Sayfalar

820 ) MÜHÜRLÜ YEMEKLER !..

        

Şehzade Hamid Efendi (sonradan II. Abdülhamid) bir gün Sultan Aziz'e ağabeyi Murad'ın kendisini ne denli kınadığını, kötülediğini gammazlar, sonra da orada bulunan kardeşi Reşad'a dönerek : "Sen de işittin mi ?" diye sorar. Reşad Efendi buna : "Ağabeyimin ağzından Efendimizin övgüsünden başka bir şey duymadım," karşılığını verir. Buna sinirlenen Hamid Efendi, dışarı çıktıklarında kardeşine : "Tuu senin suratına, beni rezil ettin" der..
Sonraları V. Mehmed adıyla Osmanlı tahtına da oturacak olan Reşad Efendi'nin Hamid'i güç durumda bırakması, onun, Murad Efendi yerine padişah olacağından korkmasındandır. Reşad Efendi bir defasında da, Murad Efendi'nin Sultan Aziz için kendisine : "Bir gün gidip şu hançerle o koca karnını deleceğim" demesi üzerine şu karşılığı verecektir : "Pek iyi edersin birader, sen onu öldürürsün, kısas olarak seni de öldürürler, Hamid Efendi tahta çıkar. Böylece sevmediğin Hamid Efendi'ye hizmet etmiş olursun.."

     

Görülüyor ki, Murad da Reşad da Hamid'e gönül pencerelerini kapamışlardır. Hamid de, elinden gelse, kardeşlerini -özellikle de Murad'ı- bir kaşık suda boğacaktır. Kardeşlerini sevmeyen bir insanın yurttaşları için yanıp yakılacağı hiç düşünülmemelidir. Doğrusu, hemen hemen bütün Osmanlı padişahları Türklere kendi kulu, kendi tutsağı gözüyle bakmış, onların yaşama ya da söz söyleme hakkı olabileceğini akıllarına getirmemişlerdir. Osmanlı padişahları yanlarında da ancak kendi tanrılıklarına inanmış kişileri tutarlar, vezirleri bunlardan seçerlerdi. 1657 yılında Büyük ve Küçük Tepez Savaşlarında Amiral Muçeniko'nun gemisini, attığı gülle ile Çanakkale Boğazı'nın dibine gönderen Kara Mehmet'e, Köprülü Mehmet Paşa bakın ne diyecektir : "Gel şehbazım, Padişahın ekmeği sana helal olsun." Bu iyilik ve insanseverlik dolu tümce, gerçeği araştırılırsa, yurttaşlarının tümünü kendi yanaşması sayan, onları istediği zaman yedirip istediği zaman da aç bırakılabileceğini sana bir padişahın benbenlik felsefesi üzerine kurulmuştur.
İkinci Abdülhamid bu felsefeyi tahttan indirildikten sonra, 1917 yılında yazdığı günlüğünde, halka özgürlük vermiş olan bir velinimetin işten uzaklaştırılmasına halkın ses çıkarmamış, aydınların da teşekkür etmesine yakınırken de sürdürür. Ona göre, halka özgürlüğü veren kendisidir. Bu yüzden de velinimettir. Kendisinin çuval gibi silkilip atılması ise bir velinimete yapılmaması gereken işlerdendir..

    

Enver Ziya Karal (üstte solda), Osmanlı Devleti sultanlık hukukunu anlatırken, bunu Tanrı haklarına dayanan bir hukuk düzeni sayan anlayışın Yakınçağ başlarına değin değişmeden sürdüğünü söyler. Karal'a göre, Üçüncü Selim'in tahta çıkışında Darüssaade Ağası'nın Padişah'a
"Tanrı atalarınızın mirası olan tahtı hümayunu size ita ve ihsan etti" demesinde tahtın bir Tanrı ihsanı olduğu görüşü yer almaktadır.
Gerçeği şu ki, Atatürk'ün çelik eli, Türkleri, boynu bükük halkı tepeleyen kişilerin boyunduruğundan kurtarıncaya değin Osmanlı paşaları kendilerini Tanrı'nın gölgesi olarak görmüşler ve yurttaşlarını da Köprülü Mehmet Paşa'da olduğu gibi, bununla koşullandırmışlardır. 
Eyvah ki, sultanların gözünde halkın, hiç mi hiç, değeri yoktur. Onların yüzlercesi hastalığa tutulmuş, binlercesi ölüp gidivermiş, padişahlar için bir sorun değildir bu. Bir İngiliz elçisi, 1826 yılında yazdığı bir mektupta padişahların insan yaşamına önem vermediğini ve kul kırmaktan çekinmediğini şu sözlerle dile getirir : "Son günlerde yeni yeni facialara tanık olduk. Bir ayaklanma girişimi haber alınmış sözde. Ölüm cezaları, sürgünler gırla. Başka ülkelerde böyle olaylar bir iki insanın giderilmesiyle geçiştirilse de burada en azından yüz kişi güme gidiyor.."

    

Sultan Hamid de insan yaşamının gözüne diken olduğunu Midhat Paşa ile arkadaşlarını Taif Kalesinde boğdurtmakla su yüzüne çıkarmıştır. Gerçi o, sözünü ettiğimiz günlüğünde bu cinayet işinde parmağı olmadığını öne sürerse de olaylar zinciri bu savunmayı haklı çıkaracak nitelikte değildir. Midhat Paşa ile Damat Mahmud Celaleddin Paşa aynı gece ve zamanda yağlı ve sabunlu iple boğdurulup da Taif Kalesinin dışındaki erler mezarlığına gömüldükten sonra Saray'ın bunların ölümüne inanmaması ve öldürülenlerin mezarlarının açılıp gözlem sonucunun kendilerine bildirilmesi için Merkez Komutanlığı ile "Mekke-i Mükerreme mevleviyeti"ne (Kutsal Mekke Kadılığı) telgraflar yağdırması bile bu savunmayı çürütmeye yetebilir. Kaldı ki Abdülhamid bununla da yetinmemiş, güvendiği adamlardan Miralay Hüseyin Bey'i, durumu yakından saptaması için, ta Taif'e kadar göndermiştir.
Abdülhamid günlüğünde kendini aklamaya çalışırken şunları da söyler
"Ola ki, muhafızlar başlarından korkarak böyle bir oldubitti yaratmayı kendi çıkarlarına ve güvenlerine uygun görmüşlerdir." 
Şu var ki, bu sözler de muhafızların bu işe zorla itelendiğini açıkça göstermektedir. Günlüğün aynı sayfasında Midhat Paşa ve arkadaşlarının kaçması halinde hiçbir özür ve bahane kabul edilmeyeceğinin Hicaz Valisi Osman Paşa'ya bildirildiği de yer alır ki, bu da yapılan baskıyı gün ışığına çıkaracak niteliktedir. Öte yandan, cinayet üzerine Sarayca kovuşturma açtırılmamış olması da Midhat Paşa ile arkadaşlarının Abdülhamid'in buyruğu ve bilgisi içinde öldürüldüğünü ortaya koyacak bir kanıttır..
Sultan Hamid savunmasının işe yaramayacağını kendisi de kestirmiş olmalı ki, günlüğünde başka türden savunmalara da başvurur ve der ki
"Hadi, benim için çıkarılan bu iftirayı doğru sayarak aynen ve tamamen kabul edelim. Size kaç halife göstereyim ki çekindikleri ve kendilerine rakip gördükleri kişileri bir anda yok etmişlerdir. İslam halifelerinin en büyüklerinden olan Halife Abbas, Mansur'a, Devaniki soyunun velinimeti olan Ebu Müslim-i Horasani'yi idam ettirmedi mi ? Harun al Reşit'in, o kadar sevdiği Cafer-i Bermeki'yi idam ile yetinmeyerek akrabasına ettiği zulüm, benim Midhat Paşa'ya olan davranışımdan daha hafif midir ? (...) Fatih Sultan Mehmet'in Halil Paşa gibi, Varna'nın ele geçirilmesinde yararı görülmüş değerli bir sadrazamı idam edivermesi, herhalde Rumları karşı koymaya kışkırtma hayranlığını gösteren mektup efsanesine dayanan bir iş değildir. Sokollu Mehmet Paşa'nın şehitliğinde Üçüncü Murad'ın parmağı olmadığı iddia edilebilir mi ? Alemdar Mustafa Paşa olayında, atam Sultan Mahmud Hazretleri, Paşa'ya iyi davrandı mı ?.."
Eh ne denir, elbet bu savunma, sonunda başka cinayetlerin, başka kıyımların da tarihte var olduğuna işaret etmeye dönüşecektir. Oysa Abdülhamid'in her davranışının, her sözünün altında bir zorbalık yattığı görülür. Midhat Paşa'yı sadrazamlıktan alıp onu, daha padişahlığının ilk yılında, Osmanlı topraklarından sürmesi de bunun başka bir örneğidir..
Abdülhamid, günlüğünde, "Midhat Paşa ilk günden beri bana âmir ve vasi kesildi" demekle onu daha ilk günden ortadan kaldırmayı tasarladığını da anlatmış olur. Doğrusu o, "sulfato (kinin) her hastalığa, her bünyeye yaramadığı gibi, meşrutiyet yönetiminin de her ulusa yararlı" olmayacağı kanısındadır. Hele, tahttan indirildikten sonra bunun dokuncasına (sağlığa zararlı geldiğine) bile inanır. 

    

Kısacası, zorbalık Osmanlı padişahlarının kanına işlemiştir. Chateubriand 1806 yılında İstanbul'a gelip de "hapishanelerin, zindanların ortasında köleliğin tapınağı olan bir sarayda zorbalığın ilkel yasalarını titizce koruyan" padişahı gördüğü vakit şöyle demekten kendini alamayacaktır
"Ah şu zorbalar ! Mutluluklarının ortasında bile ne kadar zavallıdırlar, güçleri içinde bile ne kadar güçsüzdürler ! Onlar, kendilerinin bile akıtmayacağına güven getirmeden, bunca insana gözyaşı döktürmekle ve boynu büküklerden esirgedikleri tatlı uykuya kendileri de kavuşamayacak olmakla gerçekten acınacak durumdadırlar.."   
Sultan Hamid'in günlük yaşamına bakılacak olursa, bu padişahın acınacak kişilerden olduğu kolayca görülebilir. 
Kitapların yazdığına göre Abdülhamid sabah kahvesini kendi gözü önünde kaynattırırmış. Öğle ve akşam yemekleri de saray mutfağından ayrı bir yerde, kilercibaşının gözetimi altında pişirilirmiş. Sonra bu yemekler bir siniye konur, üstüne örtü örtülüp uçları kilercibaşı tarafından mühürlenirmiş. Mühürler, ancak Abdülhamid'in gözü önünde açıldıktan sonra yemekler sofraya dizilirmiş.
Halkın hakkını kendi hakkı sanan, halkın hakkını halka bir armağan gibi veren, sonra da onu geri almaya kalkışan bir padişahın yaşamı elbet böyle kuruntular içinde geçecektir.
Ama belki de hak-hukuk oburu olmak padişahların niteliğindedir. Belki de onlar isteseler de kötülükten kurtaramazlar kendilerini..
Sultan Vahideddin'in, "taht-ı saltana cülûs" haberini aldığı vakit "Fena oluyorum" diye ağlamaya başlaması da bu yüzden olsa gerek..



KAYNAK :


   

Hiç yorum yok:

Hürriyet

KAYNAK OLARAK KULLANDIĞIM KİTAPLAR..
-------------------------------------------------------
1.DEVLET-İ ALİYYE.I...HALİL İNALCIK 2.OSMANLILAR..HALİL İNALCIK
3.İMP.'UN EN UZUN YÜZYILI..İLBER ORTAYLI
4.SON İMP. OSMANLI..İLBER ORTAYLI
5.TARİHİN IŞIĞINDA..İLBER ORTAYLI
6.OSM. TOPLUMUNDA AİLE..İLBER ORTAYLI
7.OSM.'YI YENİDEN KEŞFETMEK..İ.ORTAYLI
8.BATILILAŞMA YOLUNDA..İLBER ORTAYLI
9.OSMANLI TARİHİ..A.DE LAMARTINE
10.OSMANLI..CAROLİNE FİNKEL
11.OSM.İMP.TARİHİ..NICOLEA JORGA
12,BÜYÜK TÜRK..NICOLEA JORGA
13.YENİLMEZ TÜRK...NICOLEA JORGA
14.TÜRKİYE TARİHİ..ED.SİNA AKŞİN
15.OSM.DÜNYASI VE İNSANLARI..GÜLGÜN ÜÇEL
16.OSMANLI ORDUSU..GÜLGÜN ÜÇEL-AYBET
17,BU MÜLKÜN SULTANLARI..NECDET SAKAOĞLU 18.YENİÇERİLER..REŞAT EKREM KOÇU
19.SON PADİŞAH..YILMAZ ÇETİNER
20.SORULARLA OSM. ..ERHAN AFYONCU
21. SOKOLLU ...RADOVAN SAMARCIC
22. OSM.İMP.TARİHİ...A.CEVDET PAŞA
23. OSM.GERÇEĞİ..ERDOĞAN AYDIN
24. FATİH VE FETİH..ERDOĞAN AYDIN
25.KADINLAR SALTANATI..A.REFİK ALTINAY
26.DOĞU'YA BAKIŞ..GERALD MACLEAN
27.AT SIRTINDA ANADOLU..FREDERIC BURNABY
28.ABDÜLMECİD..HIFZI TOPUZ
29.ŞAH SULTAN ..İSKENDER PALA
30.FLORANSA BÜYÜCÜSÜ..S.RUSHDIE
31.TARİHİMİZLE YÜZLEŞMEK..EMRE KONGAR
32.PARİS'TE BİR OSM.SEFİRİ..ŞEVKET RADO
33.TARİHİN SAKLANAN YÜZÜ..ÇETİN ALTAN
34.OSM.İMP.'DA SON 300 YIL..ALAIN PALMER
35.KONSTANTİNİYYE..PHİLİP MANSELL
36.TÜRKİYE'NİN SİYASİ İNTİHARI..CENGİZ ÖZAKINCI
37.BU VATAN BÖYLE KURTULDU..EROL MÜTERCİMLER
38.16.YÜZYILDA İSTANBUL..METİN AND
39. ERKEN MODERN OSMANLILAR.. VIRGINIA H. AKSAN-DANIEL GOFFMAN
40."POPÜLER TARİH" VE "NTV TARİH " DERGİLERİ
41.İKİNCİ ADAM..Ş.SÜREYYA AYDEMİR
42.HAYAT..AYŞE KULİN
43.DEVRİM VE DEMOKRASİ..NUMAN ESİN
44.BİR NUMARALI TANIK..KURTUL ALTUĞ
45.İHTİLALİN MANTIĞI..Ş.S.AYDEMİR
46.KUTSAL İSYAN...HASAN İZZETTİN DİNAMO
47.KUTSAL BARIŞ...HASAN İZZETTİN DİNAMO
48.ÇÖL KRALİÇESİ...JANET WALLACH
49.YÖNETMENLER,FİLMLER,ÜLKELER..A.DORSAY
50.AY HIRSIZI...SUNAY AKIN
51.ONLAR HEP ORADAYDI...SUNAY AKIN
52.KULE CANBAZI...SUNAY AKIN
53.LÜZUMSUZ BİLGİLER ANSİKLOPEDİSİ..TAMER KORUGAN
54.PRENS..NİCCOLO MACHİAVELLİ
55.İSTANBUL'DA BİR ZÜRAFA..SUNAY AKIN
56.KIZ KULESİNDEKİ KIZILDERİLİ..S.AKIN
57.AH BEYOĞLU,VAH BEYOĞLU..SALAH BİRSEL
58.İSTANBUL-PARİS..SALAH BİRSEL
59.YAVUZ'UN KÜPESİ..ERHAN AFYONCU
60.OSMANLI PADİŞAHLARININ HAYAT HİKAYELERİ...YILMAZ ÖZTUNA
61.BİZİM DİPLOMATLAR..BİLAL N.ŞİMŞİR
62.KİM VAR İMİŞ BİZ BURADA YOĞ İKEN..CEMAL KAFADAR
63.RÜZGARIN GÖLGESİ..CARLOS RUIZ ZAFON
64.MELEĞİN OYUNU..CARLOS RUIZ ZAFON
65.ORTA DOĞU..TAYYAR ARI
66.ABD-ORTA DOĞU-TÜRKİYE..HALUK GERGER
67.ORTA DOĞU.. BERNARD LEWIS
68.ON BİR CUMHURBAŞKANI ON BİR ÖYKÜ.. CÜNEYT ARCAYÜREK
69.ÖFKELİ YILLAR...ALTAN ÖYMEN
70.ATATÜRK'TEN SONRA BUGÜNLERE NASIL GELDİK ?..CÜNEYT ARCAYÜREK
71.ÇANKAYA...CÜNEYT ARCAYÜREK
72.DEMOKRASİNİN İLK YILLARI..C.ARCAYÜREK
73.YENİ İKTİDAR,YENİ DÖNEM..C.ARCAYÜREK
74.BİR İKTİDAR,BİR İHTİLAL..C.ARCAYÜREK
75.NEREDEYSE BİR BALİNA..STEVE JONES
76.MOSSAD GİZLİ TARİHİ...GORDON THOMAS
77.BARIŞA SON VEREN BARIŞ...DAVID FROMKIN
78.SULARIN GETİRDİĞİ PADİŞAH..CAHİT ÜLKÜ
79.TANK SESİYLE UYANMAK..HASAN CEMAL
80.BİR MANİNİZ YOKSA.. ...AYFER TUNÇ
81.ALATURKAFRANKA..ERCAN ÇİTLİOĞLU
82.SUÇUMUZ MÜKEMMEL OLMAK..S.DUMAN
83.DARBE...STEPHEN KINZER
84.ÖZAL HİKAYESİ..HASAN CEMAL
85.TURGUT NEREDEN KOŞUYOR ? ..E.ÇÖLAŞAN
86.YEDİ TEPE ANADOLU...ALİ CANİP OLGUNLU
87."K", "DERBEDER BİR KAHİN"...CANSU YILMAZÇELİK
88.LATİFE HANIM...İPEK ÇALIŞLAR
89."K",YIKIK BİR SARAYDIR DÜNYA..PERİHAN ÖZCAN
90.BEYAZ PERDEDE KIRMIZI FİLMLER.. ATİLLA DORSAY
91.TEK ADAM..Ş.SÜREYYA AYDEMİR
92.DAHİLER VE AŞKLARI...ÖZCAN ERDOĞAN
93.HAYATIM KİTAP..YAŞAR AKSOY
94.BOĞAZİÇİ ŞINGIR MINGIR..SALAH BİRSEL
95.BİR EKONOMİK TETİKÇİNİN İTİRAFLARI...JOHN PERKİNS
96.CUMHURİYET TARİHİ YALANLARI 1. VE 2. CİLT...SİNAN MEYDAN
97. KOMPLO TEORİLERİ..EROL MÜTERCİMLER
98.ÖNCE KADINLAR VE ÇOCUKLAR..SUNAY AKIN
99.BİR ÇİFT AYAKKABI..SUNAY AKIN
100. BENİM CUMHURİYET'İM..EMİNE UŞAKLIGİL
101.DARAĞACINDA ÜÇ FİDAN..NİHAT BEHRAM
102.NEREYE..CAN DÜNDAR
103.İSTANBUL'DAN SAYFALAR..İLBER ORTAYLI
104.BİZİM İZMİRİMİZ..MELİH GÜRSOY
105.GİZLENEN TARİH..BRİAN HAUGHTON
106.BERGAMA DÜŞLERİMİN ŞEHRİ,İZMİR SEVDAM..SELAHATTİN TURAL
107.GÖLGEDEKİLER..CAN DÜNDAR
108.KIRMIZI BİSİKLET..CAN DÜNDAR
109.YAKAMDAKİ YÜZLER..CAN DÜNDAR
110.GEÇMİŞ AYRINTIDA SAKLIDIR..CEMİL KOÇAK