281 ) BALKAN HARBİ'NE DOĞRU !..
İkinci Meşrutiyet'in ilanında, imparatorluğu oluşturan halklar arasında yeni rejimin ana siyaseti iki kelime ile özetleniyordu : İttihad-ı Anasır !.. Yani, halkların arasındaki birlik !... Bu ilke veya sloganın, yetmiş yıl önce Tanzimat'ın ilan ettiği "Bila Tefrik-i Cins-ü Mezhep", yani imparatorluğu oluşturan halklar arasında ; din, mezhep, cins ve ırk farkı gözetilmeksizin kanun karşısında eşitlik prensibinden pek farkı yoktu. Hatta Tanzimat'ın formülü, gerçeğe daha yakındı. Çünkü Tanzimat'tan önce imparatorlukta, eski ve güçlü devirlerden kalan bir İslam-Hristiyan farklılığı vardı. Bazı durumlarda Hristiyanların hor görülmesi havası hala devam ediyordu. Fakat İkinci Meşrutiyet ilan edilirken, imparatorluktaki Hristiyanlar artık güçlenmişlerdi ve hor görülmüyorlardı. Çünkü Tanzimat'tan sonra Hristiyanlar, şehirlerde sanayi ve ticareti ellerinde toplamışlar ve her yerde zenginleşmişlerdi. Askere alınmadıkları için, istikrarlı bir bir gelişme sağlayabilmişlerdi. Din bakımından müdahalede bulunulmuyor, yönetimde istedikleri gibi iş bulabiliyorlardı. Şehir ve kasabalarda en iyi yerler ve mahalleler onlarındı. Tefeciliğe onlar hakimdi. Hristiyan din adamları ve reisleri vilayetlerde ve merkezde, en saygın kişilerdi. Tanzimat'tan bu yana, dış devletlerden koruyucular da bulmuşlardı. Ortodokslar Rusya'nın, Katolikler Fransa'nın koruyucu kanatları altındaydılar. Hatta Türk olmayan Müslüman unsurlar bile, Türklere göre ayrıcalıklı konumdaydılar..
Bu nedenle İkinci Meşrutiyet'te, Tanzimat'ın hedef tuttuğu İslam-Hristiyan veya Türk-Türk olmayan ilişkilerine benzer ilişkiler artık yoktu. Durum Hristiyanlar lehine ve İslamlar, hele Türkler aleyhine dönmüştü. "Halkların Birliği" formülü aslında Türk olmayanlara değil, Türklere bir müjde getirmeliydi !. Artık Türklere de bir hayat hakkı tanınmalıydı. Türk olmayanlar da asker olmalıydı, refah ve iş alanlarını Türklerle paylaşmalıydı.
Bunlara ek olarak, Türk olmayanlar arasına Milliyetçi akımlar girmişti. Bu milli akımlar Türkler arasında yoktu. Yani çağdaş akımlar konusunda Türkler geri kalmışlardı. Türk olmayan milletler İkinci Meşrutiyet'ten artık, halkların birliğini değil, ayrılığı bekliyorlardı. Her milli topluluğun kendi özel haklarını, kendi coğrafya sınırları içinde kendi özerk yönetim serbestisini bekliyorlardı...
İttihat ve Terakki ise milliyetçiliğe yabancıydı ; en azından Balkan Savaşı'na kadar.. Onlar kendilerini Osmanlı sayıyorlardı. Çünkü imparatorluğun yönetimi ve bu imparatorluğu sürdürmek görevi onların üstüne düşüyordu artık.. O halde 10 temmuz ihtilalinden sonra Osmanlı İmparatorluğu zaten parçalanmaya, ve dağılmaya gebeydi denilebilir mi ? Evet !.. İkinci Meşrutiyet'te Osmanlı İmparatorluğu, er geç parçalanacaktı. Bu, kaçınılmaz bir sonuçtu !..
Bu sonuç, ayrıca şu nedene de dayanıyordu : Yalnız Osmanlı değil, bütün imparatorlukların tasfiyesi, artık çağın gereğiydi.. Çağ, artık milliyetler çağıydı.. Milliyetçilik ; milli topraklar üzerinde, milli hakimiyet ve kültür, yani özgür bir bütünlük demekti. Sınıflar esasına dayansalar da !...
Ama Osmanlı, neden diğer imparatorlukların hepsinden önce gidiyordu bu parçalanmaya ?.. Çünkü Osmanlı İmparatorluğu ; devrin bütün imparatorlukları arasında, ekonomik ve kültürel yönden en geri olanıydı. Kendi ülkesinde, bir ekonomik ilişkiler birliğini, bir pazar birliğini, bir kültür birliğini ve kültür birliği üstünde egemen milletin kültür üstünlüğünü kuramamıştı. Ülkede egemen olan milletin ; ekonomik yatırımları, altyapı birliği, milli sermaye ve kredi teşkilatları yoktu. Egemen millet olan Türklerin kültür alanında, kendi yönetimlerindeki halklara vereceği değer ve kuruluşları yoktu..
Kaldı ki bütün imparatorluk ; yabancı sermaye denetimi, borç esareti altındaydı. Kapitülasyonlarla zincirlenmişti. Her alanda gerilik ve yönetim sefaleti içindeydi. Devletin bütün dayanağı, asker ve jandarmadan ibaretti !. Her kaynaşan yere Türk askeri veya jandarması sürülüyordu..
19. yüzyılda Balkan milletleri, artık kendi devletlerini kurmuş bulunuyorlardı. Yani daha Balkan Savaşı patlamadan Balkan milliyetçiliği, Balkan toprakları üstünde kendi merkez ve odaklarını yaratmıştı. Bir Bulgar devleti, bir Sırp devleti, Karadağ ve Yunan devleti vardı. Bu devletlerin koruyucuları da belliydi. Ayrıca bu devletler tarafından çevrelenen Arnavutluk da, ayrıca devlet olmak istiyordu..
İkinci Meşrutiyet'in öncüleri acaba bütün bu şartları olduğu gibi değerlendirebiliyorlar mıydı ?.. Bu bölgelere göre ve bölge içindeki halkın etnik durumlarına uyan reformlara ve yönetim iyileştirmesine gidebilirler miydi ?.. Eski merkeziyetçiliği arka plana atan ama imparatorluğun bazı bağıntılarını da koruyan bir yönetim sistemi kurabilirler miydi ?.. Bu suretle Balkan Savaşı dramı önlenebilir ve Balkan Türklüğü, kanlı bir tasfiyeye uğramaktan kurtulabilir miydi ?..
Bu soruları yanıtlamak zor !.. Çünkü böyle bir reform için İttihat ve Terakki'nin hiçbir planı, hiçbir formülü yoktu. İhtilalden sonra yönetime el koyacak bir önder kadro da yaratılamamıştı. Devlet adamları, liderleri, öncüleri yoktu. Özetle Parti, çağdaş bir siyasi kültürden yoksundu..
Zaten Balkan Savaşı öncesi krizler ; basın, parti ve parlamento anarşisi de bundan ileri geliyordu. Balkan komiteciliğinde geçerli olan zihniyet, silahşorluk alışkanlıkları, suikastlar gibi işler ise, devlet yönetimi için zararlıydı... Güçlü ve geçici bir dikta rejimi belki açıklanabilirdi ama bu küçük çabalar, ancak zarar verirdi. Böylece şartlar, çarklarını döndürdüler ve sonuçta da olan oldu !..
Osmanlı için 1912 yılı ekim ayında başlayan Balkan Savaşı öyküsü, kanlı bir film şeridinin, yıldırım hızıyla dönüşüdür adeta !.. Tarihte bir imparatorluk ordusunun bu kadar hızlı ve yüz kızartıcı sahnelerle çözülüşünün örneği pek yoktur da denilebilir..
18. yüzyılın sonlarına kadar Balkan Hristiyanları arasında esaslı çatışmalar olmadı. Milli akımlar henüz gelişmemişti. Fener Patrikhanesi'nin dini hakimiyeti Balkanlı Hristiyanlar üzerinde tanıdı. Halbuki Patriklik, Ortodoks Patrikliği idi. Balkan Slavları da, büyük çoğunlukla Ortodoks idi. Patrikhanenin resmi dili Yunanca olduğu için, ibadetler de Yunanca idi. Fakat Rum papazları, ya da İstanbul Patrikhanesinin atadığı ve kendisine bağlı papazların Slavlara davranışları iyi değildi. Böylece, Balkan Hristiyanları arasında ilk geçimsizlik, Kilise sorununda başladı. Sonuçta Sırplar ve daha sonra da Bulgarlar, İstanbul Rum Patrikliğinin vesayet ve kontrolünden kurtuldular..
Bulgar Kilisesinin tam bağımsızlığı ancak İkinci Meşrutiyet yıllarında tamamlandı. Böylece Balkan Hristiyanları arasındaki pürüzlü konu ortadan kalktı. Kiliselerin bağımsızlığı üzerine, kiliselerde ibadetin her Slav milletinin kendi dilinde oluşu, Kilisede aynı millette ve aynı dili konuşan papazların etkisini artırdı. Bu papazlar yolu ile milli Kilise, kendisini milli mücadelenin emrine verdi. Ve bu sonuç, Balkan Hristiyanlarının bilinçlenmesi, milli duygu ve milli birliğin yerleşmesi konusunda önemli bir etken oldu.
Böylece bir taraftan okullar ; basın ve aydınlar, diğer taraftan Kilise ve papazlar elinde geliştirilen milli kurtuluş hareketleri, 1912 Balkan Savaşı öncesi, artık olgunlaşmış durumdaydı..
Gerçi kiliseler anlaşmazlığı kalkmıştı. Fakat bu sefer de Osmanlı Makedonyası'nın taksimi üzerinde çatışmalar başlamıştı. Makedonya'nın ; Bulgarlar, Sırplar ve Yunanlılar arasında nasıl bölüşüleceği konusunda görüşler, istekler çeşitliydi. İşte bu anlaşmazlıktır ki Bulgarlar, Sırplar ve Yunanlılar arasında Osmanlı Devleti'ne karşı ve devletler düzeyinde bir anlaşmaya varılmasını, yani bir ittifak oluşturularak ortak saldırıya geçilmesini önlüyordu. Daha doğrusu Bulgarlarla Yunanlıların, Bulgarlarla Sırpların, hatta Yunanlılarla Arnavutların birbirlerine karşı kuşku ve nefretleri, Osmanlılara karşı olan düşmanlıklarından daha güçlüydü..
Fakat Meşrutiyet'in ilanından sonra ve din etkilerinin müdahalesi ile, hızlı bir yaklaşma hareketi başladı. Bu hareket ; çeşitli Balkan komitelerinin Osmanlılara karşı olan silahlı saldırılarını durdurdukları, Balkanlar'da çete hareketlerinin yavaşladığı dönemde geliştirildi. Osmanlı ordusunun en zayıf günlerinde bu gelişme, kesin sonuçlara ulaştırıldı. Yüzyıllardır birbirlerine sırt çeviren Balkan Hristiyanları ve onların, 19. yüzyıl içinde kurdukları devletler, birbirleriyle siyasi ittifaklar bağlamayı başardılar. Gerçi bu anlaşmalar güç şartlar içinde ve geç başarılabildi ama Balkan Savaşı'nın ilanından önce, ittifaklar tamamlanmıştı. Artık Osmanlılara toptan saldırabilirlerdi..
1910'da Bulgaristan ile Karadağ arasında ilk uzlaşmaya varıldı. 1911'de Balkan ittifak düşüncesi artık güç kazanmıştı. 1912 mayıs ayı içinde Bulgaristan ile Yunanistan ve Bulgaristan ile Sırbistan arasında yazılı anlaşmalara varıldı. Ama bu anlaşmalar, henüz bir askeri ittifak niteliğinde değildi. Fakat Bulgar Hükumeti daha 26 ağustos 1912'de Kralın başkanlığında yapılan toplantıda, Türkiye ile savaş kararı aldı. Aynı yıl içinde Balkanlar'da patlayan Arnavutluk isyanları Babıali'yi halsizleştirince, Balkan devletleri arasında harekete geçmek istekleri güçlendi. Çünkü ortada Osmanlı hakimiyeti çok sarsılmıştı. Balkanlar'da gerçi kalabalık bir Osmanlı ordusu vardı ama, bu ordu, savaş gücü ve disiplini olmadığını Arnavutluk isyanlarında ortaya vurmuştu..
İşte bu şartlar ve bu hava içindedir ki, 28 eylül 1912'de dört hükumet, yani Karadağ, Sırbistan, Bulgaristan ve Yunanistan arasında ittifak anlaşması imzalandı. 30 eylülde bu siyasi ittifak, askeri bir ittifak anlaşmasıyla tamamlandırıldı. 1 ekimde ise Balkan devletleri seferberliklerini ilan ettiler. Hedef, Osmanlı ve Balkan vilayetleri idi !..
Başta Avusturya olmak üzere büyük devletler, aracılık için girişimlerde bulundular. Sorunların barış yoluyla çözümlenmesini istediler.. Fakat yeni müttefikler artık, kendilerinin Babıali'ye müracaat etmek ve Osmanlı Hükumetinden reformlar için güvence almak kararında olduklarını bildirdiler. Bu reform istekleri ortak bir nota ile 14 ekim 1912'de İstanbul Hükumetine bildirildi. Bu tarih, İtalya ile imzalanan barış anlaşmasından, yani Trablus'un ve Adalar'ın İtalya'ya terk edilmesinden bir gün önceye rastlar.
Karadağ Hükumeti, diğer Balkan devletlerine öncü olarak daha 8 ekimde savaş açmıştı. 17 ekim 1912'de ise, silahlar patladı.
Osmanlı Hükumetinin Rumeli'den kanlı tasfiyesi, yani Balkan Savaşı, artık başlamıştı !...
( ŞEVKET SÜREYYA AYDEMİR'İN YAZILARINDAN DERLENMİŞTİR.. )
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hürriyet
KAYNAK OLARAK KULLANDIĞIM KİTAPLAR..
-------------------------------------------------------
1.DEVLET-İ ALİYYE.I...HALİL İNALCIK 2.OSMANLILAR..HALİL İNALCIK
3.İMP.'UN EN UZUN YÜZYILI..İLBER ORTAYLI
4.SON İMP. OSMANLI..İLBER ORTAYLI
5.TARİHİN IŞIĞINDA..İLBER ORTAYLI
6.OSM. TOPLUMUNDA AİLE..İLBER ORTAYLI
7.OSM.'YI YENİDEN KEŞFETMEK..İ.ORTAYLI
8.BATILILAŞMA YOLUNDA..İLBER ORTAYLI
9.OSMANLI TARİHİ..A.DE LAMARTINE
10.OSMANLI..CAROLİNE FİNKEL
11.OSM.İMP.TARİHİ..NICOLEA JORGA
12,BÜYÜK TÜRK..NICOLEA JORGA
13.YENİLMEZ TÜRK...NICOLEA JORGA
14.TÜRKİYE TARİHİ..ED.SİNA AKŞİN
15.OSM.DÜNYASI VE İNSANLARI..GÜLGÜN ÜÇEL
16.OSMANLI ORDUSU..GÜLGÜN ÜÇEL-AYBET
17,BU MÜLKÜN SULTANLARI..NECDET SAKAOĞLU 18.YENİÇERİLER..REŞAT EKREM KOÇU
19.SON PADİŞAH..YILMAZ ÇETİNER
20.SORULARLA OSM. ..ERHAN AFYONCU
21. SOKOLLU ...RADOVAN SAMARCIC
22. OSM.İMP.TARİHİ...A.CEVDET PAŞA
23. OSM.GERÇEĞİ..ERDOĞAN AYDIN
24. FATİH VE FETİH..ERDOĞAN AYDIN
25.KADINLAR SALTANATI..A.REFİK ALTINAY
26.DOĞU'YA BAKIŞ..GERALD MACLEAN
27.AT SIRTINDA ANADOLU..FREDERIC BURNABY
28.ABDÜLMECİD..HIFZI TOPUZ
29.ŞAH SULTAN ..İSKENDER PALA
30.FLORANSA BÜYÜCÜSÜ..S.RUSHDIE
31.TARİHİMİZLE YÜZLEŞMEK..EMRE KONGAR
32.PARİS'TE BİR OSM.SEFİRİ..ŞEVKET RADO
33.TARİHİN SAKLANAN YÜZÜ..ÇETİN ALTAN
34.OSM.İMP.'DA SON 300 YIL..ALAIN PALMER
35.KONSTANTİNİYYE..PHİLİP MANSELL
36.TÜRKİYE'NİN SİYASİ İNTİHARI..CENGİZ ÖZAKINCI
37.BU VATAN BÖYLE KURTULDU..EROL MÜTERCİMLER
38.16.YÜZYILDA İSTANBUL..METİN AND
39. ERKEN MODERN OSMANLILAR.. VIRGINIA H. AKSAN-DANIEL GOFFMAN
40."POPÜLER TARİH" VE "NTV TARİH " DERGİLERİ
41.İKİNCİ ADAM..Ş.SÜREYYA AYDEMİR
42.HAYAT..AYŞE KULİN
43.DEVRİM VE DEMOKRASİ..NUMAN ESİN
44.BİR NUMARALI TANIK..KURTUL ALTUĞ
45.İHTİLALİN MANTIĞI..Ş.S.AYDEMİR
46.KUTSAL İSYAN...HASAN İZZETTİN DİNAMO
47.KUTSAL BARIŞ...HASAN İZZETTİN DİNAMO
48.ÇÖL KRALİÇESİ...JANET WALLACH
49.YÖNETMENLER,FİLMLER,ÜLKELER..A.DORSAY
50.AY HIRSIZI...SUNAY AKIN
51.ONLAR HEP ORADAYDI...SUNAY AKIN
52.KULE CANBAZI...SUNAY AKIN
53.LÜZUMSUZ BİLGİLER ANSİKLOPEDİSİ..TAMER KORUGAN
54.PRENS..NİCCOLO MACHİAVELLİ
55.İSTANBUL'DA BİR ZÜRAFA..SUNAY AKIN
56.KIZ KULESİNDEKİ KIZILDERİLİ..S.AKIN
57.AH BEYOĞLU,VAH BEYOĞLU..SALAH BİRSEL
58.İSTANBUL-PARİS..SALAH BİRSEL
59.YAVUZ'UN KÜPESİ..ERHAN AFYONCU
60.OSMANLI PADİŞAHLARININ HAYAT HİKAYELERİ...YILMAZ ÖZTUNA
61.BİZİM DİPLOMATLAR..BİLAL N.ŞİMŞİR
62.KİM VAR İMİŞ BİZ BURADA YOĞ İKEN..CEMAL KAFADAR
63.RÜZGARIN GÖLGESİ..CARLOS RUIZ ZAFON
64.MELEĞİN OYUNU..CARLOS RUIZ ZAFON
65.ORTA DOĞU..TAYYAR ARI
66.ABD-ORTA DOĞU-TÜRKİYE..HALUK GERGER
67.ORTA DOĞU.. BERNARD LEWIS
68.ON BİR CUMHURBAŞKANI ON BİR ÖYKÜ.. CÜNEYT ARCAYÜREK
69.ÖFKELİ YILLAR...ALTAN ÖYMEN
70.ATATÜRK'TEN SONRA BUGÜNLERE NASIL GELDİK ?..CÜNEYT ARCAYÜREK
71.ÇANKAYA...CÜNEYT ARCAYÜREK
72.DEMOKRASİNİN İLK YILLARI..C.ARCAYÜREK
73.YENİ İKTİDAR,YENİ DÖNEM..C.ARCAYÜREK
74.BİR İKTİDAR,BİR İHTİLAL..C.ARCAYÜREK
75.NEREDEYSE BİR BALİNA..STEVE JONES
76.MOSSAD GİZLİ TARİHİ...GORDON THOMAS
77.BARIŞA SON VEREN BARIŞ...DAVID FROMKIN
78.SULARIN GETİRDİĞİ PADİŞAH..CAHİT ÜLKÜ
79.TANK SESİYLE UYANMAK..HASAN CEMAL
80.BİR MANİNİZ YOKSA.. ...AYFER TUNÇ
81.ALATURKAFRANKA..ERCAN ÇİTLİOĞLU
82.SUÇUMUZ MÜKEMMEL OLMAK..S.DUMAN
83.DARBE...STEPHEN KINZER
84.ÖZAL HİKAYESİ..HASAN CEMAL
85.TURGUT NEREDEN KOŞUYOR ? ..E.ÇÖLAŞAN
86.YEDİ TEPE ANADOLU...ALİ CANİP OLGUNLU
87."K", "DERBEDER BİR KAHİN"...CANSU YILMAZÇELİK
88.LATİFE HANIM...İPEK ÇALIŞLAR
89."K",YIKIK BİR SARAYDIR DÜNYA..PERİHAN ÖZCAN
90.BEYAZ PERDEDE KIRMIZI FİLMLER.. ATİLLA DORSAY
91.TEK ADAM..Ş.SÜREYYA AYDEMİR
92.DAHİLER VE AŞKLARI...ÖZCAN ERDOĞAN
93.HAYATIM KİTAP..YAŞAR AKSOY
94.BOĞAZİÇİ ŞINGIR MINGIR..SALAH BİRSEL
95.BİR EKONOMİK TETİKÇİNİN İTİRAFLARI...JOHN PERKİNS
96.CUMHURİYET TARİHİ YALANLARI 1. VE 2. CİLT...SİNAN MEYDAN
97. KOMPLO TEORİLERİ..EROL MÜTERCİMLER
98.ÖNCE KADINLAR VE ÇOCUKLAR..SUNAY AKIN
99.BİR ÇİFT AYAKKABI..SUNAY AKIN
100. BENİM CUMHURİYET'İM..EMİNE UŞAKLIGİL
101.DARAĞACINDA ÜÇ FİDAN..NİHAT BEHRAM
102.NEREYE..CAN DÜNDAR
103.İSTANBUL'DAN SAYFALAR..İLBER ORTAYLI
104.BİZİM İZMİRİMİZ..MELİH GÜRSOY
105.GİZLENEN TARİH..BRİAN HAUGHTON
106.BERGAMA DÜŞLERİMİN ŞEHRİ,İZMİR SEVDAM..SELAHATTİN TURAL
107.GÖLGEDEKİLER..CAN DÜNDAR
108.KIRMIZI BİSİKLET..CAN DÜNDAR
109.YAKAMDAKİ YÜZLER..CAN DÜNDAR
110.GEÇMİŞ AYRINTIDA SAKLIDIR..CEMİL KOÇAK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder