

Son Osmanlı Sadrazamı, aynı zamanda on yıl boyunca Osmanlı Devleti'nin Berlin Büyükelçisi görevini ifa eden, Ahmed Tevfik Paşa'nın oğulları İsmail Hakkı (yukarıda,sağda) ve Ali Nuri, 1909 yılında, askeri eğitim almak için Almanya'nın Berlin şehrine gelirler. Burada, Kayzer ile karşılaşmalarında, kendilerini ona yeni subaylar olarak tanıtacaklardır.. Öncesinde Albay Graf von Roedern, isimlerini "Tevfik I İsmail" ve "Tevfik II Ali" olarak düzenleyip, personel listelerine de bu şekilde işletmiştir.
Devamını İsmail Hakkı Okday, "Yanya'dan Ankara'ya" adlı kitabında şöyle anlatıyor :
"Bir albay ve bir generalin kararları ile kendi isimlerimiz keyfi şekilde değiştirildi. Artık İkinci Hassa Dragon Alayı'na alınmıştık. Ancak birlik terzisi bizim redingot ve Prusya üniformamızı dikmeyi bitirememişti. Bu yüzden, Döberitz Kışlasında düzenlenmekte olan geniş süvari manevralarına kardeşimle katılmamız Türk üniformalarımızla oldu. Prusya Kralı, Alman Kayzeri, Majesteleri İkinci Wilhelm, manevraları yerinde izlemek için kışlada bulunmaktaydı..
"Alay Komutanı Graf von Roedern beni ve kardeşimi çağırarak şöyle dedi : 'Majesteleri Kayzer her an kışlaya gelebilir. Majestelerini gördüğünüzde, atınızı dörtnala ona doğru sürecek ve on adım önünde duracaksınız. Sonrasında ise gelişinizi bildirir bir selamlama yapacaksınız,' ve ekledi : 'Bu, Alman Ordusunun eski bir adetidir ve yeni gelen her subay bunu yapmak zorundadır...'
"Kısa bir süre sonra, Kayzer maiyetiyle birlikte göründü. Emredildiği gibi ona doğru dörtnala ilerledik. Kendisine doğru Türk üniforması içinde dörtnala gelen iki subay gören Kayzer de atını mahmuzlayarak dörtnala koşturmaya başladı. Bu yakalama oyunu uzunca bir süre devam etti. Kayzer önde gidiyor, biz ise onu yakalamaya çalışıyorduk, ancak yakınına dahi gelemedik. Nihayetinde, Kayzer anlayış göstererek atını durdurdu.. Ona on adım mesafede yaklaştık ve elimizi kalpaklarımıza götürerek selamladık. Alaya gelişimizi bildirdikten sonra, Kayzer sordu : 'Bu nasıl mümkün oldu ? Başkumandanınız, benim dostum büyük yönetici Sultan Abdülhamid nasıl oldu da devrildi ?..'
"Biz ; 'Majesteleri, biz buradayız. Sultan'ı biz devirmedik, aksine Parlamento bunu gerçekleştirdi,' diye cevap verdiğimizde, Kayzer önce bir gülümsedi, sonra uyarırcasına parmaklarını havaya kaldırarak : 'Siz kardeşler, bir benzerini benim ordumda denemeyin !' dedi ve atını tekrar dörtnala sürmeye başladı.."

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder