Fethi Bey ve kızı 1930 yılında Mustafa Kemal ile
Paris Büyükelçisi Fethi (Okyar) Bey, 1930 yılı temmuzunda ailesiyle birlikte iki aylık bir tatil için Türkiye'ye geldiğinde, ülkenin durumu hiç de iyi değildi. Dünya krizinin silkelediği genç cumhuriyette millet yoksulluktan kırılıyordu. Gazi'nin deyişiyle, "Her taraf derin bir yokluk, maddi manevi perişanlık içindeydi."..
Hükumet, krizi aşmak için, tasarrufu teşvik ediyordu. Cami minberlerine "para biriktir" yazılıyor, halk yerli malı kullanmaya çağrılıyordu. Yoksulluk, ağır vergiler ve birbiri ardına gelen şok reformlarla şaşkına dönen halk içten içe kaynıyordu.
Gazi artık pek ortalarda görünmez olmuş, İsmet Paşa'nın tek parti iktidarı bir bürokrat egemenliğine dönmüş, ülke dışarıdan "Tek Adam Diktası" olarak, İtalya'nın Mussolini rejimiyle kıyaslanıyordu. Bu görünümün çok rahatsız ettiği Mustafa Kemal'in bir çare bulması gerekiyordu. Ülkenin üzerindeki ölü toprağını kaldıracak, memleketin imajını düzeltecek, geniş halk kitlelerinin nabzını tutacak bir muhalefet partisine gereksinim vardı.
Gazi'nin istediği aslında şuydu : Rejimin temel ilkelerinde Cumhuriyet Halk Fırkası ile mutabık olsun, fırkanın kanatları altında büyürken de halkın sesini dillendirsin.. Patlamak üzere olan kazanda bir delik açarak buharı salıversin !..
Ama o günün şartlarında, böylesine riskli bir iş için Gazi'nin güvenebileceği tek isim vardı kafasında : Çocukluk arkadaşı, eski Başbakan Fethi Bey..
Ankara'dan Yalova'ya geçti Fethi Bey. Gazi ona çiftlikleri gezdirirken bir dost, Fethi Bey'in kulağına bir haber fısıldadı : "Sana bir muhalif parti kurmanı teklif edecekler, sakın kabul etme, yazık olur sana.."
Fethi Bey anılarında şunları anlatır : "Gazi, dışarıdan durumun nasıl göründüğünü sordu, pek fena göründüğünü söyledim. Bunun üzerine memlekette muhalif bir fırka teşkil etmek lazım geldiğini söyledi. 'Böyle bir fırka vücuda gelirse Meclis'te münakaşa serbest olur. Mesela siz böyle bir fırkanın başına geçerseniz, bildiklerinizi serbestçe Meclis'te söylersiniz. Bu suretle tatbikatta görülen birçok hatanın önü alınmış olur' dedi. Bunun üzerine ben, 'rica ederim beni İsmet Paşa ile karşı karşıya getirmeyiniz' dedim. İsmet Paşa'nın samimiyetine asla itimat etmiyordum. Bir vesileyle beni suçlu duruma düşürmek ve Gazi ile aramı bozmak için çalışacağından emindim.."
M.Kemal ve Fethi Bey eşleriyle birlikte
Onlar aslında cumhuriyetin sacayağı idiler. Köşk'te Gazi Mustafa Kemal Paşa, Başvekalette İsmet Paşa ve Meclis Başkanlığı'nda Fethi Bey.. Dünün silah arkadaşları, şimdi yeni devletin köşe taşları olmuşlardı.
Aralarındaki ilk çatışma 1924 yılında çıkmıştı. Türkiye çok partili rejimi denemek istemiş ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası kurulmuştu. Ama bu partinin kurulmasıyla birlikte iktidar kavgası başlamış, İsmet Paşa istifa etmiş, başbakanlığa Fethi Bey getirilmişti..
O sırada Şeyh Sait İsyanı patlayınca, isyanın arkasında yatan ekonomik ve kültürel nedenlere dikkat çekerek sert önlemlere başvurmayı reddeden Fethi Bey, "Lüzumsuz şiddetle elimi kana bulamam" diyerek istifa etti. Başvekalete yeniden getirilen İsmet Paşa isyanı şiddetle bastırdı. Fethi Bey ise büyükelçi olarak Paris'e gönderildi.
Gazi, 1925 yılında Fethi Bey'i Paris'e uğurlamak için Ankara Garı'nda..
Öldükten sonra arkasında bir baskı rejimi bırakmak ve tarihe de böyle geçmek istemediğini, ölmeden önce milletin özgürlüğe alıştığını görmek istediğini Fethi Bey'e anlattı Gazi. Cumhuriyet yönetiminin bir zorba eline geçeceğini mezarında bile duysa, millete karşı haykırmak istediğini, cumhuriyetin milletin kalbinde kök saldığını görmenin tek emeli olduğunu, bu konuda yalnızca kendisine güvendiğini de ilave edince ; eşinin ve yakın çevresinin itirazlarına rağmen Fethi Bey bu öneriyi kabul etti..
Adını bizzat Gazi'nin koyduğu "Serbest Cumhuriyet Fırkası" böylece kurulmuş oldu. Ağaoğlu Ahmet Bey, çocukluk arkadaşı Nuri (Conker) Bey ve hatta kız kardeşi Makbule Hanım, Gazi'nin ısrarıyla yeni partiye katıldılar..
Kuruluş şerefine Yalova'da verilen baloda ; bir yanına İsmet Paşa'yı, diğer yanına Fethi Bey'i alan Mustafa Kemal, bu iki dostuna karşı yeni pozisyonunu şöyle anlattı : "Bu fırkalar benim iki evladım gibi olacak. Ve ben, tabirimi mazur görün, sizin babanız olacağım. Bir baba, iki öz evladına nasıl eşit muamelede bulunuyorsa, ben de bu iki fırkaya aynı şekilde muamele edeceğim. En kavgalı olduğunuz geceler sizi soframda birleştireceğim. Ayrı ayrı her birinize soracağım : 'Sen ne dedin, ne için dedin ?' 'Senin cevabın neydi ?'.. Bugünden itiraf ederim ki bu, benim için yüksek bir zevk olacaktır. Jules Sezar ilk devletini kurarken, dostları Crassus ve Pompee ile ittifak yapmıştı. Ama sonra üçünün arası bozuldu ve Sezar onları ortadan kaldırarak kendini ebedi şef ilan ettirdi. Biz bundan kaçınmalıyız. Cumhuriyeti şahıs kavgalarından korumalıyız"..
Haber, 12 Ağustos tarihli gazetelerin manşetlerindeydi. Aslında henüz ortada partiden eser yoktu. Sahneye zorla itilmiş bir lider ve yanında karşı partiden devşirilmiş on dört mebus. Örgüt, kitle, bina yok !...
Fakat o günden itibaren, başta Gazi'nin bile tahmin edemediği bir şey oldu. Partinin açıklanmasının ardından yurdun dört bir yanından telgraflar yağmaya başladı. Adeta uyuyan dev uyanmış ve yeni parti, yıllardır sıkıntı içinde huzursuzlanan kitlelerin umut kapısı haline gelivermişti. CHF'dan dertli, düzene karşı, fakir ve aç, cahil, yoksul, dinci, mutsuz, kim varsa partiye akmaya başlamıştı. Basının büyük bir kısmı da yeni partinin saflarına katılmıştı.
Çankaya'da hava değişmeye başlamıştı. Gazi istediği soluk, sert bir poyraza dönüşmüştü ve ufukta bir kasırganın habercisiydi sanki !..
İzmir, 4 Eylül 1930.. Fethi Bey'i karşılama töreni..
4 Eylül 1930 günü, Fethi Bey'in çıktığı ilk yurt gezisinde, ilk durak, yeni partinin il başkanlığını Adnan Menderes'in yaptığı, İzmir idi. Vapur yavaş yavaş limana yaklaşırken birden yüzlerce kayığın kıyıdan ayrılarak onlara doğru geldiğini gördüler. "Hurraa.. Yaşasın Gazi.. Yaşasın Fethi Bey.." nidaları arasında karaya ayak bastıklarında mahşeri bir kalabalık adeta onları yuttu !. Fethi Bey'in ceketi yırtıldı, kısa bir süre baygınlık geçirdi. Bu arada denize düşenler, ezilenler...
Akşam üzeri, kaldıkları otelin çevresi yine tıklım tıklım doluyken validen bir mesaj geldi : Asayişi sağlayamadığından konuşmasını ertelemesini istemekteydi !.. Fethi Bey hemen Gazi'ye bir telgrafla durumu bildirdi ve yanıt da aynı çabuklukla geldi :"İzmir'de Serbest Fırka Reisi Fethi Beyefendi Hazretlerine..
(Birer sureti Başvekil'e, Dahiliye Vekili'ne, İzmir Valisi'ne )
Anlıyorum ki sana nutkunu söyletmek istemiyorlar. Fakat sen mutlaka nutkunu söyleyeceksin ve tesadüf edeceğin herhangi bir engeli derhal bildireceksin. Asayişin temini için Başvekil, Dahiliye Vekili ve İzmir Valisi lazım olan tedbirleri almakla mükelleftirler.. GAZİ "
Ertesi gün konuşmanın yapılacağı alanda halk, önüne çekilen seti yıkıp aştı, Halk Fırkası yanlısı olan bir gazete taşlandı. Bunun üzerine, zaten alarmda olan polis kalabalığa ateş açtı ve 14 yaşında bir çocuk öldü !..
Babası çocuğun cesedini önlerine getirip, "Size kurban olsun.. Başka kurbanlar da veririz.. Kurtar bizi" dedi.
İsmet Paşa, İzmir olayları üzerine Mustafa Kemal'le aralarında geçen konuşmayı, anılarında şöyle anlatır :
"İzmir hadiseleri Gazi üzerinde tamamı ile ürkütücü bir tesir yapmıştı. Bana, 'Yahu hiç aldırmıyorsun' dedi. Ne olduğunu sordum, 'Yanıyoruz' dedi. Mübalağa ettiğini söyledim, 'Bana bak, karışmıyorsun ama bilesin ki her şey bitti, bu işe yeniden başlayacağız, var mısın ?' dedi. 'Canım, endişelenme, çaresiz olursak bitirir, yeniden başlarız. Ama ben o kadar ileri bir şey görmüyorum' dedim. 'O kadar ileridir' dedi. (...) Sekiz sene zarfında, 1923'den 1930'a kadar yapılanları düşündüm.. Laik cumhuriyet.. Ankara'nın başkent olması.. Şapka.. Harf değişikliği.. Medeni Kanun.. Şark İsyanı.. Birçok adamın yerinden sürülmesi.. Bütün bunların 3-5 sene içinde unutulup geçmiş olduğunu zannetmekle, inanılmayacak bir iyimserlik havasına düşmüş olduğumuz anlaşıldı.."
Gazi, bir tarihi dönemeçte, iki yakın arkadaşı arasında sıkışıp kalmıştı. İşte o aşamada, partisini kurtarmayı seçti. O günden sonra Serbest Fırka'ya tavır alarak kendi elleriyle kurduğu CHF'nı savunmaya başladı.
Düzenlenen ilk çok partili yerel seçimde olaylar çıktı. Sonuçta, yeni parti, aralarında Samsun ve Menemen'in de bulunduğu 31 beldede seçimi kazandı. Aslında katıldıkları her yerde kazanmışlardı. Yaklaşan genel seçimlerde de kazanacakları belli olmuştu. Ama bu arada Gazi'nin çok hassas olduğu gururu tahrik edilmişti. O'nun başında olduğu bir partinin millet tarafından seçimle reddedilmesi bir onur meselesi olmuştu artık..
Olaylar Mustafa Kemal ile İsmet Paşa'nın kaderlerini birleştirmişti. İsmet Paşa bir ara istifasını verdi ama Gazi görevi yine ona devretti. Cumhuriyet gazetesine verdiği bir demeçte şöyle dedi : "İsmet Paşa yeni kabineyi kurmasa, ben kuracaktım.. Ya İsmet, ya ben.."
Bu durumda Fethi Bey'in yapacağı bir şey kalmamıştı. Yorulmuştu. Sağlığıyla birlikte, itibarını ve dostlarını da yitiriyordu. Arkadaşlarıyla konuşup partiyi feshetme kararı aldılar. Bu kararla son bir kez Gazi'nin kapısını çaldı Fethi Bey.. Görüşmelerinde Gazi, hiçbir şeyin değişmediğini, ikisinin de partileri başında olacağını söyleyince Fethi Bey donup kaldı. Kesinlikle O'nun karşısına çıkmayacağını belirtti. Ama işe başlarken bir baba gibi tarafsız kalacağı sözünü anımsattığında, hemen hemen hiç yapmadığı bir şey yaptı Mustafa Kemal, gözlerini ondan kaçırdı !..
Aslında hem üzgün, hem öfkeli, hem de kırgındı Mustafa Kemal.. Halkın dertli ve kötümser olduğunu biliyordu ama bu kadar çaresizlik içinde olduğunu bilmiyordu. Serbest Fırka olayı birçok gerçeği gözler önüne sermişti. Örneğin Fethi Bey, Aydın'da 17 bin gayrimenkulden 14 bininin ipotekli ve icrada olduğunu söylediğinde, rengi sararmış, adeta donup kalmıştı..
Fethi Bey'in anılarında anlattığına göre ; buna üzgündü, fakat her şeye rağmen, başında olduğu siyasi kuruluşun halk nazarındaki itibarını bu denli kaybetmiş olmasını bir vefasızlık örneği sayan bir ruh hali içindeydi..
Bu son görüşmeden sonra, 17 Kasım 1930 günü, Serbest Cumhuriyet Fırkası kendini fesheder. Sadece 99 günlük bir ömrü olmuştur !..
Hemen bunun ardından; Gazi, yıllar sonra ilk kez, uzun bir yurt gezisine çıktı.. Halkın nabzını tutmak için..
23 Aralık 1930'da patlak veren Menemen olayları Meclis'e geldiğinde faturayı Serbest Fırka'ya ve Fethi Bey'e kesmek isteyenler oldu. Çünkü Menemen'de seçimleri Serbest Fırka kazanmıştı ve kimileri, bu isyanda suçu muhalefeti örgütleyenlere atmak istediler..Bu suçlamalar Fethi Bey'i hasta düşürdü, kırgın ve yalnız evine çekildi..
Birkaç yıl sonra Londra Büyükelçiliği'ne atandı..
( "Gölgedekiler" CAN DÜNDAR, "Serbest Fırka Hatıraları" AHMET AĞAOĞLU,
"Tek Adam " 3.Cilt Ş.SÜREYYA AYDEMİR, "İkinci Adam" 1. Cilt Ş. S. AYDEMİR, "Atatürk'ten Hatıralar" HASAN RIZA SOYAK, "Hatıralar" İSMET İNÖNÜ,
Fethi Okyar'ın tarihçi Cemal Kutay'a anlattığı anıları : "3 Devirde Bir Adam" )
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder