Sayfalar

947 ) DAMAT !...



Ahmet Reşit Rey (1870-1956) ; 1888'de Mülkiye Mektebini bitirdikten sonra 1890'da üçüncü katip olarak girdiği Mabeyin Başkitabeti'nde on dört yıl çalıştı. "İmparatorluğun Son Döneminde Gördüklerim Yaptıklarım, 1890-1922" adlı kitabında Damat Ferid Paşa ile ilgili şunları aktarmış..

damat ferit paşa ile ilgili görsel sonucu

Padişahın (Vahdeddin) gözünde eniştesinin (Padişahın dul kız kardeşi Mediha Sultan'ın kocası Damat Ferid) iktidara gelmesi bir taraftan İngiltere'nin desteğini temin edecek, diğer taraftan da kendisini hâlâ korkutan İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin olması muhtemel zararlarını yok edecek ve nihayet veliahdın (Abdülmecid Efendi) teşebbüslerini sonuçsuz bırakacak hayırlı bir hadiseydi. Ne çare ki Damat Ferid Paşa bir Donkişot, fakat iyi niyet ve şefkat hislerinden tamamen mahrum bir Donkişot oldu. İttihat ve Terakki'yi cezalandırma vaadi, siyasal açıdan hiçbir önemi olmayan bir adamı idama mahkûm ettirdi. Onun da cenaze merasiminde hem bu hükmü, hem de hükümeti kınayan bir gösteri yapılmasına meydan vermekten başka bir şey yapamadı. Bu zayıflığı ve eksikliği telafi etmek için sadrazamın kaçınılmaz gibi gösterdiği lüzum üzerine İstanbul İngiliz askerî idaresi marifetiyle İttihat ve Terakki Cemiyeti arasında isimleri anılmış önemli kişilerden birkaçı sorgusuz sualsiz evlerinden toplanarak Malta'ya sürüldü.  Bu suretle Ferid Paşa, kendi zannınca saltanatın yapamadığını yapmış ve padişahın endişesini de güya gidermiş oldu. Fakat o endişenin daha sonra da devam etmiş olması, İngiltere'ye yüklenen bu zorlayıcı muamelenin maksadı tamamıyla temin edemediğini anlatmıştır..

damat ferit paşa ile ilgili görsel sonucu

İstanbul böylece artan garipliklerle meşgulken, sulh şartları görüşülmek üzere bir Türk murahhas heyetinin Paris'e gelmesi oradaki Dörtler Meclisi tarafından talep edilmiş ve heyet bu suretle Paris'e gelmişti. Sonradan işitildiğine göre, padişahın Yıldız'a nakli Damat Ferid Paşa'nın tavsiye ettiği korunma tedbirlerinden olduğu halde heyetin Paris'e hareketinden sonra zat-ı şahaneye mahsus yatak odasının altında yangın çıkması, padişahı oldukça endişelendirmiş. Sadrazam İstanbul'a gelince, bu tehlikenin şüphesiz bir suikast eseri olduğunu, ancak kendisinin yokluğundan istifadeyle yapılabildiğini söylemiş. Bu işte veliahdın parmağı varsa da ispatı zor olduğu için sessizlikle geçiştirilmesiyle ve fakat veliahdın sıkı gözlem altında tutulup her türlü tedbirin alınmasıyla -kendisi taht-ı hümayunun muhafızı oldukça- böyle uğursuzlukların olmasına imkân verilmeyeceğini temin etmiş. Varlığının ne kadar gerekli olduğunu padişaha ispatla siyasi konumunu güçlendirmiş olduğu da güvenilir kişilerden işitildi..

ingiliz robert frew-damat ferid ile ilgili görsel sonucu     

Robert (Rahip) Frew (İngiliz istihbaratından, üstte sağda) takımı da bu fırsattan istifade padişah sarayına daha fazla sokularak İngiltere devletinin Ferid Paşa'ya tam güveni olduğunu, zamanı geldiğinde bunun sonuçlarının görüleceğini, daha birtakım boş ümitlerle birlikte arz etmekten çekinmediler. Ferid Paşa da veliaht sarayının etrafına bir casus şebekesi yerleştirmek, bir yere gittiğinde takip ettirmek gibi klasik tedbirlere aşırı derecede itina etmekten geri durmadı..
Frew'nun nasihati üzere bir taraftan da kendi kendine zat-ı şahaneye vermekte olduğu teminat arasında ölçüyü kaybeden sadrazam, yine Tevfik Paşa'dan işittiğime göre, bir gün İngiltere hükümetinin Türkiye'ye beş milyon lira borç vermeyi kabul ettiğini padişaha arz etmiş. Bundan bir iki gün sonra da Tevfik Paşa'nın, Mr. Adam Block tarafından kendisine verilecek hususi bir çay ziyafetinde, İstanbul'daki İngiliz temsilcisi Amiral De Robeck'le görüşeceğini padişaha söylemesi üzerine zat-ı şahane de İngiltere hükümetinin böyle mühim bir miktarı borç vermeyi kabul etmesinden dolayı amirale memnuniyetini özel olarak iletmesi için Tevfik Paşa'yı görevlendirmiş. Tevfik Paşa amirale bu iradeyi tebliğ edince amiral hayretler içinde kalmış :
"Böyle bir şeyin katiyen aslı ve esası yoktur. Sadrazam bana, bir gün, İngiltere'de bir borç anlaşması imzasından bahsetmesi üzerine bu fikrin icrasına halen imkân bulunamayacağını zemininde cevap verdiğimi, kendisinin yine ısrarla, 'Bir defa hükümetinize yazsanız' demesine karşı da, 'İngiltere ile henüz mütareke halinde bulunan bir devlete borç vermeyi hükümetime teklif edecek olursam bana ne gözle bakarlar' demiş olduğumu zat-ı şahaneye arz etmenizi önemle rica ederim. Aramızda halen münasebet olmadığı için bu rivayeti bizzat yalanlamaya muktedir olmadığımdan lütfunuza müracaat ediyorum" demiş..  Tevfik Paşa da bunu olduğu gibi arz etmiş. O zaman Padişah, "Demek ya sadrazam yalan söylüyor, ya İngiliz mümessili ?" deyince Tevfik Paşa, "Sadrazam yalan söyler mi, söylemez mi bilmem ; fakat İngiliz mümessili amiralin böyle bir yalanı söylemeyeceğine eminim," sözüyle karşılık vermiş..
İnsan hususi bir işinde bu derece açık bir yalanla kendisini aldatmaya çalışan bir müstahdemini bile hiç olmazsa yanından uzaklaştırır. Padişah böyle fahiş bir yalanla kendisini mühim bir meselede çocuk gibi aldatmaya cüret eden lalasını gizlice ikaz etti mi, bilmem. Fakat yanından ayırmadı. Çünkü o bekçilik olmasa bir taraftan veliahdın entrikaları, bir taraftan da Anadolu'da canlanan İttihatçıların (!) İstanbul'daki şubelerinin teşebbüsleri önünde hayatının tehlikede kalacağına inanıyordu ! İnsanın zihni bir defa korku ve vehimle doğru yoldan ayrıldı mı, artık o korkuyla ilgili olan şeyler için onda mantık aramak boşa yorgunluk oluyor..

damat ferit paşa ile ilgili görsel sonucu

Ferid Paşa içeride ve dışarıda kötü etkiler bırakan bu münasebetsizliklerini padişaha unutturmak için bir veliaht meselesi icat ederek Mecid Efendi'nin sarayını kara tarafından dikenli tellerle, deniz tarafından da Türk ve İngiliz polislerine ait motor ve sandallarla kuşattırmış. Bu muameleden üzülen veliahdın oğlu Şehzade Faruk Efendi bizim eve geldi. Olayı anlattı ve babası tarafından benimle görüşmek için emir aldığını söyleyerek, "ne yapılmak lazım geleceğini" sordu.
"Madem ki İngiliz polis motorları da işe akrışmış, İngiltere Sefareti'ne gidip bu müdahaleyi protesto ediniz !" dedim..
Bir taraftan da oldukça düzgün Türkçe konuşarak, o zaman İstanbul'da bulunan hemen bütün Türk ileri gelenleriyle görüşen Intelligence Service'e mensup Yüzbaşı Bennett'i davet ettim, geldi.
Yapılan muamelenin gayet çirkin olduğunu ve yalnız İstanbul halkında değil, şayet duyulursa, bütün Türklerde kötü etki yaratacağını anlattıktan sonra İngiliz polisinin bu yanlış hareketini hemen düzeltmesi lüzumunda ısrar ettim. Sözümü dinlerken haklı bulmuştu, akşamüstü tekrar geldi. İngiliz deniz polisinin derhal geri alındığını ve kendisi bizzat veliahdın sarayına giderek dikenli tel hattını kırdırıp attırdığını, veliahdı da görerek tatmin ettiğini ve yapılan münasebetsizlikten eser kalmadığını söyledi. Ben de teşekkür ettim. Ancak bu neticeye benim müdahalemden çok, şehzadenin sefaretteki teşebbüsünün sonucu olarak baktım, çünkü Mr. Bennett yukarıdan güçlü bir emir almadıkça sadrazamın ve arkadaşlarının tertiplerini kendi kendine altüst edemezdi..

ahmet reşit rey ile ilgili görsel sonucu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder