Sayfalar

842 ) TURGUT ÖZAL "GÖREVLİ" MİYDİ ?!..



1983 seçimiyle Turgut Özal'ın Anavatan Partisi seçimi kazanarak iktidar oldu. Aslında bu seçimin sonucuyla ülkede fazla bir şey değişmedi. Sadece Ordu kışlasına döndü, ekonomik ve siyasal uygulamaların üzerinden süngü gölgesi kalktı. Böylece, o zamana kadar Silahlı Kuvvetler'in denetimi altında bulunan Özal, artık ülkenin kaderine tek başına hükmetme olanağı buluyordu..
Onun başbakanlığı döneminde, 12 Eylül ekonomik ve siyasal uygulamaları yavaş yavaş bazı farklılıklar göstermeye başladı. Örneğin ; ekonomiyi yüzde 30 enflasyon düzeyinde alan Turgut Özal, Türk Lirasını Koruma Kanununu kaldırdı. Buna paralel olarak gıda maddesi düzeyine kadar bazı konularda ithalatı serbest bıraktı. Ne var ki başta otomotiv olmak üzere ; Koç, Sabancı, Eczacıbaşı vb. "tekelleşmiş" grupların egemenlik alanına girecek liberalleştirme önlemlerini "ıska" geçti. Diğer taraftan, önce yükselttiği faiz oranlarını sonra düşürerek ekonominin canlanmasına, işsizliğin azalmasına, fakat enflasyonun yeniden artış trendine girmesine neden oldu.. Sanki ülkede arz/talep, üretim/tüketim dengesi kurulmuş gibi, fiyatları serbest bıraktı, "tüketen öder" felsefesiyle sosyal düzende sınıfsal farklılığın uçurumlaşmasına yol açacak bir uygulama içine girdi..
Özal'ın bu uygulamaları ekonomik ve siyasal bakımdan "bireyci" tercihleri ön plana aldı, bu nedenle de sosyal devlet çatısı altındaki sosyal dayanışma kurumlarını hırpaladı. Keza, ticaret kolonilerinin çıkarlarını ve Ticaret Oligarşisinin faaliyetlerini destekleyip teşvik etti, ancak tarımsal ve sınai üretim alanına sırtını döndü. Gerçi, Özal'ın bu politikaları Anadolu'nun jeoticari konumu ile son derece önemli bir uyum oluşturuyordu. Ama yıllarca sosyal devlet ilkelerini, kollektivist siyaset ve ekonomi ilkelerini ve üretime dönük politikaları benimsemiş olan Türkiye'yi temelinden sarstı..



Bireyci/Liberal uygulamalar, ülkenin en fazla sosyal uygulamalara gereksinim duyan doğu ve güneydoğu bölgelerini olumsuz etkiledi, tarımsal üretimi son derece sınırlı, sınai üretimi ise hiç denecek düzeyde olan yöre halkını yokluğa ve sıkıntıya itti. Ancak, bu aşamada İran-Irak Savaşı nedeniyle oluşan sınır ticareti ve genel ticari ulaşım buralara belirli bir paranın girmesini sağladı ve böylece "çöküşün etkisi" yeterince hissedilmedi..
Medyada ise Özal, ekonomik olanakları kullanarak tam bir tekelleşme tesis etti. Kendisiyle aynı odakların görüşünü paylaşan üç-dört gazetenin sahibini denetime aldı, Ulusal Devlet yanlısı, Kemalist ve dürüst aydınları devre dışı bıraktı..
Bu aşamada PKK'nın oluşum ve eylemleri de Özal'ın işlerini kolaylaştıracak biçimde bir tırmanış gösteriyordu. Şırnak ve Eruh baskınlarını diğerleri izledi. Ayrıca uyuşturucu kaçakçılığıyla PKK'ya büyük meblağlar ulaştırılıyor, bu da ABD, Almanya vs. gibi üçüncü ülkelerin bilgileri, denetim ve destekleri altında yapılıyordu.. 



Diğer tarafta Türkiye'deki -parasal kaynaklarını uyuşturucu kaçakçılığının oluşturduğu- bazı iş adamları bir yandan PKK'yı, bir yandan da Turgut Özal'ın siyasal etkinliğini destekliyorlardı. Özal'ın siyasal destekçilerinden birini de ABD'deki Bush (eski CIA görevlisi) yönetimi oluşturuyordu. Özal aynı zamanda ABD'deki Yahudi, Ermeni, Rum Lobileri ve Ortodoks liderlik kurumlarıyla da dirsek teması içinde bulunuyordu..
Özal yönetimi, devlet içindeki kadrolaşmasını tamamladıktan sonra Ulusal Devletin yasal dayanakları üzerinde operasyonlara başladı. Amacı, dinsel/siyasal yapılanmaların ve örgütlenmelerin önündeki siyasal engelleri kaldırmak, böylece 1924'den beri kontrol altında bulundurulan dinsel ağırlıklı siyasal yapılanmaların önünü açmaktı. Bu engellerin başında ise TCK'nun 163. maddesi yer alıyordu. Başbakan Özal, bu maddeye karşı doğrudan tavır alamadı, dolaylı olarak bu maddeyi 141, 142, 146. maddelerle aynı kefeye koyarak kaldırdı.. Anılan bu maddeler, SSCB'de Marksizmin çökme sürecine girmiş olması nedeniyle zaten etkinlik taşımıyordu. Buna karşılık 163. madde, giderek yükselme eğilimine giren köktendinci oluşumları engellemeye yönelik bir nitelikteydi..



Böylece Özal, dinsel siyasal oluşumların yolunu açtı ve 1923'ten sonra dondurulmuş olan (ılımlı) "teokratik" ağırlıklı devlet yapısı tesis edilmesi konusunda ileri bir adım attı. Halka sık sık "yasalara uyarak", özgürlüklere saygı göstererek, ulusal birlik içinde yaşamayı telkin etmek yerine "Allah'ın ipine sarılın" diyerek, dinsel bağın birleştiriciliğini ön plana çıkaran Özal, bu öneri yerine ulusal isteklerle kurşun sıkan PKK eylemleri karşısında "eyalet modeli de dahil her şeyi tartışabiliriz" diyerek, birliğin gevşemesine de hoş gözle bakılabileceğini vurguluyor, Washington kaynaklı "siyasal çözüm" yani "federatif sistem" taleplerine uyum gösteriyordu..
Oysa, tırmanan terör eylemleri giderek daha fazla can almaya başlıyor, bu da ulusal birliğin kuvvetle savunuculuğunu üstlenen Silahlı Kuvvetleri rahatsız ediyordu...

 

Diğer taraftan Özal, doğrudan yönlendirdiği gazeteciler vasıtasıyla TSK mensuplarını "siyaset dışı durmaları" konusunda devamlı uyarıyor, beri taraftan ise ulusal tüm oluşumlara adeta bir mücadele başlatıyordu..
Ayrıca Özal, dinsel/ticari tarikatları ANAP'ın finans ve oy destekçileri olarak görüyordu. Oysa aynı tarikatlar da Turgut ve Korkut Özal Kardeşleri "basamak" olarak kullanıyor, din devleti kuracak güce ulaşıncaya kadar, Özal'ın liberal politikalarını benimser görünüyorlardı..
Tüm teokratik odaklar Erbakan'ın liderliğindeki dinsel/siyasal oluşumu yedekte tutuyor, fakat "asıl örgüt" olarak kabul ediyorlardı. Bu durumu Özal da biliyor, oluşumun dış kaynaklı senaristleriyle de temas halinde bulunduğu için onlara karşı teslimiyetçi, hatta tasvipkâr bir tavır sergiliyordu..
"Özal'ın dış politikası" diye adlandırılabilecek özgün bir siyaseti yoktu. Bu siyaset doğrudan doğruya ABD'nin tercih ve telkinlerinden ibaret bulunuyordu. İşte bu bağlamda ekonomisindeki zorlamalar sonucu yayılmacı eğilimler sergileyen Almanya'nın karşısında yer aldı, İsrail ile yakın münasebet tesis etti. Öte yandan Karadeniz ülkeleri arasında bir "Karadeniz İşbirliği Paktı" oluşturarak Almanya'nın bu bölgede yolunu kesmek istedi. Keza Ortodoks Patriği ile temas kurarak, ABD'nin telkinleriyle Ortodoks cepheye de destek verdi..
Ve sonuçta Almanya da hırçınlaştı, verdiği silahların Güneydoğu'da kullanıldığını ileri sürerek Türkiye'ye karşı bir silah ambargosu uygulamaya başladı..
Bu arada, ABD'nin anti-ulusal politikalar nedeniyle desteklediği PKK giderek Türkiye'nin başına dert oluyordu. Özal ise PKK ve PKK'ya karşı ulusal devleti korumaya çalışan odaklar arasında adeta tarafsız arabulucuymuş gibi davranıyor, ABD ile giderek iç içe bir siyaset izlerken, Almanya'yı bölge dışında tutmak için elinden geleni yapıyordu. Doğal olarak bu politikalar, Özal ile Pentagon ve Beyaz Saray'ı birbirine daha bir yakınlaştırıyordu. Yakınlaşma giderek ivme kazanıyordu. Yakınlaşma ivmesini ise, borçlanma ivmesi izliyordu !. Özal borçlanma yoluyla gelir elde edebilmek için tüm gelirleri borç ödemesine yatırıyor, borç ödemeleri ise yeniden borç alınmasını gerektiriyordu.. Artık yatırım, ticaret, büyüme, kalkınma Özal için fazla bir şey ifade etmiyordu. Onun için önemli olan çevresinde, politikalarını destekleyen dar bir grup oluşması, bu grubun ulusal devletin tasfiyesinde kendisini desteklemesi, teşvik etmesi ve cesaretlendirmesi idi. Bu dar grup ise 8-10 gazeteci ve yazar, birkaç emekli ve muvazzaf general, başta 3-5 tekel olmak üzere 30-40 işadamından oluşuyordu. Bu grupta Kürt kökenli, federatif devlet yanlısı işadamları da yer alıyordu..
Özal'ın bir de görünmeyen çevresi vardı. Bu çevrede de Musevi ve Ortodoks din adamları, cemaat liderleri, bazı şeyhler, uluslararası çalışan bazı tacirler, yeraltı dünyasından bazı simalar, borsacılar, istihbaratçılar, ABD'li finans ve medya kuruluşlarının bazı önde gelenleri vs. bulunuyordu..



Özal bu ilişkiler ağı içinde ülke ekonomisini yapay biçimde "olumlu bir çizgide" tutuyor, fakat ekonominin altı günden güne çürüyordu. Faizler ve dış borç her gün biraz daha yükseliyordu. "Repo" adı altında faizler yıllarca yüzde 100'lerin üzerinde tutuluyor, böylece döviz fiyatlarının yükselmesi suni olarak önleniyordu. Diğer taraftan da repodan gelen para ile ucuz döviz alınıyor, yurt dışına çıkarılıyordu. Aslında, ekonomide canlılığı sağlayan meblağ, başta uyuşturucu olmak üzere çeşitli gayrıyasal kökenlerden gelen karaparadan başka bir şey değildi. Gerçi Özal ithalatı nispeten serbestleştirerek viski ve Amerikan sigarası kaçakçılığına darbe indirmiş ve mafyanın ayaktakımını hırpalamıştı ama, onun yönetimi altında inşaat, endüstri, finans ve uyuşturucu mafyaları ekonomik zemini giderek ele geçiriyor, tekelci sermaye ve spekülatif kazanca dayalı Ticaret Oligarşileriyle bütünleşerek ulusal devletin dayanağını oluşturan ekonomik zemini çürütüyordu.. Ayrıca, uyuşturucu kaçakçılığı, güneydoğudaki terör nedeniyle silah ve cephane kaçakçılığıyla daha bir semiriyor, giderek daha büyük meblağlara ulaşan bir terör zengini güç oluşturuyor ve bu ekonomik güç de Özal'ın oluşturmaya çalıştığı "antiulusal" siyasetleri destekliyordu..
Üstelik, 1989'da, Evren ve Özal "halef-selef" olacaklar, Özal cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturarak sivil ve askeri mekanizmanın başına geçecekti. Spekülatif kazanca dayalı Ticaret Oligarşisi, ABD'de Pentagon ve Beyaz Saray, İran yönetimi, İsrail yönetimi, ayrılıkçı Kürt milliyetçileri, tekke ve tarikat mensupları, şeyhler, diğer dinsel/siyasal odaklar, ayrılıkçı terörün finans kaynağı işadamları, antikemalist tün odaklar, Ortodoks, Musevi, Gregoryan din adamları vs. yeni cumhurbaşkanını adeta memnunlukla karşılıyordu.. 
Buna karşılık Türkiye Cumhuriyeti ulusal devleti, yaklaşmakta olan bir "buhran"la daha başa çıkmaya, Atatürk'ün koyduğu ilkeler doğrultusunda Önasya'yı "din" ve "ırk" dışı, akılcı, çağdaş, laik ve özgür bir devlet olarak koruma sınavını vermeye hazırlanıyordu !..      
Bu tablo ayrıca, "Şark Meselesi"nde 20. yüzyılın sonunda gelinen noktayı yansıtıyordu..



MURAT ÇULCU'nun "Marjinal Tarih Tezleri" adlı kitabından derlenmiştir..      

Hiç yorum yok:

Hürriyet

KAYNAK OLARAK KULLANDIĞIM KİTAPLAR..
-------------------------------------------------------
1.DEVLET-İ ALİYYE.I...HALİL İNALCIK 2.OSMANLILAR..HALİL İNALCIK
3.İMP.'UN EN UZUN YÜZYILI..İLBER ORTAYLI
4.SON İMP. OSMANLI..İLBER ORTAYLI
5.TARİHİN IŞIĞINDA..İLBER ORTAYLI
6.OSM. TOPLUMUNDA AİLE..İLBER ORTAYLI
7.OSM.'YI YENİDEN KEŞFETMEK..İ.ORTAYLI
8.BATILILAŞMA YOLUNDA..İLBER ORTAYLI
9.OSMANLI TARİHİ..A.DE LAMARTINE
10.OSMANLI..CAROLİNE FİNKEL
11.OSM.İMP.TARİHİ..NICOLEA JORGA
12,BÜYÜK TÜRK..NICOLEA JORGA
13.YENİLMEZ TÜRK...NICOLEA JORGA
14.TÜRKİYE TARİHİ..ED.SİNA AKŞİN
15.OSM.DÜNYASI VE İNSANLARI..GÜLGÜN ÜÇEL
16.OSMANLI ORDUSU..GÜLGÜN ÜÇEL-AYBET
17,BU MÜLKÜN SULTANLARI..NECDET SAKAOĞLU 18.YENİÇERİLER..REŞAT EKREM KOÇU
19.SON PADİŞAH..YILMAZ ÇETİNER
20.SORULARLA OSM. ..ERHAN AFYONCU
21. SOKOLLU ...RADOVAN SAMARCIC
22. OSM.İMP.TARİHİ...A.CEVDET PAŞA
23. OSM.GERÇEĞİ..ERDOĞAN AYDIN
24. FATİH VE FETİH..ERDOĞAN AYDIN
25.KADINLAR SALTANATI..A.REFİK ALTINAY
26.DOĞU'YA BAKIŞ..GERALD MACLEAN
27.AT SIRTINDA ANADOLU..FREDERIC BURNABY
28.ABDÜLMECİD..HIFZI TOPUZ
29.ŞAH SULTAN ..İSKENDER PALA
30.FLORANSA BÜYÜCÜSÜ..S.RUSHDIE
31.TARİHİMİZLE YÜZLEŞMEK..EMRE KONGAR
32.PARİS'TE BİR OSM.SEFİRİ..ŞEVKET RADO
33.TARİHİN SAKLANAN YÜZÜ..ÇETİN ALTAN
34.OSM.İMP.'DA SON 300 YIL..ALAIN PALMER
35.KONSTANTİNİYYE..PHİLİP MANSELL
36.TÜRKİYE'NİN SİYASİ İNTİHARI..CENGİZ ÖZAKINCI
37.BU VATAN BÖYLE KURTULDU..EROL MÜTERCİMLER
38.16.YÜZYILDA İSTANBUL..METİN AND
39. ERKEN MODERN OSMANLILAR.. VIRGINIA H. AKSAN-DANIEL GOFFMAN
40."POPÜLER TARİH" VE "NTV TARİH " DERGİLERİ
41.İKİNCİ ADAM..Ş.SÜREYYA AYDEMİR
42.HAYAT..AYŞE KULİN
43.DEVRİM VE DEMOKRASİ..NUMAN ESİN
44.BİR NUMARALI TANIK..KURTUL ALTUĞ
45.İHTİLALİN MANTIĞI..Ş.S.AYDEMİR
46.KUTSAL İSYAN...HASAN İZZETTİN DİNAMO
47.KUTSAL BARIŞ...HASAN İZZETTİN DİNAMO
48.ÇÖL KRALİÇESİ...JANET WALLACH
49.YÖNETMENLER,FİLMLER,ÜLKELER..A.DORSAY
50.AY HIRSIZI...SUNAY AKIN
51.ONLAR HEP ORADAYDI...SUNAY AKIN
52.KULE CANBAZI...SUNAY AKIN
53.LÜZUMSUZ BİLGİLER ANSİKLOPEDİSİ..TAMER KORUGAN
54.PRENS..NİCCOLO MACHİAVELLİ
55.İSTANBUL'DA BİR ZÜRAFA..SUNAY AKIN
56.KIZ KULESİNDEKİ KIZILDERİLİ..S.AKIN
57.AH BEYOĞLU,VAH BEYOĞLU..SALAH BİRSEL
58.İSTANBUL-PARİS..SALAH BİRSEL
59.YAVUZ'UN KÜPESİ..ERHAN AFYONCU
60.OSMANLI PADİŞAHLARININ HAYAT HİKAYELERİ...YILMAZ ÖZTUNA
61.BİZİM DİPLOMATLAR..BİLAL N.ŞİMŞİR
62.KİM VAR İMİŞ BİZ BURADA YOĞ İKEN..CEMAL KAFADAR
63.RÜZGARIN GÖLGESİ..CARLOS RUIZ ZAFON
64.MELEĞİN OYUNU..CARLOS RUIZ ZAFON
65.ORTA DOĞU..TAYYAR ARI
66.ABD-ORTA DOĞU-TÜRKİYE..HALUK GERGER
67.ORTA DOĞU.. BERNARD LEWIS
68.ON BİR CUMHURBAŞKANI ON BİR ÖYKÜ.. CÜNEYT ARCAYÜREK
69.ÖFKELİ YILLAR...ALTAN ÖYMEN
70.ATATÜRK'TEN SONRA BUGÜNLERE NASIL GELDİK ?..CÜNEYT ARCAYÜREK
71.ÇANKAYA...CÜNEYT ARCAYÜREK
72.DEMOKRASİNİN İLK YILLARI..C.ARCAYÜREK
73.YENİ İKTİDAR,YENİ DÖNEM..C.ARCAYÜREK
74.BİR İKTİDAR,BİR İHTİLAL..C.ARCAYÜREK
75.NEREDEYSE BİR BALİNA..STEVE JONES
76.MOSSAD GİZLİ TARİHİ...GORDON THOMAS
77.BARIŞA SON VEREN BARIŞ...DAVID FROMKIN
78.SULARIN GETİRDİĞİ PADİŞAH..CAHİT ÜLKÜ
79.TANK SESİYLE UYANMAK..HASAN CEMAL
80.BİR MANİNİZ YOKSA.. ...AYFER TUNÇ
81.ALATURKAFRANKA..ERCAN ÇİTLİOĞLU
82.SUÇUMUZ MÜKEMMEL OLMAK..S.DUMAN
83.DARBE...STEPHEN KINZER
84.ÖZAL HİKAYESİ..HASAN CEMAL
85.TURGUT NEREDEN KOŞUYOR ? ..E.ÇÖLAŞAN
86.YEDİ TEPE ANADOLU...ALİ CANİP OLGUNLU
87."K", "DERBEDER BİR KAHİN"...CANSU YILMAZÇELİK
88.LATİFE HANIM...İPEK ÇALIŞLAR
89."K",YIKIK BİR SARAYDIR DÜNYA..PERİHAN ÖZCAN
90.BEYAZ PERDEDE KIRMIZI FİLMLER.. ATİLLA DORSAY
91.TEK ADAM..Ş.SÜREYYA AYDEMİR
92.DAHİLER VE AŞKLARI...ÖZCAN ERDOĞAN
93.HAYATIM KİTAP..YAŞAR AKSOY
94.BOĞAZİÇİ ŞINGIR MINGIR..SALAH BİRSEL
95.BİR EKONOMİK TETİKÇİNİN İTİRAFLARI...JOHN PERKİNS
96.CUMHURİYET TARİHİ YALANLARI 1. VE 2. CİLT...SİNAN MEYDAN
97. KOMPLO TEORİLERİ..EROL MÜTERCİMLER
98.ÖNCE KADINLAR VE ÇOCUKLAR..SUNAY AKIN
99.BİR ÇİFT AYAKKABI..SUNAY AKIN
100. BENİM CUMHURİYET'İM..EMİNE UŞAKLIGİL
101.DARAĞACINDA ÜÇ FİDAN..NİHAT BEHRAM
102.NEREYE..CAN DÜNDAR
103.İSTANBUL'DAN SAYFALAR..İLBER ORTAYLI
104.BİZİM İZMİRİMİZ..MELİH GÜRSOY
105.GİZLENEN TARİH..BRİAN HAUGHTON
106.BERGAMA DÜŞLERİMİN ŞEHRİ,İZMİR SEVDAM..SELAHATTİN TURAL
107.GÖLGEDEKİLER..CAN DÜNDAR
108.KIRMIZI BİSİKLET..CAN DÜNDAR
109.YAKAMDAKİ YÜZLER..CAN DÜNDAR
110.GEÇMİŞ AYRINTIDA SAKLIDIR..CEMİL KOÇAK