957 ) ÇAR İÇKİYİ YASAKLADIĞINDA !...
1914 yılının Ağustos sonlarına gelindiğinde, Doğu Prusya'da çok sayıdaki Rus ve Alman askeri arasında büyük bir savaşın çıkmak üzere olduğu haberi Moskova'ya ulaştı. Almanlar tarafından "Tannenberg" olarak adlandırılan bu savaş (altta sağda), birkaç gün sonra iki Rus ordusunun bozguna uğraması ve itibarını yitiren komutanlardan birinin intihar etmesiyle sonuçlandı..
Moskova'daki gece hayatı devam ediyordu. Ne var ki, arka planda Birinci Dünya Savaşı korkunç bir acımasızlıkla yayılırken, hiçbir şey artık eskisi gibi olamazdı. Rus cephesindeki savaş, batıda yürütülen savaştan çok farklı bir niteliğe büründü. 1914 Ağustos'unda ve Eylül başlarında, Belçika üzerinden Fransa'ya doğru ilkin hızlı bir şekilde ilerlemiş olan Almanlar, Paris'in yalnızca 35 mil dışındayken durduruldular. Rusya'nın Tannenberg Savaşı ile sonlanan talihsiz Doğu Prusya saldırısı, Fransız başkentinin kurtulmasına yardımcı olmuştu. Bundan sonra, savaşın geri kalan büyük bölümünde, Batı cephesi, şiddetli bir siper savaşı biçimini aldı ve Manş Denizi'nden İsviçre'ye uzanan eğri hat boyunca görece az hareket olduysa da büyük kıyımlar yaşandı..
Doğuda, savaş geniş kapsamlı, değişken ve daha da kanlıydı. Tannenberg'den sonra, 1914 yılının Eylül başlarında, 400 mil güneydeki Rus orduları, Avusturya-Macaristan'ın Galiçya bölgesine saldırarak önemli bir kaleyi ele geçirdiler, bir diğerini kuşattılar ve yüz binin üzerinde tutsak aldılar. Savaşın büyük kısmında, bu bölge her iki tarafın büyük çaplı geri çekilmelerine ve ilerlemelerine sahne olacak ve savaş tırpanının her yöne savruluşunda, korkunç kayıplar verilecekti..
Bununla birlikte, savaş kırımının tüm kanıtları, yüzlerce mil uzaklıktaki olaylar hakkındaki raporlardan ibaret değildi. Rusya'nın muazzam ordusu daha çok seferber edildikçe -sonunda 15 milyon kişiyi bulacaktı- Moskova'nın her yerinde, sokaklarda, tiyatrolarda ve tramvaylarda üniformalı erkekler görülüyordu artık.. İmparatorluğun batı cephesindeki savaşlardan kaçan sığınmacılar da Moskova'ya gelmeye başladılar ; yığınla yaralı hastane ve klinikleri doldurdu ; Avusturyalı savaş tutsaklarıyla dolu trenler daha doğudaki noktalara giderken buradan geçiyordu..
Eğlence sektöründe çalışanlar açısından en önemli değişiklik içki yasağı idi. Rusya'nın "kuru yasa"sı, 1920'de ABD'de olduğu gibi, hiçbir zaman ülkenin resmi yasası ilan edilmediyse de, seferberlik sırasında alkollü içki satışına getirilen bir dizi kısıtlama olarak başladı ve Çar'ın, alkollü içki satışının savaş süresince bütün imparatorlukta durdurulması "dileğiyle" sonlandı. Fiili satış düzenlemesi yerel yönetimlerin takdirine bırakılmıştı. Bununla birlikte, hemen hepsi bu düzenleme işine giriştiler. Moskova, restoran sınıflandırmasına göre restoranların içki satışını sınırlayan ilk kent oldu ; onun ardından Petrograd ve sonunda ülkenin geri kalanı geldi..
Başlangıçta, bu sınırlamanın sonuçları çok çarpıcı görünüyordu. Bazı Rus ve yabancı gözlemciler, ülke halkının ayıklığı içten benimsediğini belirttiler. Ordu, beklenilen sürenin yarısında seferber olmuşa benziyordu çünkü erat askere teslim olduğunda Japonya ile savaş sırasında olduğu gibi sarhoş değildi. "Rusya'da sarhoşluk gözden kayboldu" diye bildirdi, "New York Tribune"; "dünya tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir durum bu" diye haber verdi, Moskova'da yaşayan heyecanlı bir İngiliz ; bir diğeri, "dünya tarihindeki en büyük reformlardan biri" diye haykırdı.. ABD Senatosu, yasak uygulaması konusunda bilgi vermesi için, Rus parlamentosu Duma'ya resmi bir ricada bulundu ve bir Amerikan heyeti, incelemede bulunmak üzere taşra şehri Samara'ya kadar gitti..
Ancak, daha 10. yüzyılda Kiev Büyük Knezi Vladimir'in, "Rusya'nın en büyük keyfi içmektir" dediği söylenir, nitekim eski alışkanlıklar çarçabuk yeniden kendini gösterdi. Halkın hiç hoş karşılamadığı bu yasaklama ; hile, ihlal ve kaçakçılık deryasında yok olup gitti.. Birkaç yıl sonra ABD'de olan da buydu..
Ruslar, daha kısıtlamalar tam anlamıyla yürürlüğe girmeden, bunlardan kaçınmak için gerekli adımları atmaya başladılar. Sözgelimi, 1914 Kasım'ı ortalarında Petrograd'da bulunan bir Amerikalı, daha sabahın dördünde, içki satan dükkanların önünde binlerce kadın, erkek ve çocuğun sıralandığını görmüştü ve üstelik şiddetli bir kar fırtınası vardı ve yasak yürürlüğe girmeden şarap ve bira alabilecekleri son gündü. Yasaklamadan sonra, ister votka olsun, ister şarap olsun, Moskovalıların herhangi bir içki elde etmesinin tek bir yasal yolu vardı : Doktor reçetesiyle, sınırlı miktarda ve yalnızca bir defalığına. Bununla birlikte, azar azar, ölçülü olması beklenen bu miktar, "şifalı tıpa" rüşvet karşılığında açıldığından, çok geçmeden "sel"e dönüşüyordu.. Bu arada, yasadışı damıtma cihazları ve kaçak içki üretimi de artmaya başladı..
Moskova'daki bazı yeme içme tesisleri, sürahide veya meyve suyu ya da maden suyu şişelerinde alkollü içki sunarak (üstte) görüntüyü kurtarma zahmetine girmişti. Garsonlar masalara semaverde votka getiriyor ve müşteriler bunu porselen fincanla içiyordu. Ancak, başka restoranlar bu yasayı dikkate almayıp her şeyi açıktan açığa sattılar. Kıtlık nedeniyle fiyatlar fırladı ve içki kaçakçılığı son derece kazançlı bir iş haline geldi. 1915'de, şık bir kafeşantanda bir şişe Fransız şampanyası, bugünün parasıyla 1.000 dolar edebiliyordu. Votka satışı, içki yasağı öncesinde, Rus yönetiminin tekelinde olmuş ve imparatorluk hazinesine büyük gelir getirmişti. Bu büyük kazançların bir kısmı, içki üreticileri artık kaçak votkalarını hammadde maliyetinin yüzde birkaç bin katı fiyata sattıklarından ve devlet aracısı da olmadığından, özel ellere akmaya başladı. Çar II. Nikola'nın bile kendi çıkarmış olduğu yasağa uymadığı ve limonlu konyağını afiyetle içmeye devam ettiği söyleniyordu. Ancak, maiyetindekilerle birlikte cepheye gittiklerinde, koşullar gereği özveride bulunuyorlar ve kristal kadeh kullanmaktan sakınıp, gümüş kupada içiyorlardı !..
VLADIMIR ALEXANDROV'UN "SİYAH RUS" ADLI KİTABINDAN DERLENMİŞ BİR YAZIDIR..
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hürriyet
KAYNAK OLARAK KULLANDIĞIM KİTAPLAR..
-------------------------------------------------------
1.DEVLET-İ ALİYYE.I...HALİL İNALCIK 2.OSMANLILAR..HALİL İNALCIK
3.İMP.'UN EN UZUN YÜZYILI..İLBER ORTAYLI
4.SON İMP. OSMANLI..İLBER ORTAYLI
5.TARİHİN IŞIĞINDA..İLBER ORTAYLI
6.OSM. TOPLUMUNDA AİLE..İLBER ORTAYLI
7.OSM.'YI YENİDEN KEŞFETMEK..İ.ORTAYLI
8.BATILILAŞMA YOLUNDA..İLBER ORTAYLI
9.OSMANLI TARİHİ..A.DE LAMARTINE
10.OSMANLI..CAROLİNE FİNKEL
11.OSM.İMP.TARİHİ..NICOLEA JORGA
12,BÜYÜK TÜRK..NICOLEA JORGA
13.YENİLMEZ TÜRK...NICOLEA JORGA
14.TÜRKİYE TARİHİ..ED.SİNA AKŞİN
15.OSM.DÜNYASI VE İNSANLARI..GÜLGÜN ÜÇEL
16.OSMANLI ORDUSU..GÜLGÜN ÜÇEL-AYBET
17,BU MÜLKÜN SULTANLARI..NECDET SAKAOĞLU 18.YENİÇERİLER..REŞAT EKREM KOÇU
19.SON PADİŞAH..YILMAZ ÇETİNER
20.SORULARLA OSM. ..ERHAN AFYONCU
21. SOKOLLU ...RADOVAN SAMARCIC
22. OSM.İMP.TARİHİ...A.CEVDET PAŞA
23. OSM.GERÇEĞİ..ERDOĞAN AYDIN
24. FATİH VE FETİH..ERDOĞAN AYDIN
25.KADINLAR SALTANATI..A.REFİK ALTINAY
26.DOĞU'YA BAKIŞ..GERALD MACLEAN
27.AT SIRTINDA ANADOLU..FREDERIC BURNABY
28.ABDÜLMECİD..HIFZI TOPUZ
29.ŞAH SULTAN ..İSKENDER PALA
30.FLORANSA BÜYÜCÜSÜ..S.RUSHDIE
31.TARİHİMİZLE YÜZLEŞMEK..EMRE KONGAR
32.PARİS'TE BİR OSM.SEFİRİ..ŞEVKET RADO
33.TARİHİN SAKLANAN YÜZÜ..ÇETİN ALTAN
34.OSM.İMP.'DA SON 300 YIL..ALAIN PALMER
35.KONSTANTİNİYYE..PHİLİP MANSELL
36.TÜRKİYE'NİN SİYASİ İNTİHARI..CENGİZ ÖZAKINCI
37.BU VATAN BÖYLE KURTULDU..EROL MÜTERCİMLER
38.16.YÜZYILDA İSTANBUL..METİN AND
39. ERKEN MODERN OSMANLILAR.. VIRGINIA H. AKSAN-DANIEL GOFFMAN
40."POPÜLER TARİH" VE "NTV TARİH " DERGİLERİ
41.İKİNCİ ADAM..Ş.SÜREYYA AYDEMİR
42.HAYAT..AYŞE KULİN
43.DEVRİM VE DEMOKRASİ..NUMAN ESİN
44.BİR NUMARALI TANIK..KURTUL ALTUĞ
45.İHTİLALİN MANTIĞI..Ş.S.AYDEMİR
46.KUTSAL İSYAN...HASAN İZZETTİN DİNAMO
47.KUTSAL BARIŞ...HASAN İZZETTİN DİNAMO
48.ÇÖL KRALİÇESİ...JANET WALLACH
49.YÖNETMENLER,FİLMLER,ÜLKELER..A.DORSAY
50.AY HIRSIZI...SUNAY AKIN
51.ONLAR HEP ORADAYDI...SUNAY AKIN
52.KULE CANBAZI...SUNAY AKIN
53.LÜZUMSUZ BİLGİLER ANSİKLOPEDİSİ..TAMER KORUGAN
54.PRENS..NİCCOLO MACHİAVELLİ
55.İSTANBUL'DA BİR ZÜRAFA..SUNAY AKIN
56.KIZ KULESİNDEKİ KIZILDERİLİ..S.AKIN
57.AH BEYOĞLU,VAH BEYOĞLU..SALAH BİRSEL
58.İSTANBUL-PARİS..SALAH BİRSEL
59.YAVUZ'UN KÜPESİ..ERHAN AFYONCU
60.OSMANLI PADİŞAHLARININ HAYAT HİKAYELERİ...YILMAZ ÖZTUNA
61.BİZİM DİPLOMATLAR..BİLAL N.ŞİMŞİR
62.KİM VAR İMİŞ BİZ BURADA YOĞ İKEN..CEMAL KAFADAR
63.RÜZGARIN GÖLGESİ..CARLOS RUIZ ZAFON
64.MELEĞİN OYUNU..CARLOS RUIZ ZAFON
65.ORTA DOĞU..TAYYAR ARI
66.ABD-ORTA DOĞU-TÜRKİYE..HALUK GERGER
67.ORTA DOĞU.. BERNARD LEWIS
68.ON BİR CUMHURBAŞKANI ON BİR ÖYKÜ.. CÜNEYT ARCAYÜREK
69.ÖFKELİ YILLAR...ALTAN ÖYMEN
70.ATATÜRK'TEN SONRA BUGÜNLERE NASIL GELDİK ?..CÜNEYT ARCAYÜREK
71.ÇANKAYA...CÜNEYT ARCAYÜREK
72.DEMOKRASİNİN İLK YILLARI..C.ARCAYÜREK
73.YENİ İKTİDAR,YENİ DÖNEM..C.ARCAYÜREK
74.BİR İKTİDAR,BİR İHTİLAL..C.ARCAYÜREK
75.NEREDEYSE BİR BALİNA..STEVE JONES
76.MOSSAD GİZLİ TARİHİ...GORDON THOMAS
77.BARIŞA SON VEREN BARIŞ...DAVID FROMKIN
78.SULARIN GETİRDİĞİ PADİŞAH..CAHİT ÜLKÜ
79.TANK SESİYLE UYANMAK..HASAN CEMAL
80.BİR MANİNİZ YOKSA.. ...AYFER TUNÇ
81.ALATURKAFRANKA..ERCAN ÇİTLİOĞLU
82.SUÇUMUZ MÜKEMMEL OLMAK..S.DUMAN
83.DARBE...STEPHEN KINZER
84.ÖZAL HİKAYESİ..HASAN CEMAL
85.TURGUT NEREDEN KOŞUYOR ? ..E.ÇÖLAŞAN
86.YEDİ TEPE ANADOLU...ALİ CANİP OLGUNLU
87."K", "DERBEDER BİR KAHİN"...CANSU YILMAZÇELİK
88.LATİFE HANIM...İPEK ÇALIŞLAR
89."K",YIKIK BİR SARAYDIR DÜNYA..PERİHAN ÖZCAN
90.BEYAZ PERDEDE KIRMIZI FİLMLER.. ATİLLA DORSAY
91.TEK ADAM..Ş.SÜREYYA AYDEMİR
92.DAHİLER VE AŞKLARI...ÖZCAN ERDOĞAN
93.HAYATIM KİTAP..YAŞAR AKSOY
94.BOĞAZİÇİ ŞINGIR MINGIR..SALAH BİRSEL
95.BİR EKONOMİK TETİKÇİNİN İTİRAFLARI...JOHN PERKİNS
96.CUMHURİYET TARİHİ YALANLARI 1. VE 2. CİLT...SİNAN MEYDAN
97. KOMPLO TEORİLERİ..EROL MÜTERCİMLER
98.ÖNCE KADINLAR VE ÇOCUKLAR..SUNAY AKIN
99.BİR ÇİFT AYAKKABI..SUNAY AKIN
100. BENİM CUMHURİYET'İM..EMİNE UŞAKLIGİL
101.DARAĞACINDA ÜÇ FİDAN..NİHAT BEHRAM
102.NEREYE..CAN DÜNDAR
103.İSTANBUL'DAN SAYFALAR..İLBER ORTAYLI
104.BİZİM İZMİRİMİZ..MELİH GÜRSOY
105.GİZLENEN TARİH..BRİAN HAUGHTON
106.BERGAMA DÜŞLERİMİN ŞEHRİ,İZMİR SEVDAM..SELAHATTİN TURAL
107.GÖLGEDEKİLER..CAN DÜNDAR
108.KIRMIZI BİSİKLET..CAN DÜNDAR
109.YAKAMDAKİ YÜZLER..CAN DÜNDAR
110.GEÇMİŞ AYRINTIDA SAKLIDIR..CEMİL KOÇAK
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder