılınca, Polonyalı Josef Bem (altta sağda) ve bazı arkadaşları ile birlikte Macar ordusuna katılıp Transilvanya Savunması'nda (altta solda) savaştı. Yenilgi sonrası, hayatını kurtarabilmek için arkadaşlarıyla birlikte Osmanlı İmparatorluğu'na sığındı. İşte Karl Eduard Hammerschmidt'in "Abdullah Bey" olma öyküsü de burada başlıyor..

karl eduard hammerschmidt-transilvania defence ile ilgili görsel sonucu    

Hammerschmidt İstanbul'da önce Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane'ye atandı fakat Avusturya Sefaretinden gelen yoğun baskılar üzerine Şam'daki bir askeri hastaneye miralay rütbesiyle tayin edildi. Bu dönemde Müslümanlığı kabul etti ve Abdullah adını aldı. 1855'de Kırım Savaşı'nın bitmesine doğru İstanbul'a çağrıldı ; önce Gülhane, ardından da Haydarpaşa Hastanelerinde çalıştı..
Bu dönemde İstanbul civarından topladığı 1200 kadar fosil ve taştan oluşan koleksiyonunu Paris Doğa Tarihi Müzesi'ne hediye etti. Buldukları arasındaki yeni bir türe "Cryphaeus Abdullahi" adı verildi ve böylece Abdullah Bey dünya bilim literatürüne girdi..

   

Abdullah Bey, bugünkü Türk Kızılayı'nın (Hilal-i Ahmer Cemiyeti) kuruluş çalışmalarında da rol aldı. Yani, Kızılay'ın kurucularındandır da..
1870'de Tıbbiye Mektebi bünyesinde bir "Doğa Tarihi Müzesi" kurmakla görevlendirildi. Aynı kurum bünyesinde 1839'da bir "Doğa Müzesi" kurulmuştu ancak 1848'de çıkan Beyoğlu Yangını'nda her şey yok olmuştu. Dr. Abdullah Bey, 1870 yılında yeni bir doğa tarihi koleksiyonu oluşturmaya girişti. Avrupa'daki doğabilimcilerle temasa geçerek İstanbul'a çok sayıda örnek gönderilmesini sağladı. 1871 yılında Türkiye'nin öğrencilere ve halka açık ilk "Doğa Tarihi Müzesi"ni hizmete açtı (altta).. 
Bu önemli müze Türk bilim tarihinde çığır açmış, tıp ve biyoloji öğrencilerinin eğitiminde büyük hizmetlerde bulunmuştur. O yıllarda bir doğa tarihi müzesi kurmak gerçekten önemli ve öncü bir tavır olarak dikkat çekiyor. Üstelik Paris, New York, Londra gibi kentlerdeki çağdaşlarıyla aynı yüzyıl içinde açılıyor. Abdullah Bey'in bunda büyük payı var. Avrupa'daki kişisel saygınlığını kullanarak Viyana'dan 27 sandık eser ve 249 kitap getirtiyor. Bu sandıklarda 12 bine yakın örnek mineraloji, 3 bine yakın örnekli bitki, 5.900 böcek ve 2.500 kadar zooloji fosili bulunduğu kayıtlarda mevcuttur. Üstelik yol masrafları dışında Osmanlı Devleti'nden hiçbir maddi destek istemeden yapıyor bütün bunları..  
Tıbbiye'ye bağlı olarak hizmet veren bu müze, daha sonra Fen Fakültesi Jeoloji Bölümü'ne devrediliyor. Ama ne yazık ki ilk açılan müze gibi o da bir yangınla tamamen kül oluyor. Tarihe "Büyük Vefa Yangını" olarak geçen yangın, Abdullah Bey'in elleriyle kurduğu ikinci Doğa Müzesi'nin sonunu getiriyor. Abdullah Bey'in binbir emek ve zaman harcayarak Türkiye'den ve yurtdışından gelen örneklerle oluşturduğu bitki ve böcek koleksiyonu alevler arasında ne yazık ki kayboluyor. Bir daha da aynısı oluşturulamıyor. Bugün bu ölçekte bir Doğa Tarihi Müzesi hâlâ yoktur..

le musée d'histoire naturelle d'ecole imperiale constantinople ile ilgili görsel sonucu    

Dr. Abdullah Bey, 1874 yılının yaz aylarında Üsküdar-İzmit arasında yapılacak tren hattı için çalışırken fenalaştı. 30 Ağustos 1874 günü hayatını kaybetti. Öldükten sonra başına gelenler başka bir üzüntü kaynağıdır. Cenazesi Eyüp'te Defterdar Camii'nin kabristanına defnedildikten sonra, yol genişletme çalışmaları nedeniyle başka bir yere nakledildi. Ancak aynı mezar 1994'de başlatılan yeni bir yol yapım çalışması sırasında tamamen kayboldu. Kızılay, tepkiler üzerine, bölgeye sembolik bir mezar taşı yaptırmış olsa da, Türk bilim tarihine böylesine büyük katkılarda bulunmuş bir bilim insanının üzerinden şu anda arabalar geçiyor !..

  

MURAT ERDİN'İN "DÜNYA HÂLÂ BÜYÜK YAŞAM HÂLÂ KISA" ADLI KİTABINDAN ALINTIDIR..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder