
Bugün size dostum diyen, dün başkasına demiştir, yarın da başkasına diyecektir.. Gelin görün ki insanlar dostluğa çokça düşkündürler. Ona dört elle sarılmakla başlarına devlet kuşu konacak sanırlar..
Sultan İbrahim'in başvezirlerinden Hezarpare (Bin parça) Ahmed Paşa, güllük gülistanlık günlerinde bir tek dost tutamadığını ancak ayakları şalvarlı, başları yüksek serpuşlu yeniçeri ocağı ağalarından kellesini kurtarmak için İstanbul sokaklarına düştüğü vakit anlayabilmiştir..
Ahmed Paşa zaten sevilen bir kişi değildir. Vezirliği sırasında Topkapı Sarayı'nın Ayasofya'ya bakan birinci kapısının önünü İstanbulluların kelleleriyle doldurmuş, Padişahın samurlar içinde gününü gün etmesi için bütün milleti soyup soğana çevirmiştir..
Ahmed Refik'in "Samur Devri", aynı zamanda "Naima Tarihi" şu bilgileri verir : Paşa'nın konağı her türlü giysi, sürünecek ve takılacak değerli eşyayla doluymuş. Akla gelmeyecek, en bulunmaz eşya bile onun evinde bohçalar için de, padişahın buyruğunu beklermiş !.. Çünkü Sultan İbrahim gece sarayda ay parçası kadınların kollarında kendinden geçerken başvezirine adam salar, o dakika memnun etmeyi dilediği gözdesi için çeşitli armağanlar istetirmiş..
Ahmed Paşa, beş kese inci dendi mi beş kese inci, bin miskal klaptan dendi mi bin miskal klaptanı hemen bulup gönderirmiş. Hasekilerin saçları için kullanacakları ıtırşahiler büyük zeytinyağı şişelerinde, güzel kokulu amber şamamaları atlas keseler içinde saraya gönderilirmiş. Öd ağacının da yirmi kilodan az olmamasına pek dikkat edilirmiş..
Kısacası zalimlik, yolsuzluk, rüşvet, hapis, işkence, Paşa'nın mutsuz halka sık sık uyguladığı şeylermiş.. Paşa, bu yezitliklerin ve hainliklerin yanı sıra ; birçok kişileri de nimete boğmaktan geri kalmamış. Ama halkı ezen her zorba gibi, o da sonunda can derdine düşmüş.. Kaçarken sokak sokak gezen Paşa'ya ilk şamar Süleymaniye'deki bir "dosttan" gelir, Paşa'yı evine almaz !.. İkinci tokadı ise Deli Birader Ahmed Ağa indirir. Önce biraz evinde tutar ama bu zoraki konukluk duyulunca korkar ve gitmesini ister..
Üçüncü olarak gittiği Uzun Ali Ağa ise başveziri saygıyla karşılar ve şu sözleri sarf eder : "Seni saklamak, uğrunda baş vermek kolaydır. Ama biz ünlü adamlarız. Sizin yakınlarınızdan olduğumuzu herkes bilir. Bizde olduğunuzu düşünüp önce burayı ararlar. Allah göstermesin yakalanırsanız iyi olmaz. Tanınmamış birinin evinde saklanırsanız daha doğru olur.."
Son büyük kalleşliği ise Hacı Behram yapar. Eteğini öperek Paşa'yı evine buyur ettikten sonra, defterinin dürülmesi için Sofu Mehmet Paşa'ya haber uçurur..
Gelsin altınlar, gitsin gümüşler.. "Can dostlar" sadece bunların sesini sever.. Bunu iyi bilmek gerekir..

Kendinize ille de bir dost bulmak isterseniz onu kitaplar arasında aramalısınız. Her şeyden, herkesten vefasızlık gelir, kitaplardan gelmez.. Dahası, insanoğlu dost bellediği bir kitaptan uzaklaşmak istese, onunla arkadaşlığını yavan bulmaya başlasa bile, bilir ki o kitap canciğer oluşlarından önce ne ise, sonra da odur, kendisine hiçbir kötülük yapmayı düşünmez..
Oktay Akbal şöyle der :
"İnsanoğlunun en vazgeçilmez dostlarıdır onlar.. Hepsi en iyi dostlarım benim.. Yalnızlığımı unutturmuşlar kimi zaman ; kimi zaman da o yalnızlığımı büsbütün artırmışlar ; yaşamın anlamını duyurmuşlar bana, anlamsızlığını da.."
Bu sözlere, bir kitap dostu ve okumaya düşkün biri olarak, bütün kalbimle katılıyorum..
Ama yine de, bana, "dost" sözcüğü nedense hep bu filmi anımsatıyor..

1 yorum:
Sitenizi ilgiyle takip ediyor ve çalışmalarınızda başarılar diliyoruz. Sinax Sineklik Sistemleri. Kaliteli ve uzun ömürlü sineklik için bütün platformlardan Sinax'a ulaşabilir ve teklif alabilirsiniz www.sinax.com.tr
Yorum Gönder