Sayfalar

978 ) "HÜRRİYET"E ATILAN İFTİRA !..


  1 mayıs 1948 hürriyet gazetesi ile ilgili görsel sonucu    türkiye türklerindir hürriyet ile ilgili görsel sonucu

Gazeteci yazar Tufan Türenç, "Babıâli'nin Öteki Yüzü" (Remzi Kitabevi, 2018) adlı kitabında ; gazetecilik ilke ve kurallarına ödünsüz bir şekilde bağlı olan Sedat Simavi'nin (1896-1953), yaşamı boyunca sorumlu gazetecilik ilkelerinden ayrılmadığını, bu yüzden de Babıâli'de saygın bir yeri olduğunu yazıyor..   
Sedat Simavi ilk olarak "Hande" isimli dergi ile yayın hayatına atıldığında henüz yirmi yaşındaymış.. Daha sonra "İnci" ve "Diken" adlı mizah dergilerini çıkarmış. Bunları da "Hanım", "Hacıyatmaz", "Yıldız", "Meraklı gazeteci", "Yeni Kitap" ve "Arkadaş" izlemiş.. 
Dergiler dünyasında lider duruma gelen Simavi, 1933 yılında büyük bir hamle yapmış ve yayın hayatı 1950'ye kadar sürecek olan ünlü "Yedigün" dergisini çıkarmış.. 
Bu arada Türkiye Gazeteciler Cemiyeti kurucuları arasında yer alan ve 1949'a kadar cemiyetin başkanlığını da yapan Sedat Simavi'nin en büyük ideali, ilgi ile okunacak bir kitle gazetesi yaratmaktır. Adını "Hürriyet" olarak belirlediği gazetesi için 1948'de düğmeye basar ve yoğun bir çalışma başlatır..
Günlük gazetenin teknik kadrosunu kurma görevini büyük oğlu Haldun'a veren Sedat Simavi, 18 yaşındaki küçük oğlu Erol'u ise sürekli yanında tutuyor ve gazetenin nasıl çıkarıldığını görmesini ve bunun inceliklerini öğrenmesini istiyordu..   

sedat simavi ile ilgili görsel sonucu     

Gazete baskı makinesi için Yahudi olan Burla Biraderler ile anlaştı. Burla Biraderler baskı makinelerinin Türkiye temsilcisiydi. Türkiye'deki bütün baskı makineleri onlar tarafından ithal ediliyordu. 
Bu arada Haldun Simavi de boş durmuyor, gazetenin teknik kadrosunu hızla kuruyordu. Babasının mükemmeliyetçi olduğunu bilen Haldun, araştırmaları sonucunda, Cihan Baban'ın sahibi olduğu "Tasvir" gazetesinin mürettiphanesini tam kadro olarak transfer etmişti..  
Makineler geldi kuruldu. Prova baskıları yapıldı. Artık "Hürriyet"in düğmesine basmak için her şey hazırdı. Sedat Simavi, eksik kalan ufak tefek işleri halletmek için oğlu Erol'u da yanına alarak yataklı trenle Ankara'ya hareket etti. Baba oğul akşam yemeği için restorana geçtiklerinde "Tasvir" gazetesinin sahibi Cihat Baban ile karşılaştılar. Baban merakla gazete hazırlıklarının nasıl gittiğini sordu. Sedat Simavi hazırlıkların tamamlandığını, birkaç güne kadar düğmeye basacaklarını söyledi. Sonra da dürüstçe şu itirafta bulundu :
"Bak Cihat, başkasından duyma benden duy. Gazetenin teknik kadrosunu kurma görevini bizim Haldun üstlendi. O bu işlerden anlar biliyorsun. Bana söylediğine göre senin mürettiphane çalışanlarıyla anlaşmış. Haberin olsun ; hepsini transfer ettik, önlemini al.."
Cihat Baban'ın yüzü bir anda allak bullak oldu. Büyük bir öfkeyle şöyle dedi : "Bana bak Sedat, benim mürettiphanemi çökerttiniz. Bunun acısını sizden çıkarırım.."
Sedat Simavi sakin bir sesle yanıt verdi : "Bu kadar kızacak ne var ? Yeni bir kadro kurarsın olur biter. Biz büyük bir yatırıma girdik, o nedenle Babıâli'nin en iyi kadrosunu kurmaya çalışıyoruz. Bunu anlayışla karşılaman gerekir."
Cihat Baban (altta) kıpkırmızı olmuştu. Yüksek sesle şöyle dedi :
"Bana bak Sedat ! Bu yaptığını asla affetmem. Bak göreceksin sana öyle bir iftira atacağım ki ömür boyu ondan kurtulamayacaksın. O leke üstünde damga gibi kalacak.."
Sonra da hırsla restoranı terk etti..

Ä°lgili resim

"Hürriyet"in dev baskı makinesinin düğmesine 1 Mayıs 1948 günü basıldı. Kısa zamanda Türkiye'nin en büyük gazetesi haline gelecek olan "Hürriyet" makinenin ağzından bir çağlayan gibi coşkuyla dökülmeye başladı..
Herkes sevinç içindeydi. Halk bu gazeteyi çok çabuk benimsedi ve "Hürriyet" her eve girmeye başladı. Ancak çok kısa bir süre sonra "Tasvir" gazetesinde çıkan küçük bir haber kafaları karıştırdı. Cihat Baban yapacağını yapmıştı !
Haber küçüktü ama atılan iftira o günkü ortamda altından kalkılmayacak kadar güçlüydü. Haberde Simavi ailesinin çıkardığı "Hürriyet"in Yahudi sermayesiyle kurulduğu iddia ediliyordu. 
Bu iftira kısa zamanda kulaktan kulağa tüm ülkeye yayıldı. Herkes "Tasvir" de çıkan ve aslı astarı olmayan iftirayı konuşuyordu. Bunun tamamen uydurma bir haber olduğu bir türlü anlatılamıyordu. Gerçekten de Cihat Baban'ın attığı iftira Simavi ailesinin üzerine bir damga gibi yapışmıştı..
Sedat Simavi'nin küçük oğlu Erol bu iftiranın yaygın bir şekilde konuşulmasından son derece rahatsızdı. İçi içini yiyordu. Bir gün dayanamadı ve muhasebeci Fahri Refiğ'in odasına girdi, kapıyı kilitledi ve büyük bir öfkeyle 70 yaşındaki emektar muhasebeciye sordu : "Şimdi sana bir soru soracağım. Bana gerçeği söylemezsen çocuklarının ölüsünü öp. Biz gazeteyi Yahudi sermayesiyle mi kurduk ?"
Bu soru, 70 yaşındaki Fahri Bey'i çıldırtmıştı : "Sen deli misin be ? Bu uydurma söylentilere nasıl inanıyorsun ? Defol serseri ! Burla Biraderler'e komisyonlarını bile son kuruşuna kadar ödedik. Kimseye borcumuz yok, bunu kafana yaz. Ne Yahudi sermayesiymiş.."
Gerçek buydu ama Cihat Baban'ın iftirası bugün bile "Hürriyet"e çamur atmak isteyenler tarafından zaman zaman hâlâ dile getiriliyor.
Sedat Simavi son derece dürüst bir insan olduğu için bu iftirayı hazmedemedi. Bir yazısında bunu şöyle yanıtladı : "Dört yüz yıllık Kütahyalı Germiyan soyundan gelen bir ailenin çocuğuyum. Yahudilikle ne işim olabilir ?"
Bununla da yetinmedi, "Hürriyet" başlığının sol yanına Türk bayrağı yerleştirtti ve altına da "Türkiye Türklerindir" yazısını koydurttu.
"Hürriyet"in başına Cihat Baban tarafından sarılan Yahudi sermayesi iftirasının gerçek öyküsü böyledir..   

tufan türenç babıali'nin öteki yüzü ile ilgili görsel sonucu

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder