
Bir babanın bütün evlatları birbirine benzemez.. Şanslı oğul vardır, şanssız oğul vardır..
Demirel ailesinde, Süleyman Demirel ile Hacı Ali Demirel kardeşleri ele alalım :
-Hangisi daha şanslıdır ?..
İlk bakışta Süleyman Demirel görünür, değil mi ?.. Bütün yokluk ve sıkıntılara rağmen okumuş, adam olmuş, bu ülkenin yönetiminde en yüksek koltuğa kadar çıkmıştır, Süleyman Demirel.. Ya Hacı Ali Demirel ?..
O okuyamamış, ama ağabeyinin yükselişiyle birlikte bir başka alanda, işadamlığı dalında "özel" olarak yükselmiştir. Yükselmiş de ne olmuştur ? Ağabeyine ayak bağı !..
Bugün (1978) Süleyman Bey, bu şanslı kardeşi yüzünden cefa çekmektedir. Hacı Ali Bey, sadece ağabeyine mi cefa çektirmektedir ? 25 yaşındaki oğluna da... Süleyman ve Hacı Ali kardeşlerin şanslılık ve şanssızlık eğrileriyle ilgili bazı örnekler vereceğim.


Önce Süleyman Bey'den başlayalım..
Evindeki "Çoban Sülü" köşesinde öz geçmişiyle ilgili olarak kendi yazdığı satırları okuyalım :
"Yıl 1934.. Bizim köyümüzde her yıl bir çift öküzle 40-50 dönüm arazi eken ve bütün emeğini tarlaya döken köylü, bir yandan da bunun karşılığını bekler. O yıl bizim için büyük ıstırap yılı oldu. Tarlalarımızdan tohum dahi alamadık. Gaz, tuz parası bulamaz olduk.. O devrin meşhur 42 liralık yol vergisini babalarımız ödeyemez oldu. Babam da köyün diğer erkekleri gibi dağlara gidip iki ay taş kırdı ve hükumete olan borçlarını ödedi. Gaz yerine ormanlardan getirdiğimiz çam dallarını yakıp, isli ışığında günlerce oturduk.."
Süleyman Demirel'in yaşam öyküsünün devamı :
10 yaşından sonra davar gütme işlerini kardeşleri Şevket ve Ali'ye devretmesi.. Bağlara bakmaya başlaması, orak biçip sap sarması.. 12 yaşında sabanın kulpuna yapışması.. 14 yaşında bağ bellemesi, bütün gücüyle balta sallaması.. 15 yaşında harman aktarmaya başlaması ve babasına yardımcı olması..
Daha sonra Afyon'da babası tarafından verildiği parasız yatılı okul dönemi ve devlet sınavına girip 60 lira bursla İstanbul'da okuması, bir yandan çalışması ve 1949 yılında mezun olup, devlete olan mecburi hizmetini ödemek için ayda 160 lira ile işe başlaması..
Babasının fakirliği nedeniyle, son derece güç koşullar altında geçirdiği öğrenim dönemini böyle dinliyoruz kendisinden..
Anadolu'dan gelen çoğu genç gibi, fakirlik ve fukaralık çemberini alın teriyle yırtan bir çaba..

Şimdi gelelim bir başka belgeye..
Demirel'lerin merhum babaları Yahya Demirel'in 30 Mayıs 1970 tarihinde Maliye Bakanlığı yetkililerine yazdığı bir yazı :
"22/5/1970 tarih ve 328/36-35 sayılı mektubunuzu Ankara'da olmam dolayısıyla 29/5/1970 günü aldım. Mektubunuzda sormuş olduğunuz hususları aşağıda cevaplıyorum. Şöyle ki :
"1- Isparta'nın Atabey Kazası, İslamköyü nahiyesinde on dönümlük bahçem vardır. Bu bahçeden elde ettiğim elma ve armutların faturalarında yazılı miktarlarını oğlum Ali Demirel'e satmış bulunuyorum. Bunların dışında harice herhangi bir satışım yoktur. Meyve ağaçlarının sayısını bilmiyorum. Ağaçların yaşları en küçük 10 yaşındadır.
"2- 1925 yılından 1948 yılına kadar ticaretle ve ziraatla iştigal ettim. Bu müddet içinde altın ve para olarak biriktirmiş olduğum 2,5 milyon lirayı, sermaye yapması için oğlum Ali Demirel'e uzun vadeli borç olarak verdim. Ekseri Anadolulu vatandaşlar gibi ben de altın ve paralarımı daima yanımda muhafaza etmişimdir.
"3- 1948 yılından bu tarafa herhangi bir ticari işle uğraşmadım. Hububat ziraatı ile iştigalim ise tamamen ailemiz ihtiyaçlarına inhisar etmektedir. Meyveciliğim de yukarıda arz ettiğim veçhile, oğlumun müessesesine verdiğim miktarlar dışında bir ticari vasıf taşımamaktadır.
"Keyfiyeti saygıyla arz ederim. 30 Mayıs 1970
Yahya Demirel (imza) "
(Yazarın notu : Belgenin kaynağı : Maliye Bakanlığı Gelirler Gn.Md. 328/36 nolu dosya ve TBMM Soruşturma Kurulu 9/16 sayılı rapor, sayfa 106)

Şimdi görüyorsunuz değil mi, Hacı Ali Demirel'in ailede nasıl şanslı bir evlat olduğunu ?..
Merhum baba, yokluk ve fukaralık yıllarında oğlu Süleyman Demirel'i parasız yatılı okula vermek zorunda kalıyor.. Ama aynı yıllarda birikmiş ve nakit olarak 2,5 milyonu var !.. Öteki oğlu Hacı Ali iş kursun diye biriktirmiş..
1948 yıllarında, acaba Türkiye'de, Vehbi Koç dahil, kimin birikmiş 2,5 milyon nakit parası vardı dersiniz ?..
Şimdi soru :
- Baba Yahya Demirel, acaba neden bu belgeyi vermiş, daha doğrusu vermek zorunda bırakılmıştır ?..
Yanıt :
- 1970 yılında, oğlu Hacı Ali Demirel'in devletten sağlayacağı yatırım indirimi, teşvik uygulaması gibi bazı kolaylıklar nedeniyle bilanço ve defterlerindeki rakamların "kitaba" uyması için.. Daha doğrusu bu defterlerin, Maliye Bakanlığı' nın bir hesap uzmanı tarafından incelenerek ortaya "vergisel" açılardan bazı sorunlar çıktığı için..
Nitekim Maliye Bakanlığı hesap uzmanı 1967, 1968, 1969 yılları için Hacı Ali Demirel'in defterlerinde bazı yasa dışı işlemler saptamış ve bu konuda raporlar hazırlamıştır..
Bu işlemler sırasında baba Yahya Demirel de, oğluna sattığı 52.192 liralık iki ayrı "elma faturası" yüzünden, ahir yaşında vergi daireleri ile başı derde girmiş, cezalı vergi ödemek zorunda kalmıştır. (Atabey V.D. dosyalarından)..

Gördünüz mü şimdi, "hayırlı" evladın merhum babası Yahya Demirel'i ne durumlara düşürdüğünü ?..
Babasının (Yahya Demirel) başına dert..
Ağabeyin (Süleyman Demirel) başına dert..
Oğlunun (Yahya Demirel) başına dert..
Ama "şanslı evlat" doğrusu !..

1 yorum:
süper.teşekkürler
Yorum Gönder