Sayfalar

982 ) ANARŞİSTLERİN BABASI !..

Ä°lgili resim

Lev Tolstoy çelişkiler yumağı gibi görünür, değildir, çünkü dünya ve hayat, o kadar tekdüze gitmez. Lenin, Maksim Gorki ile yaptığı bir röportajda, Tolstoy'un yurttaşı ve dildaşı olmakla iftihar eder ; "Rus köylüsünü hiç kimse bu kont kadar anlayamaz," der ve kısık gözlerinin arkasından övünçle gülümser...
Tolstoy mistikti ama kilise ile arası kötüydü. Rus severler ve kilise adamlarından çok, solcularla ahbaplık etti. Rusya ona tapıyordu, o da Rusya'yı çok seviyordu. Tataristan'ın entelektüel politikacılarından biri söylemiştir : "Dostoyevski bildiğimiz gibi değil, aslında Rusluğu da yücelttiği yok, insanların dramını ve çelişkilerini ortaya koydu. O, insanların tasvircisidir. Ancak Tolstoy (altta 20 yaşında iken, 1848) yüceltir. Rus'tur.."
Gerçekten de Rusya'nın iç ve dış politikasını, savaşlarını, mahkûm milletlerin hakkını bu kadar savunan birinin aslında Rusya'yı yüceltmesi bizimki gibi tekdüze giden edebiyatlar için şaşırtıcı olabilir. Ama Tolstoy'un da, Rus edebiyatının da büyüklüğü ortadadır..

Ä°lgili resim    lev tolstoy and his wife ile ilgili görsel sonucu

Tolstoy kiliseyi sevmiyordu. kilise de onu sevmedi. Ama Hıristiyan'dı. İnançlıydı. İslam dinine yakınlık duydu. Diğer Doğu dinlerine de.. Bu ilgi onun gençliğinde Kazan Üniversitesi'nde Doğu dilleri okuması için yeterli olmadı. Tolstoy orada iyi bir talebe değildi. Mektebi bıraktı. 23 yaşında kumardan iflas etti. Kurtuluşu Rusya'nın ordusunda buldu (üstte). Kafkasya'ya gönderildi. Puşkin ve Lermontov'u büyüleyen Kafkasya.. "Hacı Murat"ı yazdığı ortam.. Kırım Savaşı'nda, Sivastopol'da savaşı tüm acısıyla dile getirdi. Çariçe yazdıklarını gözyaşlarıyla okumuştu. Cephe gerisine çağrıldı. 
Kendi sınıfını ve dünyasını sevmiyordu. Sadece Rusya'nın bürokrasisini değil, 1857'deki Avrupa gezisinde Batı'nın en ileri ülkelerinin devlet yapısını gördü. Rusya'nın aristokratı, Batı dillerini ve edebiyatını çocukluktan öğrenmişti. Bu tip, Avrupa'yı büyük şehrin garında vagondan indiği gün değil, çoktan öğrenmiş iyice incelemiştir. Tolstoy, Avrupa gezisine başladığında Avrupa'yı biliyordu. 1857 onu çarpan bir yıl oldu. Devlet onun için uzak durulması gereken bir aparattı. Bu mistik kont, kilise ve devlet gibi en önemli iki teşkilatın düşmanıydı. Ailesinin mülkü olan Yasnaya Polyana'ya çekildi. Bir bakıma devlet ve düzeni barışçıl bir tutumla reddeden Hristiyan anarşistlerin babası sayılırdı.. 
Rusya, Kropotkin'in yanında, onunla aynı yerde durmasa da, anarşist düşüncenin en dikkate değer adamını yetiştirmiş sayılır..

   lev tolstoy and his wife ile ilgili görsel sonucu

Lev Tolstoy, eski takvimle 7 Eylül 1828'de Yasnaya Polyana'da doğdu. Ama ailesinin malikânesinde ölmedi. 82. yaşına kadar sadece malikânedeki binlerce çocuğu okutmak ve yeni atölyelerde çeşitli zanaat öğretmekle kalmadı, yeni Rusya'nın ahlak düşkünlüklerini, yeni kapitalistleşen Rusya'nın kirlenme diyebileceğimiz etkilerini eleştirdi. 
Dünyanın ve Rusya'nın her yanından akan insanlar, Yasnaya Polyana'yı kutsal bir yer haline çevirmişlerdi. Tuhaf şey, bugün dahi öyledir. İnsanlar ya Dostoyevski'nin evini kutsal yer gibi ziyaret ediyor ya da Tolstoy'un köyünü.. Topraklarını köylülere dağıtmaya kalktığı gün, ona on üç çocuk doğuran karısı Sofya (Behrs) Andreyevna ile müthiş bir kavgaya girişti, köyü terk etti. Bazılarına göre Kudüs'e, daha doğrusu İstanbul'a doğru yola çıkıyordu. Hastalandı ve Astapovo istasyon şefinin evinde, 1910 yılının 20 Kasım günü, zatürreden öldü.. Bütün Rusya sarsılmıştı... Cenaze günü bütün sokaklar bir "aziz"i selamlayan kitlelerle doluydu. Gene de dünyadan habersiz köylülerden bazıları "Bir asilzade ölmüş," dediler...
Tolstoy'u bütün dünya okuyor ve seviyordu. Ama kendisine Nobel Ödülü verilmediğini belirteyim... 

lev tolstoy and his wife ile ilgili görsel sonucu     lev tolstoy and his wife ile ilgili görsel sonucu

Yasnaya Polyana, onun toprağı sürdüğü, atölyede çalıştığı, okul çocuklarıyla ve sayısız torunlarıyla, ailesiyle, köylüleriyle meşgul olduğu yerdi. "Art nouveau" tarzında güzel bir yazı masası vardı (altta). Aynısını İzmir Bornova'da bir otelde gördüm. Herhalde elli-yüz adet kadar imal edilen masalardan biri Tolstoy'a, biri de İzmirli bir Levanten'in önüne düşmüştü. Tolstoy'unki mukaddes emanet olarak ziyaret ediliyor. İzmir'dekinin ise üstünü biçip alt tarafını beyaza boyamışlardı. Zavallı masanın Rusya'daki ikizi gibi kutsanacağı bir çevreyi seçme imkanı olmamıştı..

Ä°lgili resim

Yeryüzünün bu en büyük yazarının yazdıklarını, zavallı eşi Sofya, onun okunaksız yazısından temize çeker, bir tür redaksiyonunu yapardı. Tolstoy temize çekilmiş müsveddenin üzerine iştahla oturur, sayfalar bir daha ciğerci peşkirine döner. Kelimeler gider gelir, pasajlar çıkar, pasajlar girer. Sekiz çocuk büyüten kadıncağız, bir daha temize çeker, sonra bir daha.. Nihayet matbaaya gider, bu sefer defalarca gidip gelen konttan mürettipler yaka silker. Büyük Tolstoy matbaa işçilerinin protesto sedaları ile mürettiphaneden uzaklaştırılır. Bu dünyada kaleme alınan hiçbir eser, onunki kadar tashihten geçmemiştir. Tolstoy'u okumaya, onun üslup ve tekniğine alışan biri, geveze romancıları, Türkçe bilmeyenleri okuyabilir mi ? Tolstoy okunmadan roman olabilir mi ? Ve o okunmadan Rusya anlaşılabilir mi ?..
Tolstoy'un üslubu uzun zaman Rusya'yı etkiledi. 20. yüzyılın ünlü Sovyet yazarı Şolohov, edebiyat çevrelerinde Tolstoy taklitçisi olmakla sorgulandığında, "Onun taklitçisi olabilmekle onur duyarım," diye cevap vermişti..

  lev tolstoy and his wife ile ilgili görsel sonucu    

İLBER ORTAYLI'NIN "DEFTERİMDEN PORTRELER" ADLI KİTABINDAN DERLENMİŞ BİR YAZIDIR.. 

   Ä°lgili resim                 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder