Sayfalar

958 ) DÜELLODA BİR NAZİYİ HACAMAT EDEN TÜRK GENCİ !..

süheyl furgaç ile ilgili görsel sonucu
Gerhard Eigel adında bir Alman gazeteci, 1988'in Kasım ayında, ahbaplık kurduğu bir "Galatasaraylı"dan inanılmaz gariplikte şaşırtıcı bir "masal" dinler. Sonra ülkesine döner dönmez oturur, gazetesi "Stuttgarter Zeitung" için aslında inanmadan bıyık altından gülerek dinlediği bu öyküyü yazar. Yazının başlığı aynen şöyledir : "Bir Türk Mavalı"...
İkinci Dünya Savaşı arifesinde Stuttgart'ta güya elektroteknik tahsil eden bir Türk genci, kendisine hakaret eden bir Naziyi düelloya davet etmiş. "Kahraman Türk genci", o güne kadar paşa babasının bayramdan bayrama kuşandığı merasim kılıcından başka eline kılıç almamış. Eskrim nedir bilmiyor. Hasmı ise, üniversitenin eskrim şampiyonu. Ancaaak ister inanın ister inanmayın, Türk genci bu düelloda Naziyi "hacamat etmiş" !... 
Gazetecinin İstanbul gezi izlenimleri 14 Kasım 1988'de, "maval" üslubunda yayımlandıktan sonra "Stuttgarter Zeitung"a okurlardan düelloyu doğrulayan mektuplar gelmeye başlar. Bunların içinde en ilginci, şüphesiz düellocu Türk'e eskrim dersleri veren, diplomalı antrenör Franz Kühner'den gelen mektuptu. Ayrıca olay sırasında aynı üniversitede öğrenci olup düelloya tanık olan Hermann Linse'den gelen mektup da önemliydi. Çünkü bu kişi, düelloyu kaybeden Nazinin en yakın arkadaşı..

    Galatasaray Tarihçesi ve 1933 Mezunlarının 50. Yılı ile ilgili görsel sonucu

İşte bu olayın sözünü bile etmeye tenezzül etmeyerek tam elli yıl kimseye anlatmayan "Türk genci", Süheyl Furgaç idi. (2006 yılında vefat eden) 1914 doğumlu Furgaç (üstte), 1987'de, çocukluk arkadaşı Ziyad Ebüzziya'nın Sahir Kozikoğlu ile birlikte hazırladığı "Galatasaray Tarihçesi ve 1933 Mezunlarının 50. Yılı" adlı kitapta, arkadaşının ısrarları sonucunda suskunluğunu bozdu, ancak "rakibinin hatırasına saygısızlık olur" diyerek adının saklı tutulmasını şart tutmuştu. Nitekim sözkonusu kitapta olay, adı meçhul "Galatasaraylı bir Türk gencinin" başından geçmiş gibi anlatıldı.. Ama yukarıda bahsettiğimiz Stuttgart Zeitung'ta çıkan yazı sonrasında okuyuculardan gelen mektuplar, olayın kahramanlarını meydana çıkarttı..

Ä°lgili resim

Süheyl Furgaç, son sadrazamlardan Müşir Ahmet İzzet Paşa'nın oğlu. Moda'da yaşıyor (1989 itibarıyla) ve babasının hatıratını yayına hazırlamakla meşgul.. Alman düellocunun adı ise Hans Bellem. Nazi Öğrenci Birliği  (Lüderitz) üyesi ve mimarlık öğrencisi..
Yıl 1938. Savaş eşikte. Nazilerin ülke çapında Alman olmayan her şeye karşı sürek avı başlattığı o alacakaranlık günlerden bir gün Galatasaray'dan arkadaşları "Zigot" Kemali Söylemezoğlu ve "Saksağan" Nüvid Arıcan ile Stuttgart Üniversitesi kantininde yemek yiyorlardı. Bu esnada SS üniformalı bir öğrenci başlarına dikildi ; "Bu masa derneğimize rezerve edilmiştir, kalkın !" diye gayet kabaca bağırdı. Süheyl Furgaç, "Pardon bilmiyorduk, yemeğimiz bitince kalkarız" karşılığını verince, beriki elindeki Nazi flamasını masaya dikerek, "Derhal kalkın !" diye bağırdı. Süheyl de bunun üzerine flamayı tuttuğu gibi masadan attı. Uzatmayalım, yaka paça kapışıyorlar, ilk darbeyi tam burnunun üzerine alan Furgaç'ın yüzü kan çanağına dönüyor..
Furgaç, ertesi gün, öğrenciler arasında bu gibi sorunları çözümlemekle sorumlu olan derneğe gidiyor, "Ondan kanunen şikayetçi değilim ama onu düelloya davet ediyorum." diyor..
O yıllarda Almanya'da izinli ve yalnızca kılıçla yapılan düello serbest. Rakipler çelik plakalarla berkitilmiş özel giysiler giyecek ve maske takacaktır. Öldürmek kesinlikle yasaktır. Hasmını öldüren cinayet suçuyla yargılanır. Ancak rakibi alabildiğine yaralamak serbesttir. Jüriyi tatmin edecek kadar ciddi bir kanama görüldüğünde, daha fazla "kanatan" düellonun galibi ilan edilir..
Tabancayla ve ölümüne düello edeceğini sanan Furgaç, kılıç şartını duyunca dona kalır. Çünkü kılıç kullanmayı bilmemektedir. Yine de sözünden geri dönmez, jüriden süre ister, buna üç ay süre verirler..
1988'de "Stuttgart Zeitung"a olaya tanık olduğunu yazan Franz Kühner'den bir ay ders alan Furgaç, bunu yeterli görmez, iki ay da Paris'te başka bir antrenörle çalışır ve Stuttgart'a döner. 
Düello günü gelip çatmıştır. Üniversite spor salonunda elli-altmış öğrencinin tanıklığında gerçekleşecek bu düello için ünlü Nazilerden Rudolf Hess'ten özel izin alınmıştır. Çünkü taraflardan biri Nazi, diğeri Türk'tür. Dışişlerinde bir sorun yaratılmamalıdır..
Dolu spor salonunda jüri ve düelloyu belgelemek için bir de fotoğrafçı yerini almıştır. Furgaç'ın rakibi Hans Bellem esas duruşa geçip düello geleneğinin âdeti üzerine avaz avaz bir tirat okumaya başlar
"Derken görüldü ki sağdan ve soldan / Yarımşar Türk aşağı düştü.." 
Bu meydan okuma şiiri, Alman şair Ludwig Uhland'a aittir. Alman şövalyelerin Türklerle yaptıkları savaşlarda, bir kılıç darbesiyle bir Türk'ü atıyla beraber nasıl ikiye biçtiğini anlatmaktadır..
Günlerden 10 Kasım 1938'dir. Almanya saatiyle 07-07.30, Türkiye saatiyle 09-09.30 sularında düello başlar. Yarım saat içinde Hans'ın ayakta duracak hali kalmamıştır. Furgaç pes ettirecek son darbeyi tam indirecekken, hakem araya girer ve düelloyu durdurur.. 
SS yanlısı öğrenciler o gece kantinde (sonucundan emin oldukları zaferi kutlamak için) üç yüz kişilik bir parti düzenlemişlerdir. Ancak o gece, "nasılsa galip gelecek" Hans Bellem için hazırlanmış "şeref köşesi"ne, mecburen -alnında küçük bir flasterle- Sühey Furgaç kurulur.. Bellem ise, başı sargılı, bir gözü tamamen bandajlı, bir kolu askıda ve ancak arkadaşlarının kolunda gelebilmiştir (altta, böyle bir düellodan çıkmış başka bir Alman düellocu)..
Sonradan dost olan iki düellocudan Hans Bellem, savaşın ilk aylarında "Alman şehidi" olur ve Nazilerin yenilgisini göremez... 

  duel in germany in 1930's ile ilgili görsel sonucu

1989'da Moda'daki evinde ziyaretine gittiğim Furgaç'ı, karşımda sırım gibi gayet dinç ve güler yüzlü bir ihtiyar olarak bulmuştum..
Yazdıklarıma inanmayabilirsiniz. Buna ben çok alınırım, ama sanırım o alçakgönüllü kahramanın umurunda bile olmazdı...   


uzun ince yolcular ile ilgili görsel sonucu  

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder