

Sultan İkinci Mahmud döneminde isyan eden Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa'nın oğlu İbrahim Paşa, 30 bin askeriyle Konya'ya kadar ilerlemiş, orada Serdar-ı Ekrem Reşid Paşa'nın komutasındaki 60 bin kişilik Osmanlı ordusunu ; karışıklık, düzensizlik ve kararsızlık yüzünden mağlup edebilmiş ve bu yenilgi Reşit Paşa'nın da esirliği ile sonuçlanmıştı. Bu darbe İstanbul'da pek üzücü bir etki uyandırmıştı..
Bunun üzerine ; Fransa, İngiltere ve Rusya elçileri yardım önerisinde bulundular. Bunların arasından Rusya'nın, Mehmet Ali Paşa saldırısını İstanbul'dan uzak tutmak için, koşulsuz sunduğu hizmet önerisi Osmanlı Devletini ürkütüyordu..
Fransa da, Rusya'nın bu şekilde işe karışmasını kıskanarak, Babıali'yi doğrudan doğruya Mısır ile anlaşmaya razı etmeye çalışıyordu. Aslında Fransa ne Osmanlı'yı ne de Mısır'ı düşünüyordu ; sadece Rusya'nın bu kargaşalıktan yarar sağlamasına engel olmak istiyordu..
İngiltere ise bu konuda Fransa'dan ayrılmak istemiyor, Doğu'daki menfaatleri açısından Fransa ile ittifakı uygun görüyordu..
Fakat Konya'da alınan yenilginin dehşeti, Padişah'ı Rusya'nın birçok kez önerdiği yardımı, Rus Elçisi Botanief'ten istemeye götürdü. Bu gelişme üzerine Morayef adlı komutan, Sivastopol donanmasını İstanbul'a getirmek üzere, St.Petersburg'tan yola çıktı..
Fransa Elçisi Varenne işin bu durumu almasına üzülerek, Babıali katında etkili girişimlerde bulundu. Mehmet Ali Paşa'nın eski düşmanı Hüsrev Paşa'nın konağında büyük bir meclis toplandı. Mehmet Ali Paşa hakkında yayınlanan kovulmuşluk ilanının hükmünün devlete itaati koşuluyla iptali, istediği Şam valiliğinin kendisine verilmesi, Halil Paşa'nın da barış görüşmeleri için görevlendirilmesine karar verildi..

Fakat İbrahim Paşa ; Konya galibiyetinden sonra ; artık babasının önceden önerdiği koşullarla barış yapmaya razı olmadığını ve kendisinin Bursa üzerine ilerlemesini emrettiğini bildiriyordu..

Geminin yola çıkışından sonra İbrahim Paşa'dan Fransa Elçisine bir mektup geldi.. Babasından Kütahya'da durması buyruğunu almış olduğunu bildiriyordu. Elçi derhal Padişah'a başvurarak onu, Rusya'dan yardım isteme talebini geri çekme konusunda ikna etti. Ama Sultan'ın mesajını götüren gemi, İstanbul'a doğru hareket eden Rus filosuna rastlamayacak bir rota izlediğinden, Rus filosu 20 Şubat günü İstanbul Boğazı'na ulaştı !..

Elçi Rosenne bunu tereddütsüz taahhüt ederek imzasını attı ve Mehmet Ali Paşa'ya ; Akka, Kudüs, Trablusşam ve Nablus sancaklarının kendisine verileceğini ve bu koşullarla Babıali ile barış yapmasını önererek, kendi selameti için bu öneriyi kabul etmesini, çünkü eğer gerekirse Fransa'nın böyle bir barışı silahla gerçekleştirmeye çalışacağını bildirdi. Elçi, eğer bu öneri reddedilecek olursa, Fransız uyrukluların Mısır'ı derhal terk etmesi için yazdığı bir buyruğu getirecek olan yaverinin Mısır'a hareket edeceği tehdidini savurmayı da ihmal etmedi..
Mehmet Ali Paşa, bir siyasi ölüm anlamına gelen bu önerileri kabul etmektense ; şan ve şerefle ölümü yeğleyeceğini elçiye bildirdiği gibi ; Babıali'ye de bir ültimatom vererek, bütün Şam vilayeti ile Adana'nın kendisine verilmesi için beş gün süre verdiğini, bu sürenin bitiminde ordusunun İstanbul'a doğru hareket edeceğini bildirdi..
Bir yandan Fransa Elçisi durumu berbat bir hale getirirken ; diğer yandan Rusya delegesi Morayef büyük bir incelik göstererek ; Babıali ile ilişki kurduktan sonra ; İskenderiye'ye giderek Mehmet Ali Paşa ile görüşmüş ve tam bir anlaşma yapılmasını sağlamıştı. Bu arada İbrahim Paşa'ya da durma emri verilmiş ve kırk günlük bir mütareke olması da sağlanmıştı..
Fakat Rus donanması bir türlü İstanbul Boğazından çekilip gidemiyor, Babıali'nin bu konuda Rusya elçisine yazdığı tezkireler günlerce yanıtsız kalıyordu. Daha sonra gelen yanıtlarda da, donanmanın elverişsiz hava şartları nedeniyle yola çıkamadığı bildiriliyordu !.. Sonra nihayet havalar düzeldi ve bu mazeret de geçerliliğini yitirdi.
Ama bu defa da İzmir'de çıkan bir olay, Rusların geri dönüşlerini ertelemesine neden oldu. Bu olayı Kamil Paşa, "Tarih-i Siyasi-i Devlet-i Ali'ye-i Osmaniye" adlı eserinde şöyle anlatıyor :
"Daha önce Konya'nın düşmesinin civar illere dehşet vermesi üzerine Mehmet Ağa adında bir serseri ; İbrahim Paşa'nın vekili süsü ile, dört arkadaşıyla birlikte İzmir'e gelip Mısır Valisi adına hükumeti ele geçirmiş ve yerel memurları kovmuştu !..
"Bu olay Babıali'yi şüphelendirmişti. Fransa Elçisi durumu İbrahim Paşa'ya bildirerek, düşmanca niyetini gösteren bu eylemin tehlikeli sonuçlarını ihtar etti. Bu arada elçi, bandırasının indirilmesi konusunda İzmir konsolosuna emir vermiş, İngiltere konsolosu da aynı işlemi yapmış olduğundan ; bu gösterinin etkisiyle 'geçici hükumet' (!) çekilip asıl memurlar yerlerine dönmüşlerdi.
"İbrahim Paşa da Fransa Elçisi Rosenne'e verdiği yanıtta ; İzmir olayının kendi bilgisi dışında olduğunu bildirmişti. Rusya Elçisi Botanief de bu yanıtın geldiği 20 Mart gününe kadar beklemişti.. Bu yanıttan sonra artık Rusların geri dönmesi için bir engel kalmamıştı.."
Nihayet 14 Mayıs 1833 tarihinde ; Kütahya'da Mısır ile yapılan barış antlaşması üzerine ; Rus donanması da İstanbul'dan çekilip gitmişti..
Aslında Rus donanması Kütahya Anlaşmasından sonra bile İstanbul'u terk etmek istememişti.. Ancak ; Lord Ponsonby adlı İngiltere Elçisi, ayrıca İngiltere ve Fransa savaş gemilerinden bazıları, bir gösteri niteliğinde, İzmir'e gelince ; bu, Rusları geri dönmeye zorlayan bir etken oldu !...

RAİF NEZİHİ'nin "İzmir'in Tarihi" adlı kitabından derlenmiştir..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder