Kanuni döneminde, yani en güçlü çağında, Osmanlı ordusunun 150.000 kadar askeri vardı. Profesyonel Kapıkullarının (Yeniçeriler, Kapıkulu atlıları vb.) sayısı 20.000 çerçevesindeydi. Ordunun temeli olan Eyalet askerleri ise (Timarlı Sipahi ve Cebeliler, Akıncılar vb.) 130.000'e yaklaşıyordu.. (Bu rakamlar Prof. İ.Hakkı Uzunçarşılı'nın çalışmalarından derlenmiştir. Prof. Halil İnalcık'ın ; "Cevdet Tarihi", D'Ohsson ve Katip Çelebi'ye dayanarak aynı dönem için verdiği rakamlara göre, Timar Sistemi 16. yüzyılda, devlete 200.000 asker sağlamıştır.)
Bu eyalet ordusu toprak gelirinin görev karşılığında Timarlı Sipahilere ve akıncılara bırakılmasına dayanıyordu. Ordu, adeta toprak düzeni uyarınca kademelenmiş olup Timarlı Sipahi hem toprak düzeninin hem de ordunun belkemiği durumundaydı..
Timarlı Sipahiler, barış zamanında köylülerin belirli oranını eğitip savaşa hazırlamakta, devlet çağırınca onlarla beraber orduya katılmaktadır. Bu görevinin karşılığında ise devlet belirli bir toprak parçasının bazı vergilerini ona bırakmaktadır. Memur niteliğiyle devletin temsilcisi olan Sipahi ; asker niteliğiyle de subaylık görevini yüklenmektedir..
Tarım düzenindeki değişiklik, devletin toprak gelirini Timarlı Sipahinin elinden alıp özel teşebbüse satması demekti. Tabiatıyla, bu usul yaygınlaştığı oranda Timarlı Sipahiler tasfiye olundu, eyalet ordusu dağıldı..
Timarlı Sipahilerin ortadan kalkmalarında iltizam usulünün yanı sıra devletin öteki davranışları da etkili olmuştu : Devlet, para değerinin % 100 eksildiği bir dönemde, timar sahiplerinin topladığı bir vergiyi inatla değiştirmemiş ; yalnızca doğrudan doğruya kendi aldığı vergilerde büyük zamlara girişmişti. Örneğin, "kürekçi akçesi" yüz yılda yirmi kat artmış, "avarız akçesi" 1556 yılında 12 akçe iken 1600 yılında 400 akçeye yükselmişti. Buna karşılık Sipahinin bizzat topladığı vergiler, paranın büyük değer kaybına ve fiyatların artışına rağmen hep aynı kalmıştı. Mali darlık içinde ve uzun süreli seferlerde bunalan Sipahilerin önemli bir bölümü, değişen koşullar karşısında, timarlarını kendi istekleri ile terk etmişlerdi..
Devlet, zaten böyle bir gelişimi desteklemekteydi. Nitekim İran seferi sıralarında haklı ya da haksız gerekçelerle 20.000 Sipahinin timarını ellerinden almıştı. Bu boşalan topraklar sayıları gittikçe artan mültezimlere veriliyor ya da taviz kabilinden Yeniçeri büyüklerine dağıtılıyordu.. Bu dönemde binlerce Yeniçeri maaştan timara geçmiştir. Toprak paralılara devredilince Eyalet ordusunun geliri elinden alınmış, böylece sayısı da azalmaya başlamıştı. 1550 yıllarında 90.000'i bulan Timarlı Sipahilerin ve Cebelilerin sayısı, 1600'lerde 30.000'e düşmüştür. Eyalet ordusunun önemli bir kolu olan Akıncıların ise 1595 yılında Eflak isyanında Vezir Sinan Paşa'nın tedbirsizliği yüzünden "mahvolurcasına zayiat vermişler" ve bu tarihten sonra küçük öncü birlikler olmaktan öte bir önem taşımamışlardı. Prof. Uzunçarşılı, Timarlı Sipahilerin çöküşünü şöyle anlatıyor :
"Sonraları metris kazmak, tabya yapmak, kale tamir etmek, muharebe zamanlarında siperler için sepet örmek, toprak taşımak, hendek temizlemek ve lüzumu halinde sipere girmek ve köprü yapmak gibi ordunun geri hizmetlerinde ve nakliyatta istihdam olundukları gibi boş olan timarların fazla gelirleri hükumet tarafından hazineye alınmak suretiyle timarlı süvari mevcudu azaltılmış ve bir kısım dağılmış timarlar da çıraklık olarak saray ağalarına Sadrazam ve diğer nüfuzlu şahısların maiyetlerine verilir olmuştu.."

Yeniçerilerin artışında ve Sipahilerin azalmasında yaygınlaşmaya başlayan ateşli silahların da önemli etkisi olmuştu. Tüfek, uzun süreli talimler gerektirdiğinden profesyonelleşme eğilimini kuvvetlendirmiştir. Ayrıca, atlı kuvvetler olan Sipahiler, at üzerinde tüfek kullanmanın zorluğu nedeniyle bu yeni silaha yatkın değillerdir. Nitekim Kanuni döneminin 10.000 kadar tüfeklisi yalnızca Yeniçerilerden meydana getirilmiştir. Devletin zaten dağılmaya başlayan Sipahileri yeni bir eğitime götürmektense tüfek kullanmayı onların dışında tuttuğu anlaşılmaktadır..
1600 yıllarında Timarlı Sipahiler artık tarihten silinmek üzeredir. Örneğin, Rumeli Sipahileri III. Murad tahta çıktığında (1574) 40.000 kişiyken, aynı sultanın ölümünde (1595) 8.000 kişi kalmıştır. 1650 yılında ise devletin, varlığını koruyabilmiş Sipahiden "artık işe yaramadığı" gerekçesiyle % 50 oranında vergi alması, Eyalet ordusunun sonunu getirmiştir. Sipahinin adı yalnızca geri hizmetlerde geçer olmuştur. Toprak düzeninin değişmesi koskoca bir orduyu elli yıl içinde perişan etmiş, tarihten silmişti..
Timarlı Sipahilerin toprak düzeniyle beraber çökmelerine paralel olarak, onların yerini dolduran Kapıkullarının ordudaki önem ve sayıları artmıştır.
Kapıkulları maaşlı askerler olup en önemlileri Yeniçeriler ve "Kapıkulu atlıları"dır. Bu iki ocak bozulmazdan önce, sayısının azlığına rağmen ordunun değerli birimlerini meydana getirmişti. Her ikisi de ancak özel koşullara uyan kişileri ocaklarına almıştı. Yeniçeri, disiplinli bir düzen içinde talim terbiye görmüş, kışlalarda yatmış, evlenmemiş, yaman savaşçı olmuştu.
Eyalet ordusu zayıflayıp sayısı azaldıkça, devlet, onun yerine koyduğu Yeniçerileri çoğaltmıştı. 1566'da 12.000 Yeniçeri varken 1574'de 14.000, 1595'de 17.000, 1597'de 30.000, 1600'den sonra 70-100.000 kadar Yeniçeri ocağa alınmıştır. Kapıkulu atlılarının da sayısı buna oranlı şekilde artmış, 1566'da 6.000 iken, 1595'de 7.000'e, 1600'den sonra 50.000'e ulaşmıştır..
Bunların yanı sıra, ücretli geçici askerlerin, levendlerin de kullanılması da başlamıştır.. (İ.H.UZUNÇARŞILI, "Osmanlı Tarihi")
(İSMAİL CEM'in "Türkiye'de Geri Kalmışlığın Tarihi" adlı kitabından derlenmiştir.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder