Sayfalar

585 ) ÇERKES ETHEM.. SONA DOĞRU ADIM ADIM !...

    

Batı Cephesi Kumandanı Albay İsmet Bey, 1920 yılı Kasım ayı ortalarında, Eskişehir'de görevine başladı. Fakat bu cephede kaynayan bir yara vardı : Çerkes Ethem sorunu !..
İsmet Bey'in göreve gelmesiyle beraber Ethem, hastalığını ileri sürerek Ankara'ya gelmişti. O geldikten sonra, şehre esaslı bir kuşku havası sindi : Ethem Ankara'da ne yapacaktı ?..
Çeşitli dedikodular kenti sardı. Ethem'in Kütahya'daki karargahından, hem de Mustafa Kemal'e garip telgraflar çekiliyordu.. Örneğin Ali Fuat Paşa'nın Moskova'ya elçi olarak gönderilmesi hakkında şöyle bir telgraf gelmişti :
"Bu gibi zatların çevrenizden uzaklaştırılması, zatı devletlerinin diktatörlük ilan edeceğiniz kanısını uyandırmaktadır."
Demek ki artık düğüm kopacaktı.. Kopması da gerekiyordu zaten..
Ethem'le kardeşi Reşit Ankara'da, diğer kardeşleri Tevfik, Kütahya'da Kuva-yı Seyyare'nin yani Ethem kuvvetlerinin başındaydılar. Ethem Ankara'da bir dert kaynağı idi. Kütahya'daki Tevfik Bey ise Batı Cephesi Kumandanlığına karşı cephe almıştı. Yunanlılara gelince, Bursa cephesinde büyük yığınaklar yapıyorlardı. Hatta İznik cephesinde, Batı Cephesi Kumandanı İsmet Bey'in, yerinde gidip vaziyeti görmesini gerektirecek kadar hareketli bir durum vardı. Kuva-yı Seyyare her gün durumu daha belirsiz fakat isyancı bir hal alıyordu. Cephe kumandanının yazıları ya cevapsız bırakılıyordu, yahut da gayet sert, aksi, incitici yanıtlar geliyordu. Hatta bir aralık, cephe raporları tamamen kesildi. Bunun sebebini soran Cephe Kumandanı İsmet Bey'e, Kuva-yı Seyyare adına bir yüzbaşının imzasıyla garip bir cevap geldi :
"Raporlar gerektiği zaman Ankara'daki BMM Başkanlığına gönderilmiştir. İmza : Yüzbaşı Tahsin"
Demek Batı Cephesi, cephenin bir kısmını elinde tutan Kuva-yı Seyyare'den rapor da alamayacaktı. Bu kuvvetten, hem de bir yüzbaşı, dilerse cephe kumandanına muhatap olabileceği gibi, canı istediği zaman da doğrudan doğruya BMM Başkanlığına yazı yazabilecekti..
Kuva-yı Seyyare kuvvetleri üzerinde kardeşi Ethem'in vekili olan Tevfik Bey'den, usulü dairesinde umumi kuvvet cetvelleri isteyen İsmet Bey'e şöyle bir cevap gelmişti :
"Kuva-yı Seyyare, ne bir tümen, ne de düzenli bir kuvvet haline getirilemez. Bu serserilerin başına ne bir subay, ne de bir hesap memuru koymak mümkün olmamakla beraber, bunun kabulüne de olanak yoktur. Çünkü subay gördüler mi, Azrail görmüş gibi isyan ediyorlar. Bizim müfrezelerimiz, Pehlivan Ağa , Sarı Mehmet, Topal İsmail gibi adamlar tarafından yönetilmektedir. Bölük eminleri de yazdığını okuyamaz ve okuduklarını yazamaz adamlardan ibarettir. Hem 'sen ne yapıyorsun' diye bunların değiştirilmeleri de mümkün değildir. Kuva-yı Seyyare'nin gelişi güzel yönetilmesi gerekir.."



İyi ama, bir savaş cephesinin geleceği artık gelişigüzel serserilerin keyfine bırakılabilir miydi ?  Bir cephe bu şekilde yönetilebilir miydi ? Bir ulusal mücadelenin kaderi, başıbozuk bir kalabalığa emanet edilebilir miydi ?..
Mustafa Kemal, Ankara'daki durumun endişe verici gelişmelerini izliyordu. Cephe raporlarını Çerkes Ethem (yukarıda sağda) Ankara'da ve dilediği zaman doğrudan doğruya Mustafa Kemal'e veriyordu. Mustafa Kemal, en son tevazu kademesinde Tevfik Bey'i (yukarıda solda) uyarmak istedi :
"Birinci Kuva-yı Seyyare Kumandanı Vekili Tevfik Beyefendiye :
"İki üç günden beri doğrudan doğruya tarafı acizaneme göndermekte olduğunuz raporların son maddesinde, Batı Cephesi Ordu Kumandanlığına verilmiş olduğunun kayıtlı bulunmaması dikkatimi çekti. Bu, yanlışlıkla mı olmuştur ? Yoksa bir sebebe mi dayanmaktadır ? Bu hususta bilgi verilmesini rica ederim.
İmza : TBMM Başkanı Mustafa Kemal."
Mustafa Kemal'in bu mütevazı uyarısına yanıt bile verilmedi. Tevfik Bey ise Kütahya'dan Ankara'ya, kardeşine, ve çevrede duyulabileceğini de hesaplayarak
gayet sert yazılar yazıyordu :
"Batı Cephesi Kumandanı İsmet Bey'in bu cephe kumandanlığını idare edemeyeceğini anlıyorum. Batı Cephesi Kumandanını bundan böyle amir olarak tanımıyorum..."
Mustafa Kemal diyor ki :
"Ethem ve kardeşleri ve kendilerinin fikirlerine uyan bazı arkadaşları, ulusal hükumete isyana karar vermişlerdi. Bu kararlarının uygulanması için cephede Tevfik Bey kuvvetlerini cephe gerisine çekerek toplanmak, Ankara'da da, Çerkes Ethem'le kardeşi Reşit Bey ( yukarıda ortada), siyasi zemini hazırlamakla meşguldüler.. Ethem ve kardeşlerinin isyanından asla çekinmiyordum. Onun için gayet serin ve geniş hareket ediyordum. Fiili ve mütecaviz hareketlerinin kamuoyunda daha çok ortaya çıkmasını bekleyerek gereğini yapmayı tercih ediyordum.."



Bu arada Çerkes Ethem bir defasında Mustafa Kemal'e, Ankara İstasyonundaki bürosunda garip bir ziyarette bulundu.. Peşinde tepeden tırnağa silahlı adamları olarak, birden ve bu yeri basar gibi, Mustafa Kemal'in binasına girdi. Kafilenin bir kısmı derhal kapıları tuttu, bir kısmı merdiven başlarıyla yukarı holü istila ettiler. Mustafa Kemal'in kapısına da silahlılar dikildi ve Ethem, Mustafa Kemal'in odasına daldı.. 
Amacı ne idi, hala bilinmez.. Fakat Mustafa Kemal hiç telaş etmedi. Gayet soğukkanlı davrandı. Konuğunu çok nezaketle kabul etti, hal hatır sordu, sağlığı ile ilgilendi. Ethem Bey de konuşmayı dağıtmadı. Aslında nazik, terbiyeli, uysal bir insan görünüşünde kaldı. Muhakkak ki bazı seçkin vasıfları ve yetenekleri olan, fakat gene anlaşıldığına göre, kaba ve dengesiz kardeşlerinin etkisi altında kalan, maceralara itilen Ethem, Mustafa Kemal Paşa'nın yanından saygıyla ayrıldı. Holdeki, merdivenlerdeki, dışarıdaki silahşorlarını peşine taktı ve çekildi gitti..
Öyle sanılır ki Mustafa Kemal, o gün kesinlikle bir tehlike atlatmıştı. Bu tehlikeyi atlatışta onun silahı, sadece soğukkanlılığı, sükuneti, nezaketi ve bütün bunların üstünde de, karşısındaki basit insanı bir anda büyüleyen, üstün, vakarlı ve hakim kişiliği olsa gerektir..

İstanbul Hükumetinin temsilcileri olan Dahiliye Nazırı İzzet ve Bahriye Nazırı Salih Paşalar, Mustafa Kemal ile görüşmek üzere Bilecik'e gelmiş veya gelmek üzereydiler. Yunanlıların İnönü yönünde yığınakları her gün artıyordu. Çerkes Ethem kuvvetlerini artık yok saymak lazımdı ve Kütahya cephesi Yunanlılara açıktı.. Her an bir Yunan taarruzu bekleniyordu. İsmet Bey, en çetin günlerini yaşıyordu. Gece, gündüz ayaktaydı..
Bu karışık şartlar içinde Mustafa Kemal, gene en kudretli silahına, yani mantıklı sükunetine başvurdu. Ethem'e kendisiyle beraber Eskişehir'e gelmesini ve orada İsmet Bey'le durumu inceleyerek gerekli önlemlerin birlikte alınmasını önerdi. Bu teklifin kabul edilmeyeceğini biliyordu. Ethem hastalığını ileri sürdü. Belki biraz da hastaydı. Ama Mustafa Kemal, onu mutlaka Ankara'dan ayırmak istiyordu. Sonunda, isteyerek istemeyerek, yola çıkıldı. Eskişehir'e varıldı. Fakat bu sefer de Ethem Bey istasyonda ortadan kayboldu. Paşa'nın sorusuna, kardeşi Reşit Bey şu manalı cevabı verdi :
"Ethem Bey bu dakikada kuvvetlerinin başındadır !.."

Ethem Bey orada bulunmadığı gibi, Reşit Bey'le yapılan masa başı görüşmeleri de hiçbir sonuç vermiyordu. Reşit Bey'in ölçüleri kesindi :
"Kardeşlerim birer kahramandırlar. Hiç kimsenin emri altına giremezler. Herkes bunu böylece kabul etmeye mecburdur !.."

İşte bu noktada, Mustafa Kemal artık bu duruma başka türlü el koymak vaktinin geldiğini anladı :
"Bu dakikaya kadar sizinle, eski bir arkadaşınız sıfatı ile ve sizin lehinize bir sonuca ulaşmak samimi duygusuyla görüşüyordum. Bu dakikadan itibaren arkadaşlık ve hususiyete ait vaziyetim sona ermiştir. Şimdi karşınızda Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve Hükumetinin Başkanı bulunmaktadır. Devlet Başkanı sıfatıyla, Batı Cephesi Kumandanına durum neyi gerektiriyorsa, yetkilerini kullanmasını emrediyorum.."

O dakikaya kadar avazı çıkarcasına konuşan Reşit Bey şaşalar. Sığınıcı bir vaziyet alır. Derhal karar alınmamasını, kardeşinin yanına giderek bir çare bulmak ümitlerini mırıldanır. Ama artık söz Batı Cephesi Kumandanı İsmet Bey'indir :
"Maiyetimde bulunan kumandanların herhangi biri, bana itaatsizlik etmiş olabilir. Ben onu eğitmek ve yola getirmek gücüne sahibim. Bu konuda henüz kimseye karşı güçsüzlüğümü itiraf etmiş ve hiç kimsenin, bana ait olan bu görevin yapılmasının kolaylaştırılması için yardımını rica etmiş değilim. Ben durumumun gereğini yaparım.."

Kördüğümü çözecek olan adam, bu düğümün üzerine artık elini koymuştu..



ŞEVKET SÜREYYA AYDEMİR'in "Tek Adam" Üçlüsünün 2. cildinden derlenmiştir..   

Hiç yorum yok:

Hürriyet

KAYNAK OLARAK KULLANDIĞIM KİTAPLAR..
-------------------------------------------------------
1.DEVLET-İ ALİYYE.I...HALİL İNALCIK 2.OSMANLILAR..HALİL İNALCIK
3.İMP.'UN EN UZUN YÜZYILI..İLBER ORTAYLI
4.SON İMP. OSMANLI..İLBER ORTAYLI
5.TARİHİN IŞIĞINDA..İLBER ORTAYLI
6.OSM. TOPLUMUNDA AİLE..İLBER ORTAYLI
7.OSM.'YI YENİDEN KEŞFETMEK..İ.ORTAYLI
8.BATILILAŞMA YOLUNDA..İLBER ORTAYLI
9.OSMANLI TARİHİ..A.DE LAMARTINE
10.OSMANLI..CAROLİNE FİNKEL
11.OSM.İMP.TARİHİ..NICOLEA JORGA
12,BÜYÜK TÜRK..NICOLEA JORGA
13.YENİLMEZ TÜRK...NICOLEA JORGA
14.TÜRKİYE TARİHİ..ED.SİNA AKŞİN
15.OSM.DÜNYASI VE İNSANLARI..GÜLGÜN ÜÇEL
16.OSMANLI ORDUSU..GÜLGÜN ÜÇEL-AYBET
17,BU MÜLKÜN SULTANLARI..NECDET SAKAOĞLU 18.YENİÇERİLER..REŞAT EKREM KOÇU
19.SON PADİŞAH..YILMAZ ÇETİNER
20.SORULARLA OSM. ..ERHAN AFYONCU
21. SOKOLLU ...RADOVAN SAMARCIC
22. OSM.İMP.TARİHİ...A.CEVDET PAŞA
23. OSM.GERÇEĞİ..ERDOĞAN AYDIN
24. FATİH VE FETİH..ERDOĞAN AYDIN
25.KADINLAR SALTANATI..A.REFİK ALTINAY
26.DOĞU'YA BAKIŞ..GERALD MACLEAN
27.AT SIRTINDA ANADOLU..FREDERIC BURNABY
28.ABDÜLMECİD..HIFZI TOPUZ
29.ŞAH SULTAN ..İSKENDER PALA
30.FLORANSA BÜYÜCÜSÜ..S.RUSHDIE
31.TARİHİMİZLE YÜZLEŞMEK..EMRE KONGAR
32.PARİS'TE BİR OSM.SEFİRİ..ŞEVKET RADO
33.TARİHİN SAKLANAN YÜZÜ..ÇETİN ALTAN
34.OSM.İMP.'DA SON 300 YIL..ALAIN PALMER
35.KONSTANTİNİYYE..PHİLİP MANSELL
36.TÜRKİYE'NİN SİYASİ İNTİHARI..CENGİZ ÖZAKINCI
37.BU VATAN BÖYLE KURTULDU..EROL MÜTERCİMLER
38.16.YÜZYILDA İSTANBUL..METİN AND
39. ERKEN MODERN OSMANLILAR.. VIRGINIA H. AKSAN-DANIEL GOFFMAN
40."POPÜLER TARİH" VE "NTV TARİH " DERGİLERİ
41.İKİNCİ ADAM..Ş.SÜREYYA AYDEMİR
42.HAYAT..AYŞE KULİN
43.DEVRİM VE DEMOKRASİ..NUMAN ESİN
44.BİR NUMARALI TANIK..KURTUL ALTUĞ
45.İHTİLALİN MANTIĞI..Ş.S.AYDEMİR
46.KUTSAL İSYAN...HASAN İZZETTİN DİNAMO
47.KUTSAL BARIŞ...HASAN İZZETTİN DİNAMO
48.ÇÖL KRALİÇESİ...JANET WALLACH
49.YÖNETMENLER,FİLMLER,ÜLKELER..A.DORSAY
50.AY HIRSIZI...SUNAY AKIN
51.ONLAR HEP ORADAYDI...SUNAY AKIN
52.KULE CANBAZI...SUNAY AKIN
53.LÜZUMSUZ BİLGİLER ANSİKLOPEDİSİ..TAMER KORUGAN
54.PRENS..NİCCOLO MACHİAVELLİ
55.İSTANBUL'DA BİR ZÜRAFA..SUNAY AKIN
56.KIZ KULESİNDEKİ KIZILDERİLİ..S.AKIN
57.AH BEYOĞLU,VAH BEYOĞLU..SALAH BİRSEL
58.İSTANBUL-PARİS..SALAH BİRSEL
59.YAVUZ'UN KÜPESİ..ERHAN AFYONCU
60.OSMANLI PADİŞAHLARININ HAYAT HİKAYELERİ...YILMAZ ÖZTUNA
61.BİZİM DİPLOMATLAR..BİLAL N.ŞİMŞİR
62.KİM VAR İMİŞ BİZ BURADA YOĞ İKEN..CEMAL KAFADAR
63.RÜZGARIN GÖLGESİ..CARLOS RUIZ ZAFON
64.MELEĞİN OYUNU..CARLOS RUIZ ZAFON
65.ORTA DOĞU..TAYYAR ARI
66.ABD-ORTA DOĞU-TÜRKİYE..HALUK GERGER
67.ORTA DOĞU.. BERNARD LEWIS
68.ON BİR CUMHURBAŞKANI ON BİR ÖYKÜ.. CÜNEYT ARCAYÜREK
69.ÖFKELİ YILLAR...ALTAN ÖYMEN
70.ATATÜRK'TEN SONRA BUGÜNLERE NASIL GELDİK ?..CÜNEYT ARCAYÜREK
71.ÇANKAYA...CÜNEYT ARCAYÜREK
72.DEMOKRASİNİN İLK YILLARI..C.ARCAYÜREK
73.YENİ İKTİDAR,YENİ DÖNEM..C.ARCAYÜREK
74.BİR İKTİDAR,BİR İHTİLAL..C.ARCAYÜREK
75.NEREDEYSE BİR BALİNA..STEVE JONES
76.MOSSAD GİZLİ TARİHİ...GORDON THOMAS
77.BARIŞA SON VEREN BARIŞ...DAVID FROMKIN
78.SULARIN GETİRDİĞİ PADİŞAH..CAHİT ÜLKÜ
79.TANK SESİYLE UYANMAK..HASAN CEMAL
80.BİR MANİNİZ YOKSA.. ...AYFER TUNÇ
81.ALATURKAFRANKA..ERCAN ÇİTLİOĞLU
82.SUÇUMUZ MÜKEMMEL OLMAK..S.DUMAN
83.DARBE...STEPHEN KINZER
84.ÖZAL HİKAYESİ..HASAN CEMAL
85.TURGUT NEREDEN KOŞUYOR ? ..E.ÇÖLAŞAN
86.YEDİ TEPE ANADOLU...ALİ CANİP OLGUNLU
87."K", "DERBEDER BİR KAHİN"...CANSU YILMAZÇELİK
88.LATİFE HANIM...İPEK ÇALIŞLAR
89."K",YIKIK BİR SARAYDIR DÜNYA..PERİHAN ÖZCAN
90.BEYAZ PERDEDE KIRMIZI FİLMLER.. ATİLLA DORSAY
91.TEK ADAM..Ş.SÜREYYA AYDEMİR
92.DAHİLER VE AŞKLARI...ÖZCAN ERDOĞAN
93.HAYATIM KİTAP..YAŞAR AKSOY
94.BOĞAZİÇİ ŞINGIR MINGIR..SALAH BİRSEL
95.BİR EKONOMİK TETİKÇİNİN İTİRAFLARI...JOHN PERKİNS
96.CUMHURİYET TARİHİ YALANLARI 1. VE 2. CİLT...SİNAN MEYDAN
97. KOMPLO TEORİLERİ..EROL MÜTERCİMLER
98.ÖNCE KADINLAR VE ÇOCUKLAR..SUNAY AKIN
99.BİR ÇİFT AYAKKABI..SUNAY AKIN
100. BENİM CUMHURİYET'İM..EMİNE UŞAKLIGİL
101.DARAĞACINDA ÜÇ FİDAN..NİHAT BEHRAM
102.NEREYE..CAN DÜNDAR
103.İSTANBUL'DAN SAYFALAR..İLBER ORTAYLI
104.BİZİM İZMİRİMİZ..MELİH GÜRSOY
105.GİZLENEN TARİH..BRİAN HAUGHTON
106.BERGAMA DÜŞLERİMİN ŞEHRİ,İZMİR SEVDAM..SELAHATTİN TURAL
107.GÖLGEDEKİLER..CAN DÜNDAR
108.KIRMIZI BİSİKLET..CAN DÜNDAR
109.YAKAMDAKİ YÜZLER..CAN DÜNDAR
110.GEÇMİŞ AYRINTIDA SAKLIDIR..CEMİL KOÇAK