Sayfalar

935 ) BU KADARINA KALP BİLE DAYANMAZ !...


zeki müren 24 eylül 1996 ile ilgili görsel sonucu

Bu olayı duymuştum ama bu kadar ayrıntılısını değil. TRT'de yayınlanan bir "günah çıkartma" belgeselinde sevgili Bülend Özveren üstadımızın ağzından duyduğumda hayretler içinde kaldım. Tabii o belgeseli de aslında bir günah çıkartma değil, "Geçmiş ne kadar kötü, biz ne kadar iyiyiz" olarak algıladığımı da ifade etmeden geçemeyeceğim..

Ä°lgili resim

1990'lı yılların başı, Zeki Müren bir bayram programında konser vermesi için TRT tarafından Ankara'ya davet ediliyor. Program canlı değil, önce Ankara Radyosu'nda banda çekilecek, sonra bayram gecesi televizyonda yayınlanacak. Radyoda hazırlıklar bitiyor büyük bir saz heyeti kuruluyor ve herhangi bir arıza olursa (!) müdahale etsinler diye Türk Sanat Müziği Denetleme Kurulu'ndan birkaç saz sanatçısı heyete dahil ediliyor. Buradaki mantığı anlamak zor tabii. Yani sazlar yanlış çalarsa müdahale edecekler ki gerek yok, zaten hepsi radyo sanatçıları, baştan alıp tekrar çalarlar, kaldı ki oradaki solist Zeki Müren ise kimseye laf düşmez. Veya Zeki Müren yanlış okursa müdahale edecekler (!) detone, prozodya, sürtone, yanlış vurgu, yanlış telaffuz vs. Rahmetli Zeki Bey'i yakından tanıdım, bu satırları yazarken bile farkında olmadan içimden "estağfurullah" diye mırıldandım..
İşleyiş şöyle : Her şarkı bittiğinde yapımcı bu muhterem heyetin yüzüne bakıyor ve "olur" işaretini alıyor ve bir sonraki şarkıya geçiyorlar. Kısacası Zeki Müren konservatuvar sınavında !.. 
Sonunda kayıt bitiyor ve kurallar gereği konser bandı bu sefer TRT Müzik Dairesi Denetleme Kuruluna gidiyor ve hikâyemiz başlıyor..
Son denetleme yapılıyor ve sonuç : Kayda alınan on bir şarkıdan on tanesi yayınlanamaz !.. 
Ankara'da ortalık birbirine giriyor. Böyle bir raporu Zeki Müren'e söylemek tabii ki imkânsız. Dönemin yetkilisi Bülent Varol işi çözmek için esas adam olan genel müdüre gidiyor. Çünkü genel müdürlerin yetkisi var, o derse oluyor ! Yani emir demiri kesiyor. Bülent Varol durumu anlatıyor ve "Aman efendim, acaba bir defaya mahsus olmak üzere izin verir misiniz ?" diye soruyor. Genel müdür, "Verdim gitti, tez yayınlansın" diyor ve iş tatlıya bağlanıyor..
Burada hem sanatçı hem de Zeki Müren'i seven biri olarak üzüldüğüm şu oldu : Bu olayı Zeki Müren'in sanatı ve şahsı için imalı bir özür ve af talebi olarak algılıyorum. "Bir defaya mahsus, bir daha olmaz" mantığının iç anlamı, gerçek sanatçılar ve duyarlı insanlar için son derece incitici ve aşağılayıcıdır. 
Sonunda program yayınlanıyor ve tabii çok beğeniliyor..
Konu burada kapanmıyor. Sanatçıya bu mesele "Senin bant geçmedi. Genel Müdür bir defaya mahsus affetti" diye fısıldanıyor mu bilinmez ama birkaç hafta sonra Zeki Müren program dairesinden ses bandını ve "yayınlanır" raporunu istiyor. Sanatçıyı biraz oyalıyorlar ve sonunda birkaç hafta sonra yalnızca bant gönderiliyor. Zeki Müren ısrarla denetleme raporunu isteyince bu sefer göndermiyorlar. Çünkü Zeki Müren'e öyle bir rapor zaten gönderilemez, ona "Bir defaya mahsus kabul ediyoruz" denilemez, bu düpedüz edep kusurudur (!) Zeki Müren bu durumu anlıyor ve TRT'ye küsüyor, bir daha da yıllarca TRT ekranlarına çıkmıyor. Ne zamana kadar ? TRT'deki ölümünün gerçekleştiği programa kadar !..

Ä°lgili resim

TRT prodüktörlerinden Kürşad Özkök, Bodrum'a gidiyor ve bin bir ricadan sonra Zeki Müren'i ikna ediyor. Sanatçı, özel bir araçla 24 Eylül 1996'da İzmir Televizyonu'na getiriliyor. Sağlık sorunları var, kilo, tansiyon, kalp vs. Stüdyo, görevliler, program ekibi, seyirciler, Türkiye ve Zeki Müren hazır. Program sırasında hatırlarsınız, Zeki Müren'e bir jest (!) yapılıyor, TRT'de ilk şarkı okuduğu mikrofon hediye ediliyor. Sanatçının 1950'li yıllarda şarkı okuduğu bu mikrofon Zeki Müren'de büyük heyecan yaratıyor. Sunucunun masaya koyalım uyarılarına rağmen, kilolarca ağırlıktaki mikrofon, takdim eden muhterem tarafından Zeki Müren'in eline tutuşturuluyor (üstte). Spiker kız durumu anlıyor ve kendi mikrofonunu bırakıp Zeki Müren'in elindeki dev mikrofonu tutmasına yardımcı oluyor. Zeki Müren, ömrü boyunca terk etmediği kibar ve ince üslubuyla teşekkür cümleleri kurmaya çalışırken sendelemeye başlıyor. Elindeki mikrofonu bırakıyor ve sunucu hanımın koluna yaslanarak son birkaç adım atıp kendisi için hazırlanan koltuğa çöküveriyor. Gerçekten de bu onun son adımları oluyor. Kalp hastası Zeki Müren büyük heyecan ve yorgunluk halinde. Milyonlarca insanın gözü önünde fenalaşıyor ve stüdyodaki koltuğa yığılıp kalıyor.. Ve Zeki Müren aramızdan ayrılıyor !..

Ä°lgili resim

ALINTI YAPILAN KİTAP :

 yasaklı sanatın öyküsü ile ilgili görsel sonucu  
  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder